1.Bölüm

64 3 15
                                    


-"Evet sıra sende Ali."

O an heyecandan ölebilirdim.Yazdığı masalı o kadar çok merak ediyordum ki...Lise üçüncü sınıfa gelmeme rağmen hâlâ uyuyamadığımda annemden bana masal okumasını isteyen ben,edebiyat dersi ödevimiz sayesinde hoşlandığım çocuğun yazdığı bir prens ve prenses masalını dinleyecektim.Hem de onun ağzından!

Karakterlerin özelliklerinin tipik masallardan farklı olması gerekiyordu ödevimize göre.Ve onun,o güçlü kaleminden ne kadar güzel bir şey çıkacağını tahmin edebiliyordum.Güçlü kalemi olan,şiirden anlayan,nazik bir beyefendi olan Ali Yıldırım,tam da benim gibi şairlere aşık,kitap karakterleriyle hayâl kuran,saygılı bir hanımefendiye layıktı.Tesadüfe bakın ki çevresinde bu özelliklere sahip tek kişi de Hazal Üstün(yani ben!) idi.Birbirimize bu kadar çok yakışırken,hâlâ beni fark edememesi bence tam bir fiyaskoydu.Ona âşık değildim,evet.Ama hislerim "hoşlanmak" kelimesi ile anlatılabilinecek kadar da hafif değildi.
- "Siyah Atlı Prens ile Ela Gözlü Prenses"

Başlığı okumasıyla iç sesim bir anda sustu.Gözlerimi kapadım ve kendimi tüm dünyadan soyutlayarak dikkatimi cümlelerine verdim:

- "Bir varmış,bir yokmuş.Çooook eski zamanların birinde denizlere hükmeden bir kral ve onun siyah rengine aşık bir oğlu varmış.Siyah gözlü,siyah saçlı olan bu prensin odasındaki tüm eşyalar,tüm kıyafetleri,hatta o zamanlarda çok nadir bulunmasına rağmen atı bile siyahmış.Tüm dünya onu "Siyah Atlı Prens" lakabıyla tanırmış.

Yemekleri bile siyah görünsün diye kendine özel,siyah renkte bir sos bulmuş,tüm yemeklerine bundan döktürürmüş.Siyaha aşık olan bu prensin hayatında çok sevdiği tek renkli şey denizmiş.Ama çok sevdiği denizi bile genellikle akşam saatlerinde ziyaret edip,siyah görmek istermiş.Bir gün yine gece geç saatlerde sahilde siyah atıyla dolaşan prens,kumsalın üzerinde boylu boyuna, hareketsiz bir şekilde uzanmış güzeller güzeli bir kız görmüş.

Atıyla kızın iyice yakınına geldikten sonra,attan inip kıza yaklaşmış.Kızın orta boyda kumral saçları,minik burnu,tam yüzüne uygun boyutta dolgun dudakları varmış.Prens
'Hayatımda gördüğüm en güzel kız bile olabilir bu yabancı.' diye geçirmiş içinden.Sonra da silkelenip,kalbi atıyor mu diye kafasını kızın göğsüne yaslamış.Yaklaşık beş dakika boyunca bir ses duymayı,bir yaşam belirtisi hissetmeyi beklemiş ama hiç bir şey olmamış.Nedenini anlayamadığı bir şekilde prensin gözleri dolmuş.Kafasını kızın göğsünden kaldırıp buğulu gözleriyle tekrar o güzel yüze bakmak istemiş.Ve usulca eğilerek kızın o minik,düzgün şekilli burnunu öpmüş,öperken de gözünden bir damla yaş süzülerek kızın al rengi yanağına değmiş.Sonrasında ise prens sessizce oradan uzaklaşmış.

O sahil ve o kız uyurken bile prensin aklından hiç çıkmamış.Ertesi gün prens yine aynı sahile o meşhur siyah atıyla birlikte dolaşmaya gitmiş.Ve aynı yerde yine aynı kızı görmüş ama bu sefer kız bağdaş kurmuş gökyüzüne bakıyormuş.Prens olanlara inanamamış.Hemen atını kızın yanına sürmüş.At seslerini duyan kız,prensten yana dönmüş.Prensi görünce yüzünde bir tebessüm belirmiş.Prens ise hâlâ şaşkınmış.

