Ne oldu tahmin edin? Ben söylediklerinin etkisiyle geri geri giderken arkamda duran içki masasını devirdim. Hayır, aptal değildim. Hangi manyak ruhlu biri masanın üzerini 40 çeşit içkiyle donatırdı ki?
Arkadan biri müziğin sesini bastıracak şekilde bağırdı “Hey! Yavaş ol sakar.”
Harry bana yaklaşırken hızla evden çıkmaya çalıştım. Kalabalığın arasından nasıl çıktığımı, eve nasıl girdiğimi bilmiyorum. Kapıyı kapattığım anda yere çömeldim. Bu çok… Çok saçmaydı. Bu kadar tesadüfün bir arada olması çok saçmaydı. Merdivenlerden çıkarken kendimi olabildiğince sakinleştirmeye çalıştım. Kıyafetlerimi değiştirip yatağa girdim ve uyumaya çalıştım.
-----------------------------------------------------------------------
Gece uykumun en güzel yerinde saçma sapan alakasız notalarla uyandım. Yastığı kafama bastırıp sesin kesilmesini sağlamaya çalıştım. Birkaç dakika sonra piyanonun sesi şarkı söyleyen biri aldı. İşte o zaman evde biri olduğunu anladım. Sam olamazdı o asla böyle şeyler yapmazdı. Yataktan hızla kalkıp koştura koştura aşağıya indim. Merdivenlerden yavaşça inerken onu gördüm. Parmaklarının tuşların üzerinde gezdiriyordu. Melodi tanıdıktı. Sanırım… Ah, gerizekalı Celine Dion’un My Heart Will Go On şarkısını söyleyip çalmaya çalışıyordu. Arada notaların yerini karıştırıyor ve ortaya saçma sapan şeyler çıkıyordu.
Every night in my dreams I see you, I feel you
Her gece rüyalarımda seni görüyorum, seni hissediyorum
That is how I know you go on
Seni bildiğim gibi devam et
Far across the distance and spaces between us
Aramızda uzak mesafeler ve boşluklar var
You have come to show you go on.
Kendini göstermeye gelmişsin devam et.
Son üç merdiveni yavaşça indim ve sondakine oturdum. Çok şirin duruyordu. Kolları hareket ederken sırtındaki kemikleri de hareket ediyordu. Notaları karıştırıp şarkıyı unutunca kısık sesle küfür etmesi beni gülümsetti. Nedense ona karşı bir çekim hissediyordum. Bu duyguyu en son ne zaman yaşamıştım bilmiyorum ama çok tehlikeli gözüküyordu. Özellikle konu Harry’se. Akşamdan piyanonun üzerine bıraktığım kırmızı şarabı alıp içti.
“Harry… Burada ne arıyorsun?” dediğimde bana dönüp baktı. Yüzündeki şarhoşifade hemen kendini belli etmişti. O gözler için cinayet işleyebilirdim. Gözleri ışıltıyla bana bakarken aklımdakiler uçup gitti. Sahi, ben ne diyecektim?
“Bazen düşünüyorum… Belkide o gün gitmemeliydin. Gitmeseydin belki her şey farklı olurdu.” Deyip başını yana yatırdı. Kıvırcık saçları yüzüne düşünce başını sallayıp onları dağıttı. Bende ayağa kalkıp yanına gittim ve kaldırmaya çalıştım “Bence artık gitsen iyi olur.”
“Bir yere gitmiyorum Grale.”
“Adım Grace, Harry… Hadi evine git.”
Harry aniden boynuma sarılınca ne yapacağımı bilemedim. Sıcak nefesi boynumu gıdıklarken onu uzaklaştırmaya çalıştım. Ama benden daha güçlüydü… Burnu bu boynuma sürtünce nefes alamadığımı hissettim.
“Çok güzel kokuyorsun.” Diye fısıldadı ve boynuma minik bir öpücük kondurup geri çekildi. Bana bakarken göz teması kurmakta zorluk çekiyordum. Göz teması kuramadığım nadir kişilerden olmasından nefret ediyordum.
“Anahtarımı almadan çıktım” dediğinde dikkatimi çekmeyi başardı.
“Ne?” diye bağırdığımda boynuma tekrar sarıldı. Giderek güçsüzleşiyordu çünkü daha ağırlaşmıştı. Onu yukardaki boş odalardan birine yatırabilirdim. Ona destek olarak yukarı çıkması sağladım. Eliyle popomu tutunca ufak bir çığlık attım “O benim popom Harry!”
