Boranın Ağzından
Bir tarafta asla unutamadığım insanlara benzeterek yaşamımı sürdürdüğüm , beni hayata bağlayan biri. Diğer yanda hayatımızı birbirimize zindan ettiğimiz , yüzlerimize bakacak cesaretimiz olmayan kardeşim. Bir yanda da oğlum. Tabi ki oğlum her ikisinden de daha değerliydi. Ama birini unutamıyor birini de görmeden edemiyordum. Oğluma sımsıkı sarıldım ve : '' Seni asla bırakmayacağım'' dedim. Ona sımsıkı sarılmaktan başka yapacak hiç bir şeyim yoktu. Başak benim kavuşamadığım hayallerim, unutamadığım anılarımdı. Mira ise benim bilemediğim boşluğum, bilince de kaybolan sırlarımdı. Ben şimdi Miraya mı yoksa Başağı mı aramalıydım?
Seni asla bırakmayacağım diye oğluma söz verirken, Kapı çaldı. Kapıyı oğlumla beraber açmaya gittim. Kapının kolunu indirdiğimde artık karşımdakini görmemek için çok geçti. Kapı yavaşça açıldı ve karşımda benim bilemediğim boşluğumu bilince de kaybolan sırlarımı gördüm. Sonsuzluk onunla başlamıştı bu küçük dünyamda. Gittiğinde ise yarım kalmıştı. Çöllerdeyim yanıyordum, kutuptaydım üşüyordum. Uzanıyorum tutamıyordum , özlüyordum ağlıyordum. Yasak mıydı anlamıyordum. Üstünde ameliyata girerken ki kıyafetleri vardı. Ne yaptığımı bilemeden kapıyı kapatmak istedim ama kapıyı tuttu ve içeri girdi. Sonra konuşmaya başladı:
- Beni kolay , kolay kapatamazsın. Üstümdeki kıyafetleri görüyor musun? O gün senin benden koptuğun gündü. Ben içimde çığlıklar atarken sen tekerlekli sandalyeyi bir an bile durdurmadan beni ölüme sürdün. Her şeyin bittiği yeni başlangıçtayım. Tıpkı senin hayatındaki herkesi atıp oğlunla yeni bir hayata başlaman gibi. Buraya gelip gelmeme konusunda çok düşündüm ama sonunda gelmeye karar verdim. Neden biliyor musun? Çünkü ben felçken yapabildiğin şeyi şimdi de yapabilecek misin? Onu merak ettim. Hadi. Yarım kaldığın işi bitirsene. Ben karşında durduğum zamanda beni ölüme sürecek misin? Hadi!!
- Yeter! Benim yaptığım bir hataydı. Ölmek üzere olduğunu öğrenince yıkıldım ve bir umut kurtulma şansın var diye ameliyat olmanı istedim. O ameliyatı olmasaydın yakın zamanda ölecektin. Şu an karşımda durmanın tek sebebi benim hatam. Kurtulmuşsun işte. Seni ben kurtardım tamam mı? Benim kadar cesaretli olamadığın için o ameliyata girmedin ve şuan benim sayemde yaşıyorsun.
- Haklısın yaşıyorum. Sen o gün beni ameliyata doğru süremeseydin işte o zaman yaşamazdım. Sorun bu değil ama.
- Ne o zaman?
- Benim öldüğümü öğrenince ne yaşadın. Kendini katil sandın. Kendini toparlayamadın. Ya ölseydim.
- Ama yaşıyorsun. Ayrıca sen yaşıyorum diye ortaya çıkmadığın için ben o hallere düştüm.
- Anlamıyorsun!
- Ben zaten seni hiç bir zaman anlayamadım.
- İsteseydin anlardın. Sen beni hiç bir zaman anlamak istemedin. Sorun senin benden kurtulmak istemen. Benim yaşama oranım % 10 un çok altındaydı . Sen benim bu ameliyattan çıkamayacağımı biliyordun. Sen bunu bilemeyecek kadar aptal bir çocuk değilsin.
- Ben her zaman hayatıma bir umutla tutundum. Çok küçük de olsa o umuda tutunarak yaşadım. Hadi ben suçluyum diyelim. Senin bana yaptıkların neydi. Kardeşim olduğunu bilmiyordum. Hayatımın bir yalan olduğunu öğrendiğim an , senin kardeşim olduğunu öğrendiğim an her şeyi sineye çektim ama öldüğünü öğrendiğim günden sonra yaptıklarını asla unutmayacağım. Ecrini kaçırman beni korumak belki de intikam almak içindi ama oğlumu kaçırman .... Bunu asla unutmayacağım.
- Oğlunun bir katille aynı yerde yaşamasına izin veremezdim.
- Yalan söylüyorsun. Sen benden intikam almak için kaçırdın onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık
Teen Fiction16 yaşından beri içinde büyümekte olan intikam duygusu onu kör etmişti. Kardeşi Bora ise onun içindeki intikam duygusunun tek sebebiydi. O kadar kör olmuştu ki kendi kardeşine zarar verecek kadar vicdansız, öfkesini kontrol edemeyecek kadar zavallı...