5 yıl sonra...yine o iğrenç pazartesi sabahı , hava iğrenç derecede okul kokuyor.. Alarmın o iğrenç sesiyle önceki anılarımı hatırlamaya çalışırken uyandım..
babamda yedek alarm olarak aşağı merdivenlerden bağırıyordu. '' Amyyyy hadi sabah olduu kalkk..'' sabah sabah resmen ismimden tiksinmiştim , kulağa korkunç geliyordu. okula gitmek için yataktan hızlı bir şekilde kalkıp lavobaya girdim. Aynaya baktığımda saçlar kabarık ve makyajı akmış iğrenç bir cadı gördüm.
sonra bunun ben olduğumu hatırlayıp elimi yüzümü yıkamaya koyuldum. lavobada işim bitince dolabımın önüne geçip bu gün ne giysem diye düşündüm.. yaz aylarıydı bu yüzden ne çok uzun ne de çok kısa okula uygun olan şortumu giydim. Üstümede siyah askılı badimi giydikten sonra aşağıya indim babam Max'e baktı ve fısıltıyla ''sence birşey hatırlamaya başlamışmıdır?''
diye sordu tabikide fısıltı olmasına rağmen bunu duyan ben gülerek ''siz neyden bahsediyorsunuz öyle yoksa ben uyurken bişeyler mi yaptınız'' diyerek güldüm ve kahvaltımı yapmaya başladım. Max'de o anda dönüp babama başını hayır anlamında iki yana salladı. Neyden bahsettiklerini bile bilmiyordum...
kahvaltım bittikten sonra ayakkabılarımı giymek için kapıya doğru yürüdüm. Ayakkabımı giyerken kolumda nasıl olduğunu bile hatırlamadığım yara izlerini tekrar gördüm.. Okul servisini beklemek için dışarı çıktım. kapının önünde beklemeye başladım ve çok gelmeden servise bindim. Hemen Katy'i gördüm ve yanındaki yerimi aldım neşeli bi tonda ''Günaydın tatlı kuuş '' dedi ve bende hafif gülümseyerek karşılık verdim.
okula vardığımızda saat 9:22'di 18 dakika sonraysa ders başlicaktı Katy'e dönüp ''daha zamanımız var kantine gidip birer kahve içelim ne dersin.'' dedim ve gülerek ''benimde aklımdan bu geçiyordu'' dedi.
Kantinin yolunu tuttuk geldiğimizde pek fazla kişi yoktu.. bir kaç sevgili dışında tabii onlar vıcıkça öpüşürken öbür arkadaş guruplarıda espiriler yapıp gülüyorlardı.. bizde kenarı bir yere oturduk. Katy'se kahvelerimizi almaya gitmişti. Bende etrafı gözlemlerken gözüme birden bire bi çocuk ilişti , uzun boylu , kumral ve gözleri masmaviydi.. ayrıca nedensizce tanıdık geliyor ama aslında tanımıyordum.. Katy bir anda kahvelerle gelip. ''Tatlı kuuş nereye daldın öyle'' diyip sırıttı..
bende ''yok bişey sadece etrafıma bakınıyordum.'' dedim ve konuyu kapatarak kahvemi içmeye koyuldum. Katy'le o kadar çok konuşmuştuk ki saatin kaç olduğunu tamamen unutmuştum.
telefonu açıp baktım ve saat 9:52'di tanrım tam 12 dakika derse geç kalmıştık. Katy ne kadar ben girmicem desede benim felsefe dersim vardı ve sınav olucaktık.. Birden kalkıp koridora yöneldim ve deli gibi koşturmaya başladım.. İnanılmaz derecede hızlı koşuyordum ama sınıfım 2 Blok ötedeydi tam çıkış kapısına yönelmişken Karşıma kantinde gördüğüm kumral saçlı çocuk çıktı. ve ani bir çarpışma yaşayıp ikimizde yere çakıldık o benden önce kalktı ve elimi tutup ''iyimisin'' diyerek ayağa kaldırdı.
''Bişeyim yok teşekkür ederim.'' derken kafamı havaya kaldırdım ve gözlerinde takılı kaldım , çok büyük gözleri vardı ve her baktıkça kendimi gökyüzündeymiş gibi hissettim.. Fakat onun yüzündeki gülücük gitti ve birden kaşları çatılarak ''Amy gerçekten bu senmisin ?'' dedi ve sıkıca sarıldı. Tanrım napıyordu bu gerizekalı hem benide nerden tanıyordu.
Birden kollarından tutup iktirdim ''ben sizi tanımıyorum kusura bakmayın.'' dedim büyük bir kızgınlıkla birden gözleri doldu.. ve kaşlarını indirdi sessizce ''demekki araba kazası gerçekmiş.'' dedi sessizce , ne demek istediğini anlamadım ve sordum '' ne kazası?...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Beyazın İçindeki Siyah"
Humor"Amy white daha masum bir genç kızken annesinin babasını aldatması sonucu büyük bir sarsıntıya uğramış 13 yaşında güzel bir kızdır. O büyük kazadan sonra yepyeni sürprizler onu bekliyordur..."