İnsanlar doğar, yaşar ve ölür. Buraya kadar anladım. Ama bunu kabullenemiyorum. Tek arkadaşımı kaybetme fikri koyuyor bana. Evet Melissa'dan bahsediyorum. Bir hastane odasında hiç hak etmediği halde yatan arkadaşımdan. Altın sarısı saçları kazıtılmış, rengi hayalete dönmüş arkadaşımdan bahsediyorum. Ölümle savaşan ve her an yenilebilecek arkadaşımdan. Bir saniye sonrası bile belli olmayan arkadaşımdan.
Durumu dramatikleştirdiğimi düşünüyorsanız dinleyin. Benim arkadaşımı bir hastalık yok etmek üzere. Belki de şu an nefes alabildiği son günlerini yaşıyor. Her an ölebilir ya da komaya girebilir. Bilmiyorum. Araştırdım ama kafam hiç bir şey almıyor bu günlerde.
Kapının açılmasıyla kafamı gömdüğüm ellerimden çekip kapıya baktım. Yirmili yaşlarında olduğunu düşündüğüm bir kız hışımla içeri girdi. Melissa'ya bakınca koyu yeşil gözlerinde zorla hapsettiği yaşları daha fazla tutamadı. Melissa'nın yatağının ucuna oturup onun elini tuttu. Nihayet konuşunca sesini duyabildim.
"Hani biz dosttuk?" Sesi güçsüz çıkıyordu. Sanki saatlerdir ağlama isteğini bastırıyordu.
"Dostuz zaten."
"Dostların birbirlerine öleceklerini söylemediklerini bilmiyordum." Kan beynime sıçramıştı. Onun öleceği fikrini bir türlü kabullenemiyordum. Melissa tam ağzını açmışken ben konuştum.
"O ölmeyecek!" Bir anda ikisinin bakışları da bana döndü. Kız beni henüz farketmiş olmalıydı.
"Umut etme aptal, umut etmek aptallar içindir!"
Gerçekten çok sinirlenmiştim. Tam yeni bir şey söylemek için ağzımı açmıştım ki Melissa lafları ağzıma tıktı.
"Sizi buraya kavga etmeniz için çağırmadım. Beni dinleyin, size söylemem gereken önemli bir şey var. Sizi benden iyi kimse tanıyamaz. Siz benim dostlarımsınız. Bu yüzden lütfen birazdan söyleyeceklerimin sizin yararınız için olduğunu hatırlayın. Hazel," Kıza dönerek devam etti konuşmasına. "Senin neler yaşadığını benden iyi kimse bilemez." Kafasını bana çevirdi. "Ve August, senin ne kadar neşeli, güvenilir ve kararlı olduğunu biliyorum. Sana bu konuda güvenmemin sebebi senin çok güzel sevdiğini ve ne olursa olsun ondan vazgeçmeyeceğini bilmem..."Hazel sabırsızlanmış olmalı ki Melissa'nın sözünü kesti. "Hangi konuda, neden bahsediyorsun?" Kıza katılmamak mümkün değildi. Biraz daha uzatırsa meraktan çatlayacaktım. "Peki sadede geliyorum o zaman. Sizin sevgili olmanızı istiyorum. August, sen Hazel'i iyileştirirsin, ve sen de Hazel..." Hazel hışımla ayağa kalktı ve kapıya gitti. Kapıyı açma yerindeyken yarım şekilde Melissa'ya döndü. "Benim kimseye ihtiyacım yok. Benim iyileşmeye de ihtiyacım yok. Çünkü ben hasta değilim. Evet zor şeyler yaşadım ve bu yüzden iyi değilim ama ben hasta değilim. Ama anlaşılan sen de benim dostum değilsin. Çünkü o bu şekilde düşüncesiz davranmazdı. Sen de diğerleri gibisin benim delirmiş olduğumu düşünüyorsun. Benim dostum böyle yapmazdı." Kıza kızmak istedim ama onu anlıyordum. Ne kadar ölüm döşeğindeki Melissa'ya bağırmış olsa da ona hak veriyordum. Çünkü bende benzer şeyler hissediyordum. Melissa bana bakıp tatlı tatlı sırıttı ve "Hadi peşinden git." dedi. Ama tabii ki gitmeyecektim. Hangi sıfatla gidecektim ki? Adını sadece bir dakika önce öğrenmiştim. Gidip de ne diyecektim? "Merhaba. Ben Melissa'nın seni iyileştirmek için seçtiği Hazelzedeyim. Memnun oldum." Melissa'ya dik dik baktığımda önüne döndü. Bende kalkıp dışarı çıktım. Biraz hava almak iyi gelebilirdi. Bahçede boş bulduğum ilk banka oturdum ve hayatın bize oynadığı ölüm oyunu uzun uzun düşündüm...Merhaba. Merhaba. Merhaba.
Evet bölümleri (zaten iki bölüm vardı) sildim ve yeniden başlıyorum. Bu sefer bir kaç değişiklik yaptım. Artık şöyle bir karar verdim; bundan sonra Artık iyiyim bir fan hikayesi oldu diyebilirim. Aynı yıldızın altında'yı izlediniz mi? Ya da okudunuz mu? Okumamış veya izlememişseniz bile duymuşsunuzdur mutlaka. İşte oradaki Hazel ve August'u Artık iyiyime uyarladım. Anlayacağınız karakterler şöyle;
Hazel: Shailene Woodley
August: Ansel Elgort
Ama şunu söylemeliyim ki konu yine aynı kalacak. İlk bölümün kısa olmasının nedeni giriş gibi yapmak istemem. Diğer bölümleri daha uzun yapmaya çalışacağım. Bir diğer değişiklik ise anladığınız üzere hikayenin August'un ağzından anlatılıyor olması.
Işte böyle... Şunu belirtmeden edemeyeceğim, Hazel'i Shailene Woodley'in saçı kısa olan hali canlandırmıyor. Zaten ileride fiziksel özelliklerini betimlerken de anlarsınız. Neyse çok konuştum buradan koşarak uzaklaşıyorum. Umarım ilginizi çeken bir hikaye olmuştur ve kütüphanenize eklersiniz. Iyi kötü yorumlarınızı bekliyor olacağım. Görüşürüz 😝😝😝
Bu bölümü ozlem_shn e ithaf ediyorum😝😍😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık İyiyim
RomanceHazel'in kuru yaprakları, Augustus'un 'in ise rüzgârı vardı. Peki ya Hazel'in yaprakları Augustus'un rüzgârına kapılacak mı? Augustus Hazel'i iyileştirmeye çalışırken bir anda kendisini onun hayatındaki gizemin içinde bulur. Kitabı okurken onların...