“Ihhmm… Poponu özlemişim Grale.”
Kocaman adamdı ama zekası bildiğiniz on ikiydi. Diğerleri de böyleyse… Aman tanrım kesinlikle boka batacaktım. Odaların kapılarını tek tek açmayı denedim ama bu evi 2 yıldır kullanmadığım için sevgili bahçıvanım Sam odaları kilitli tutuyordu. Ve benim odam hariç lanet olası tüm odalar kilitliydi. Mecburen onu odama götürdüm. Harry bana tutunurken kısık gözlerle odayı inceledi.
“Burası senin odan mı?”
“Evet, ne bekliyordun ki?”
Odam tamamen beyazdı. Duvarlar, yatağım, makyaj masam, televizyonum… Her şey. Harry’i yatağın üzerine oturturken etrafı incelemeye devam ediyordu “Bilmem, sen bir kızsın, içeriyi Pepto-Bismol mide ilacı gibi pespembe hayal etmiştim.”
Ayakkabılarını çıkarırken kendini sırt üstü yatağa attı. Kafamda o kadar çok şey dolaşıyordu ki kendimi deli gibi hissediyordum. Ayakkabılarını çıkartınca ayağa kalktım ve ona baktım. Kollarını yana açmış ve masanın üzerindeki resimlere bakıyordu. Kıvırcık saçları beyaz yatağın üzerine yayılmış ve eskiden hatırladığım şekilde güzel duruyordu. Yeşil gözleri benimle buluşunca gözlerimi kaçırdım. Daha sonra onu doğrulmaya çalıştım. Ben t-shirtünün ucunu bulamadan o hemen çıkarmıştı. Geri çekilip onu izledim. Vücuduna daha önce hiç dikkat etmemiştim. Karnında kocaman bir kelebek dövmesi vardı. Bir sürüde anlamsız dövmeler. Ayağa kalkıp pantolonunu çıkarmaya çalıştığında dehşetle bağırdım “Hey, hey! Orada dur ahbap! Onu çıkartamazsın”
“Pantolonla uyuyamam Grale”
“Grace. Bence uyuyabi-” cümlemi tamamlamaya fırsatım olmamıştı “Ah lanet olsun!”
Evet, şuanda sadece baksırıyla duruyordu. Yatağın içine girip kıvrıldı ve bana oradan masumca bakıp “Gelsene, orada durma. Isırmam merak etme” dedi. Dudağımı ısırıp biraz düşündüm. Kararsızdım çünkü üzerimde sadece askılı bir bluz –göğüslerimin açıklığını saymıyorum bile- ve külota benzer şortum vardı. Harry ne yaptığını anlamadığım bir hızla bileğimden tuttu ve beni yatağa çekti. Kendimi onun üzerinde buldum. Sarı saçlarım iki yanımdan sarkıyordu. Hemen kalkmaya çalıştım ama Harry beni sıkıca tutuyordu. Dudaklarımız arasında çok az bir mesafe vardı ve nefeslerimiz birbirine karışıyordu.
“Çok güzelsin Grace.” diye fısıldarken dudakları dudağıma değiyordu. Kendimi yana attım ve kendi tarafıma geçtim. Kafamı ona çevirdiğimde bana bakıyordu. Gülümserken “Sarhoşsun Harry.” Diye fısıldadım. Bana biraz daha yaklaştı “Olsun, yine de güzelsin.”
Ona sadece hafif bir gülümseme yolladım ve sırtımı döndüm. Bir süre sonra omzumda sıcak nefesini hissettim ve dudakları tenime değdi. Geri çekildiğinde “İyi geceler Grace.” diye fısıldadı ve yattı. Bende duygu seli içinde mücadele veriyordum. Yavaş yavaş uyku beni kolları arasına alırken düşündüğüm tek şey o’ydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One More Night (Harry Styles Fanfiction)
FanfictionBir sabah uyandığınızda başka birinin yatağındasınız ve karşınızdaki kişinin kim olduğu hakkında bir fikriniz yok. Ve yıllar sonra o kişiyle tekrar karşılaşıyorsunuz hem iş arkadaşı hem de komşunuz oluyor. Grace Weasley'nin kendi için kurduğu o küçü...