Ağaçtaki adam Mehmeti alıp sürükleyerek yerleşkenin ortasına bıraktı.Ardından bulduğu yabancıyı haber vermek için liderleri Kepala nın yanına gitti.Kepala gelip baktığında kıyafetleri onun halkınınkiyle aynı ama bu zamana kadar hiç görmediği bir adamı yerde yatarken buldu.Halk yeni gelen yabancının etrafına doluşuyordu.Uzaklardan rahatlıkla duyulabilecek bir uğultu oluştu.Kepala su getirmelerini istedi.O sırada yabancının yanına iyice sokuldu,dizlerinin üzerine çöktü ona dikkatlice baktı.Görünüşü hiçde kötülük yapabilecek bir adamı andırmıyordu.Onu yakalayan adama döndü,
-Bu adamda kim ? ,dedi.
-Kulenin yakınında bir ağacın dibine saklanmış burayı izliyordu.Çıplaktı,bende buradan birisi sandım fazla bakmadım.Tekrar baktığımda üstünü giymiş vaziyette saklanıyordu.Süphelendim,Meris in gönderderdiği askerler böyle yapmıştı.Bizden gibi görünerek aramıza sızmışlardı.Bende daha fazla dayanamadım ve bayılttım.İstersen öldürebilirim,hiç güvenilecek birine benzemiyor.
Kepala,
-Biraz bekle , dedikten sonra küçük bir kızın getirdiği kovadaki suyu Mehmetin başından aşağıya boşalttı.Başlarda hiçbir tepki vermemişti ama sonra göz kapakları oynadı.Yavaş yavaş ayılıyordu.Sesler giderek dahada artıyor,gözlerindeki bulanıklık geçiyordu.Ameliyattan önce verilen anestezi gibi bir şeydi bu uyuşturucu ok ,diye aklından geçti bu düşünce.Gözlerini biraz araladı.Ona ok atan adam,siyah kıyafetli ve kolunda beyaz bezler bağlı bir adam tam karşısında ,etrafındada yerli halk çevresini sarmıştı.Gözlerini açtığını gören insanlar şaşkın gözlerle ona garip garip bakıyorlardı.Mehmet kendini ,sirkte ilk defa gösteriye çıkmış aslan gibi hissediyordu.Yabani,farklı ve ürkek.Siyah giyinimli adam yani Kepala sakin bir şekikde ,-Kimsin sen ? Nereden geldin ?,diye sordu.
Mehmet adamın ne dediğini anlamadığı için adama boş boş baktı.Ardından,
-Sizin dilinizi bilmiyorum,buralı değilim,dedi.
Mehmete ok atan adam ,
-Baksana dilimizide konuşamıyor,Korca diline benziyor.Bize oyun oynuyor,bu kesinlikle düşman.Kepala,bu adam bizim için tehlike arzediyor.Onu öldürmeliyiz.
Kepala eli ile Mehmetin yüzüne dokundu,çenesinin altına,omuzlarına baktı,kollarının çelimsizliğini görüyordu.Yüzündede hiç değişmeyen bir çaresizlik ifadesinin hakim olduğunu sezdi.Kaşlarını kaldırarak adama,
-Ona bir şans tanıyalım,hem savaş yaklaşıyor,bize asker lazım.Risk almassak elimizdekinide kaybederiz.
dedi.Mehmet o an ellerinin bağlı olduğunu farketti.Adamlar dışarıdan yamyama benziyorlardı.Ellerinide bağlamışlardı,beni kesin yiyecekler,diye düşündü.Kepala bıçağını belinden çıkardı.Orta boylu ve parlaktı,öldürmek için birebir aletler arasındaydı.Mehmet derin bir oh çekti,belkide bu aldığı son nefesler,gördüğü son görüntülerdi.İçlerinden,keşke ormanda biraz daha gezseydim,ırmağın suyundan bir yudum fazla içseydim diye düşündü.Kepala bıçağını dahada yaklaştırdı,Mehmet göz kapaklarını kapamış,ölüme teslim olmuştu.Kepala bıçağı ile ipe sağlam bir darbe indirdi.Mehmetin elleri boşta kaldı ardıdan yere düştü.Etrafta hoşnutsuzluktan kaynaklanan uğultultu boy gösterdi.Sesler gitgide artıyordu.Kepala elini havaya kaldırdı.Bu hareketi sesleri biraz olsun azaltmıştı.Daha sonra ilerideki taştan yükseltinin üstüne çıktı.Herkes ona dönmüştü,ölmediğine şaşkınlıkla sevinen Mehmette dahil.Kepala sessizliği sağladığını anladığı an,
-Bu yabancıyı tanıyan veya birine benzeten var mı ? diye sordu kalabalığa.Herkes birbirine bakıyordu,onu tanıyanı ortaya çıkarmak için seferber oldular.Fakat kimse onu tanımıyordu.En sonunda aralarından biri bağırarak,
-Bu yabancıyı hiç görmedik Kepala,dedi.