Güzel kız prensin ona yaklaştığını fark edince ayağa kalkmış.Prens hemen atından inip kıza dönmüş:
-'Ne demek oluyor bu?Gerçekten hiç bir şey anlamıyorum.Siz...Siz dünki kızsınız.'
-'Önünüzde saygıyla eğiliyorum prensim.'
-'Prens olduğumu nerden biliyorsunuz?'
-'Aklınızın bu denli karışık olmasını anlayabiliyorum prensim.İzninizle size her şeyi anlatıyorum.'
Kız bir anlık susmuş,prense bakmış.Prensten ses soluk çıkmamış.Kız devam etmiş:
-'Dün çok kötü bir günümdeydim ve intihar etmek istemiştim.Kendime zarar veremeyecek kadar korkaktım.Bu yüzden zehir içmenin en doğru yol olduğunu düşünmüştüm.Her zehir gibi içtiğim zehrin de bir panzehri vardı o da gerçek bir prensin göz yaşıydı.Bunun gerçekleşmeyeceğinden emindim.Zehri yanıma almış ve sahile gitmiştim.Zehri içtikten sonra ise ölümü beklemek üzere kumsala uzanmıştım.Sonrasını siz daha iyi biliyorsunuzdur.Gözlerimi açtığımda siyah atıyla yolda ilerleyen bir yabancı görmüştüm.Ve bu kişinin sizden başkası olmayacağını herkes bilir prensim.Size minettarım.Beni ölümden kurtardınız.'

Onca şeyin üzerine prens sadece 'Neden?' demiş:
-'Canınıza kıymak isteyecek kadar ne yaşadınız?'
Kız susmuş.Ela gözleriyle prense bakmış:
-'Peki ya siz,hayatınızı tamamen siyaha boyayacak kadar ne yaşadınız?'
İkisi de susmuş.Bir süre birbirlerine bakıp,gözleriyle konuşmuşlar.Prense atına binip oradan uzaklaşmış,ela gözlü kız ise prensin arkasından bakakalmış.

Prens artık her gün aynı saatte aynı yerde ela gözlü kızla buluşuyormuş.Her gün atıyla sahile geliyor,ikisi saatlerce hiç konuşmadan bakışıyor ve sonra da prens atına binerek oradan uzaklaşıyormuş.Gel zaman git zaman prens sahilden ayrılamaz,kızın gözlerinden gözlerini ayıramaz olmuş.Prens bu kızla evlenmeye karar vermiş.

Yüz tane siyah papatyadan buket hazırlatmış ve bir tane de ela renginde papatyayı eline alarak her zamanki gibi sahilin yolunu tutmuş.Ela gözlü kız her zamanki gibi prensi bekliyormuş.Prens atından inmiş ve her zamanki gibi saatlerce sadece bakışıp durmuşlar.Sonunda prens elindeki siyah renkli buketi uzatmış:
-'Bu benim dünyam.' demiş. 'Benim dünyamda siyahtan başka renk yok.Masumluğun simgesi bembeyaz papatyalar bile benim dünyamda siyahtır.'
Ela gözlü kız gözlerini prensten hiç ayırmamış.Prens ela renkli papatyayı çıkartmış:
-'Bu da sensin.' demiş.Papatyayı kızın eline tutuşturmuş.
-'Siyah dünyamın ela gözlü güneşi olur musun?'
Ela gözlü kız elindeki papatyayı siyah buketin tam ortasına koymuş.
-'İstersen siyah dünyanın ela gözlü güneşi,'
Kız,ela renkli papatyayı buketten çıkarmış ve siyah atın kulağına sıkıştırmış.
'istersen de siyah yolculuğunun ela renkli yol göstericisi olurum.'

Bu sözler üzerine prensin gözleri dolmuş ve dolu gözlerle ela gözlü prensese sarılmış.Siyah atlı prens ile ela gözlü prensesin düğünü bir gün yüz gece sürmüş.Yüz bir gün boyunca ela gözlü prenses ilk defa gerçekten yaşadığını,siyah atlı prens de ilk defa siyah dünyasının elalaştığını hissetmiş.Bu masal da burda bitmiş."

Bir an kalakaldım.Bu...Bu tahmin ettiğimden de güzeldi.Ama aklım soru işaretleriyle dolup taşmıştı.Prensin hayatı neden simsiyahtı?Ela gözlü prenses o gece neden intihar etmek istemişti?

O an,ona karşı olan hislerimin adını koydum.Ben bu masalı yazan adama aşıktım.Ve aklımda olan tüm soruların cevaplarını bizzat kendisinden öğrenecek,onun da bana aşık olması için elimden geleni ardıma koymayacaktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SİYAH ATLI PRENS İLE ELA GÖZLÜ PRENSES Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin