Defne'den
Birinin üzerime atlamasıyla sıçradım ve bir tarafa tokat salladım. Daha bir saniye geçmeden ağlama sesi duydum.
"Kaan napıyosun oğlum sen?" diye uykulu sesimle birazcık ciyakladım. Çok değil azıcık.
"Annnneeeee." diye bağırdım odamdan anneme. Bir umut annemin gelip Kaan'ı almasını bekledim ama...sadece bekledim.
"Kaan bi sus ablacım ya çarpıcam iki tane daha." Oflayarak gözlerimi açtım ve Kaan'ı aradım.Uykunuzdan kardeşiniz tarafından canice uyandırılırsanız güne böyle tuhaf başlıyordunuz.
"Lan nerdesin gerizekalı." diye mırıldandım uykulu sesimle.
"Nasıl ablasın sen yaaaa." diyen kardeşimi kitaplığımın dibinde buldum ve gülmeye başladım. Ben güldükçe Kaan daha çok ağlıyordu. Sonunda kalktım ve kardeşimin yanına gittim.
"Sabah sabah napıyosun?" diyerek sırıttım. Tuhaf bir sabahtı. Güne hoş bir şekilde uyandırılmamıştım ama kendimi bir şekilde enerjik hissediyordum.
"Neren acıdı,noldu?" diye sordum ve Kaan'a baktım. İri gözleri,tombik yanaklarıyla o kadar tatlı bakıyordu ki..
"Abla resmen fırlattın beni." dediğinde tekrar gülmeye başladım.
"Napayım oğlum? Öyle atlanır mı hiç? Kalk hadi. Şebnem Sultan kızmasın." Kardeşimin ellerinden tuttum ve kaldırdım. Elimi yüzümü yıkayıp önce mutfağa annemin yanına girdim ve arkasından gelip yanağına bir öpücük kondurdum.
"Ay!" diye bağırdı annem. "Noluyor be? Niye arkamdan yavaş yavaş geliyorsun. Kalbime inecekti." diye devam etti. Gülümsedim ve doğradığı salatalıktan bir tane ağzıma attım. Daha sonra balkona çıktım. Havalar ısındığı için kahvaltıyı balkonda yapıyorduk. Gazete okuyan babamı gördüm ve yanına gittim. İki yanağına da kocaman öpücük kondurdum. Babama çok düşkündüm.
"Günaydın babacığım,nasılsın?"
"İyiyim güzel kızım sen?"
"İyiyim bende."
"Defneeeeeeee." annemin mutfaktan bana seslendiğini duydum ve babama baktım.
"Anne bağırma anne mahalle kalktı annee.Geldim anne." diye cevap verdim ve masaya kurulmuş kardeşime göz kırptım.
Mutfağa girdim.
"Noldu ne bağırdın Şebnem Sultan?"
"Koca kız oldun şu tipe bak ya. Vallaha başıma kaldın annecim ya. Al şunları götür, sonra tekrar gel. Çabuk,Defne. Hadi Defne,hadi kızım." diye şakıyan anneme bakakaldım.
" Ya anne sabah sabah şu enerjiyi nerden buluyorsun. Sakin ol Allah aşkına." Elimdekileri alıp kahvaltı sofrasına koydum. Tekrar gittim ve peynir,zeytin gibi kahvaltılıkları alıp sofraya götürdüm. Annem de çayları getirmişti. Sonunda kahvaltıya başlayabilmiştim. Yemek yemeyi aşırı seviyordum.
*******
Kahvaltımı yapıp duşumu almış yatağımde pinekliyordum. Kapı zili çaldı ama umursamadım. Tavanla bakışmak daha cazip gelmişti. Taa ki Melis'in sesini duyana kadar.
Yatağımdan Usain Bolt edasıyla kalkıp salona koşana kadar.
"Meliiiiiiiis!" diye coşkuyla bağırdım.
"Defniiiiiiiiiş!" diye karşılık verdi. Bana Defniş demesinden nefret ederdim. Ama Melis bilerek Defniş demeye devam ederdi.
"Kızım nerelerdesin sen." diyerek sarılmaya devam ettim. 5 aydır görmüyordum ve cidden çok özlemiştim.
"Ay balım ya. Çok özledim. Ama saçlarımı bozuyosun. Bırak bakayım." diye söylendi.
"Aman aman kokoş şey sakın ha bozulmasın saçın." diyerek geri çekildim ve kollarımı göğsümün üzerinde birbirine bağladım.
"Ya Defniş şaka yaptım dur bi. Şebnem Sultanla Kemal amcayıda öpeyim bi." diyerek yanımdan ayrıldı. Bende odama geçtim. Melis benden sonra ailenin ikinci kızıydı sanırım. Babamla annemde onu kendi kızları gibi görür severdi. Yatağıma oturdum ve Melis'i beklemeye başladım. Yaklaşık beş dakika sonra odamın kapısı açıldı ve Melis içeri girdi.
"Ay Defneee, neler oldu bir bilseen." diye şakıdı heyecanlı bir şekilde. "Erkek tavladım kızım!" diye konuştu heyecanla ve devam etti "hemde çok yakışıklı!" diye de ekledi.
"Hani saptık? Hani yalnızlıktan ölüyoduk? Ha? Oldu mu bu? Yakış-"
"Ay dur Defne. Yalnız bu akşam çocukla buluşacağıma söz verdim. Ve sen beni yalnız bırakmayacaksın."
"Akşam hemde? Nuray teyze? Akşam? Buluşmana? İzin? Verdi?"
"Annem sizde kalacağım zannediyor."
"Olmaz öyle şey. Hem napacağım ben orada?"
"Yaaa Defnee." diyerek dudaklarını büzdü Melis. Pislik böyle çok tatlı oluyordu.
"Bakma bana öyle. Git annemle sen konuş. İzin vermezse ısrar etmem. Hem gelmek istemiyorum ben ya. Gitmeyeliim." diyerek huysuzlaştım azıcık. Evde oturmak varken dışarda olmayı pek sevmiyordum.
"Tamam bebeğim. Ben şimdi Şebnem Sultanla konuşup iznimizi alıyorum. Sende birşeyler giy üzerine kezban." diyerek ayaklandı. Kezban dediğinde ayağımda ki pandufu ona fırlattım.
"İşte geleceğin annesi!" diyerek alkışladı Melis ve odamdan çıktı. "Deli kız." diye mırıldandım. Hep böyleydi o neşeliydi. Bitmek bilmeyen bir enerjisi vardi. Dolabımın karşısına geçtim ve pantolon-tişört aramaya başladım. Bu sırada Melis içeri girdi.
"İzin aldim!" diye heyecanla konuştu. İzin alacağını biliyordum. Annemi bir şekilde ikna ediyordu pislik şey.
"Ee ne giyeceksin?" diye sordu Melis. Kaşlarımı kaldırdım ve "Tabii ki pantolon-tişört ikilisi yapacağım."
"Ya Defne saçmalamaz mısın lütfen?" diyerek beni yatağıma itti ve dolabımın karşısına geçti. Papatyalı ve ip askılı elbisemi bana doğru uzattı. "Ya saçmalama Melis." diye itiraz ettim. Öyle bir bakış attı ki...
"Şaka yaptım canım. Bakma öyle." diye mırıldandım ve banyoya geçip giyinmeye başladım. Giyinip odama girdim ve Melis'e baktım. O da benim gibi ip askılı bir elbise giymişti.
"Ay Defne çok heyecanlıyım kız ben."
"Niye?"
"Ne niye? Kızım ben kaç defa flörtleştim?" diyerek bana baktı. Inanamayarak gözlerimi açtım ve Melis'e baktım.
"Şaka yaptııım. Ama napayim kızım. Çocuk çok yakışıklı. Neyse çıkalım hadi." dedi. Çantalarımızı aldık ve odadan çıktık. Anne ve babamı öpüp çıktık. Yaklaşık 20 dakikalık bir taksi yolculuğundan sonra kumsalda gençlerin toplandığı bir yer gördük ve ilerlemeye başladık.
"Of Melis ya. Akşam akşam-" demeye kalmadan Melis'in "Ay orda! Ay göz göze geldik! Ay geliyor! Defne kaçalım hadi." heyecanlı bir şekilde cümlelerini sıralamarını dinledim. Ve kolundan tutup çektim.
"Gel bakalım buraya." diyerek gitmeye kalkışan arkadaşımın kolundan kendime çektim ve beklemeye başladım. Yanımıza birisi geldi ve Melis'e elini uzatarak "Hoşgeldin" dedi. Daha sonra bana dönüp elini uzattı ve "Ben Berk." diyerek gülümsedi. Elimi uzattım ve "Defne." diyerek gülümsedim bende. Yaklaşık on dakika sonra Melis'le ikisi koyu bir sohbete dalmıştı. Ben ise sıkıntıdan patlayacak raddeye gelmiş, ayın denizdeki yansımasını izliyordum. Melis ve Berk'e döndüm. Berkin "arkadaşım gelecek umarım sorun olmaz." gibi birşeyler mırıldandığını duydum. Melis bana baktı. Omzumu silktim ve gözlerimi tekrar denize çevirdim. Canım sıkılmıştı. On dakika sonra biri eliyle omzuma dokundu.
"Merhaba." dedi erkeksi ve bir o kadar hoş ses. Arkamı döndüm ve.... Allah'ım!
"Ben Ali." de ekledi. Ve mükemmel bir şekilde güldü. Allah'ım! Ölüyorum arkadaşlar.
"Defne." diyerek uzattığı eli sıktım.**
Arkadaşlaaaaar. Ilk hikayem çok uzatmış olabilirim. Heyecanla yazdim bu bölümü. Lütfen görüşlerinizi bildirin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Gülüşlüm
RomansaYavaşça gülümsedi ve ben öldüm.Bir insan nasıl bu kadar mükemmel bir şekilde gülebilirdi? O kadar güzel gülüyordu ki.... "Defne." adımı duyduğumda irkildim. "Ha?" sorusu çıktı ağızımdan. "Niye öyle bakıyorsun?" dediğin de sırıtmaya çoktan başlamışt...