B2 U Go

263 52 40
                                    

Minho için işler daha kolaydı, artık Jinwoo onu makineyle görür görmez kendiliğinden poz veriyordu. Elbete, hiçbir poz habersiz çekilenlerin yerini tutmazdı ama, Jinwoo'nun neşesi bütün fotoğrafı aydınlatmaya yararken Minho'nun eskileri andığı da pek söylenemezdi.

"Minho-ah... Sana bir şeyi söyleyeceğim... Hayır itiraf edeceğim... Yani hem söyleyip hem itiraf edeceğim sanırım..." Jinwoo kendi kararsızlığıyla baş başa bir şekilde cümlesini toparlamaya çalışırken Minho sabırla onu bekledi. Bir insanın kararsızlığını bile büyüleyici bulmak sapıklık değil de neydi? Kendini bu hisleri için suçlu hissediyordu genç fotoğrafçı. Ama aynı zamanda karşısındaki çocuğun bu gerginliğinin sebebi olmak midesinde kelebekler uçuşmasına da sebep olmuyor değildi.

"Efendim hyung?" Genç fotoğrafçı, hyungunun bu telaşlı halini ölümsüzleştirmek adına elini makinesine atmış olsa da, bir yanı bu anın yalnızca kendi zihnine, kendi gözlerine özel olması gerektiğini sayıklıyordu derinlerden bir yerden.

"Minho-ah... Ben... Sanırımsendenhoşlanıyorum." Jinwoo hızlıca söyleyip yüzünü kafede oturuyor oldukları masaya saklarken Minho gözlerini ardına kadar açmış, anın gerçekliğini yakalamaya çalışır gibi onu izliyordu. Sonunda içini kemirip duran o duyguları dışa vurabileceğini hissediyordu, sonunda kendinin yalnızca Jinwoo'nun resimlerini çekip altına aşk notları yazan, gece boyu onlara bakmaktan uykusunu alamayan bir sapıktan öte olabileceğini düşünüyordu.

"Hyung..."

Minho'nun eli, başını masaya gömmüş olan Jinwoo'nun saçlarına doğru ilerledi ve yumuşak saçlar üzerinde ufak bir tur atıp kulağına, oradan da çene kemiğine inerek durdu. Yanağından tutup başını yavaşça kaldırmasını sağlarken içten gülüşü ile kalbini ısıttı genç çocuğun.

"Ben de senden hoşlanıyorum hyung."

"Cidden mi?" Jinwoo gözlerini büyüterek sorduğunda Minho, yalnızca yanında Jinwoo varken ortaya çıkan ve kulaklarına varan o nadir gülümsemelerinden birisiyle karşılık verdi gence. Uzunca bir süre bakıştılar bu itirafın ardından, birbirlerinin gözlerinin ve gülüşlerinin içinde kaybolmak sıkça gerçekleştirdikleri bir eylemdi, ne kadar yaparlarsa yapsınlar sıkılmayacak gibiydiler.

"Senin için bir fotoğraf çekeceğim." Jinwoo, Minho'nun kamerasına uzanıp göründüğünden daha ağır olan makineyi eline aldı ve kıkırdayarak kamerayı Minho'ya odakladı.

"Hayır hyung, kendini çekmelisin." Minho eliyle kameranın merceğini kapatıp Jinwoo'nun fotoğrafını çekmesini engellerken Jinwoo omuzlarını düşürdü. Fakat bozuntuya vermeden saniyeler içinde kamerayı kendisine çevirip beklemeden düğmeye bastı.

"Bakmak ister misin?" Jinwoo gülümseyerek kamerayı geri uzattığında Minho başını iki yana salladı, genellikle resimlerine hep evine gidince, gün batımına yakın vakitlerde ve yalnızken bakardı. Fakat o an bakmayı reddetmesinin sebebi başkaydı elbet.

"Hayır, eminim ki her zamanki gibidir."

"Her zamanki gibi mi?"

"Büyüleyici." Minho hafif bir sırıtışla Jinwoo'nun kendisini tanımlarken Jinwoo aldığı iltifatla kızararak başını önüne eğdi.

"Şu halinin resmini çekmek istiyorum." Minho kamerayı kavrayıp söylerken Jinwoo birden başını kaldırıp mercekle göz göze geldi, ani hareketleri onu Minho'nun gözünde çok daha sevimli birisi olarak gösteriyordu.

"Efendim, sizden fotoğraflarını çekmenizi isteyen bir çift var." Garson kız bir anda yanlarında belirip, el ele tutuşmuş, kendilerine bakan çifti işaret etti. Minho gülümseyerek, minnet dolu hareketlerle kamerasının odağını Jinwoo'dan ayırıp çifte çevirdiğinde çift kameraya birbirlerine ne kadar aşık olduklarını belli eden bakışlarla bakmaya başladılar. Fakat gülüşleri, Jinwoo'nun gülüşünü yanında simsiyahtı.

B4 U GO [Minwoo]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin