Saat 01.30
Yakışıklı sevgilim önüme diz çöktü ve "Benimle evl..." Hayır, hayır, hayır bu rüyalar neden en güzel yerde kesiliyor.
Komidinin üstündeki suyu içiyordum ki salondan gelen seslere kulak verdiğimde annem ve babamın kavga ettiğini anlamak zor olmadı. İlginç olansa bu yaşlarına kadar aşklarını yitirmemiş iki yetişkin neden şimdi bağıra çağıra kavga ediyor. Üstümdeki yorganı bacağımla fırlatıp ayağa kalktım. Kapıya yaklaştım , şimdi sesler daha net duyuluyordu.
"Koray sen... sen nasıl böyle bir şey yaparsın?"
Annemin bu lafı üzerine kaşlarım istemsizce çatıldı.
"Asıl sen nasıl doğrular bu kadar belliyken hala inkar ediyorsun. Benim neler ...."
Daha fazla dinleyemeyeceğim bu yüzden hemen balkona çıkıp temiz havayı içime çektim.
Gökyüzünü izlemeye başlamıştım ki köpek havlamasıyla aşağı baktığımda sokağın başında sevimli beyaz sokak köpeğim "Snow'u" gördüm. Yanına gitmek için can atıyordum zaten daha fazla dayanamayıp kendimi dışarı atmak istedim.
Üzerime bir hırka alıp sessizce kapımı açtım. Bunu gerçekten istiyor muydum ? Bilmiyorum saat geç oldu ama bunu fazla umursamadım sonuçta evden kaçmıyordum sadece Snow'la biraz vakit geçirip geleceğim diye iç sesimle çelişirken kapının kolunu indirip evden çıktım. Apartmandan da çıktığımda gecenin o muhteşem serinliği yüzüme çarptı. Hemen Snow'un yanına ilerledim. O önde ben arkada yürümeye başladık. Nereye kadar yürüdük bilmiyorum ama kafamı kaldırdığımda yıkık dökük bir evle karşılaştım. Bedenim eve girmek için çabalarken beynimin mantıklı tarafı eve dönmem için yalvarıyordu...Ertesi sabah baş ağrısıyla uyandım. O sırada telefonum çalmaya başladı. Ekrana bakmadan açtığım telefonda Esila'nın cırtlak sesiyle kendime geldim. Telefonda
"Günaydın Aaryaa bugün geliyorsun değil mi?"
En yakın arkadaşım , onu üzmek istemem fakat onun bu mutlu sesi beni zor durumda bırakıyor. Başımın ağrıdığını , gelemeyeceğimi söyleyebilirim ama konu Esila'ysa ne yapar eder beni o eve getirirdi.
"Gelmeye çalışacağım" sesimi neşeli çıkartmaya başardığımı düşüyordum ki
"Ne oldu ? İyi misin ? Canım yanına gelmemi ister misin? "
Ne diyeceğimi bilmiyordum bu kız beni neden bu kadar iyi tanıyor. Şu an ne söyleyeceğimi bilmiyorum aslında hiçbir şey bilmiyordum.
"Yy..yok iyiyim" of lanet olsun ya
"Emin misin? Sesin hiç iyi gelmiyor. "
"İyiyim canım gerçekten"
"Tamam o zaman geliyorsun?"
"Evet"
Telefonu kapaması için dua etmeye başlamıştım ki
"Görüşürüz canım"
"Görüşürüzz"
Telefonu kapatır kapatmaz başucumda ki dolaptan bir majezik içtim. Yataktan kalkmayı akıl edebildim. Evden ses gelmiyordu . Tüm odalar baktım. Ne annem ne de babam evde yoktu. Fırsat bu fırsat diyerek kahvaltımı yapıp üzerimi değiştirip evden çıktım.Dün gece gördüğüm eve geldim. Biraz ürksemde film çekmiyoruz sonuçta, en fazla ne olabilir?
İçeriye girer girmez burnuma küf ve toz kokusu geldi. Duvarlarda yukarıdan aşağıya doğru ilerleyen yosunlar dikkat çekiyordu biraz daha ilerleyince yerlerdeki tahtalarında kırık ve pek sağlam olmadığını anladım ama böyle tuhaf ve ilginç bir yer bulmuşum hemen korkup gidemem.Evin salonuna girdim. Diğer odalara nazaran biraz daha büyük olan bu odada yerler diğerlerine göre daha kötü bir durumdaydı. İlerle...
Zifiri karanlık bu yere nasıl düştüğümü tahmin etmişsinizdir.O sırada ayak bileğimde dayanılmaz bir ağrı başladı. Gittikçe artan bu ağrı beraberinde göz yaşlarımıda getirdi. Cebimdeki telefonun kırılmaması için dua ederken telefonumu sağlam görünce içim rahatladı hemen yardımcı ışığı açtım ve etrafa baktım. Mağaraya benzeyen bu yer çok büyük ve iki yola ayrılıyor. Daha fazla maceraya hiç gerek yok. Nasıl çıkacağımı düşünürken ayak bileğim kendini hatırlatıyormuşcasına sızladı. Duvara yaslanarak ayağa kalktım. Rehberden annemi aradım fakat ne muhteşem ki "sinyal yok" telefonu yukarıya doğru uzattım ama bir tık bile oynamıyor hala "sinyal yok" burada öylece bekleyemem.
Hımm iki yol var filmlerde ne yaparlar... Sağ taraf mı? Sol taraf mı? İçgüdülerim sağ taraftaki yola ilerlememi söylüyor. Sağ taraftaki yola ilerliyordum ki yüzü çeşitli şekillerle boyanmış bir kızla karşılaşınca boğazım yırtılırcasına bir çığlık attım. Kız da beni görünce panikledi tam kaçıyordum ki başımda büyük bir acı hissettim...
Uyandığımda gördüğüm şeyle gözlerini açabildiğim kadar açtım. Her yerde kablolar vardı. Kafamı çevirmeye çalıştığımda başımdaki alet buna engel oldu. Tam aleti çıkarmak için hamle yapacakken ellerimin de bağlı olduğunu fark ettim. HARİKA(!) O sırada kapı büyük bir şiddetle açıldı. İçeriye kısa boylu zayıf bir adam girdi ve elinde daha önce görmediğim aletler vardı. Sedye de ümitsizce çırpınmaya başlamıştım ki adam yine daha önce duymadığım bir dilde bir şeyler söylediği anda daha fazla dayanamayıp çığlığı bastım. Adam vücuduma dokunmaya çalışırken daha da fazla bağırıp göz yaşlarıma engel olamadım. O sırada içeriye sanırım birkaç görevli girdi. Adam görevlilere hararetli şekilde bir şeyler anlattı. O sırada içeriye daha önceden gördüğüm bir kız girdi. Hafızamı biraz daha zorladığımda tahminen benim burada olmamı sağlayan o kız içeriye girdi. İçimden küfür ederken aynı zamanda şunu düşünüyordum. BENİM BURADA NE İŞİM VAR!!
Arkadaşlar okuyup beğendiyseniz lütfen vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayın. Şimdiden teşekkür ederiz ...