-Tamam,bu yabancıya dilimizi öğreteceksiniz,nasıl savaşıyor onada bakın,ilerleyen günlerde nasıl birisi olduğu ortaya çıkar.İlk başkaldırışında,rahatsızlık verişinde onu öldürün.Kulenin muhafızları, dinleyin beni.Bu yabancının yaptıklarından siz sorunlusunuz,anlaşıldı mı ?
Yakladık 50 kişi hep bir ağızdan,anlaşıldı diye bağırdı.Mehmet neler olup bittiğini anlamıyordu.Fakat anladığı ve çok iyi bildiği birşry vardı.Yaptıkları zaman makinası çalışmıştı.Kalabalık yavaş yavaş dağılırken Mehmet ayağa kalktı.Bir süre sonra ortada sadece o kaldı.Yerden kalktı,etrafı keşfetmek için Kepala nın çıktığı kayanın üstüne çıktı.Bulunduğu alandan rahatça gözlem yapabilirdi.Ahşap kulubeler toplam 20 taneydi.İçlerinden biri daha büyük ve daha uzundu.Etrafı taşlarla çevrili,bir tarafı açık demir işleme yerini biliyordu.Dışı bazı şekillerle kazınmış ,odundan çevrili bir yer dikkatini çekti.Burası gayet büyük bir yerdi.Merakına yenik düştü,oraya adımlamaya başladı.Yolunun üstündr daha yeni sönmüş bir ateşin külleri vardı.Aklından , benden önce Fred i burada mı yaktılar ,diye düşündü.Eğildi ve ateşi kokladı.Hayır, et kokmuyordu.Kafasını kaldırıl insanlara baktığında tüyleri ürperdi.Onu izliyorlardı.Gözleri kin dolu değildi ama dostcanlısıda sayılmazdı.Adımlarını hızlandırdıkça,bazı sesler duyuyordu.Odunlar daha çok ahşap surları andırıyordu.Odunların üzerine kılıç ,kalkan,balta gibi simgeler kazınmıştı.Yaklaşık 3 metre yüksekliğe sahip alanın etrafında içeriye bakılabilecek hiçbir delik yoktu.Bir merdiven dikkatini çekti,odunlara bağlı merdiven içeriye girişin tek yoluydu.Kenarlarını parmaklarıyla sıkıca kavradı ve tırmanmaya başladı.Tırnamdıkça sesler belirginleşiyordu.Üstelik seslerin arasında bağırışmalarda vardı. Sonuna kadar tırmandığında yanılmadığını anlamıştı.İçeride düzinelerce adam ikişerli olarak dövüşüyorlardı.Bu yaptıklarına dövüşüyorlardı çok yanlış olurdu.Vahşi aslanlar gibi birbirlerine saldırıyorlardı.Heleki içlerinden biri,karşısındaki savunma yapmaktan kan ter içinde kalmıştı.Kılıç darbelerini kalkanına indirdikçe onu sarsıyordu.Kollarındaki adeleler can çekişiyordu adeta.Bazıları sadece kalkana hedef alıyor,paramlarça etmeye çalışyordu.İçlerinde hiç acıma duygusu yoktu,bu dış görüntülerine net bir şekilde yansıyordu.Aralarından biri Mehmeti farketmişti.Karşısındaki rakibine dur dermişcesine kılıcını eğdi, daha sonra kılıçla Mehmeti işaret ederek.
-Yabancıyı gördün mü ? Bak orada,Kepala izin versede şunu kırka bölsek,yüzünde hiç savaşçı tipi yok,korkağın teki.
-Acaba nasıl dövüşüyor,çağıralım şu çaylağı,ölürsede eğitim zafiyatı deriz.
İkiside Mehmete kalkanlarıyla gelmesi için hareket yaptılar.Mehmet durumun farkına varmıştı.Merdivenin diğer tarafından temkinli adımlarla aşağıya indi.Dövüşenler yavaş yavaş onu varlığından haberdar oluyorlar,kenara çekiliyorlardı.Ortada sadece Mehmet ve iki savaşcı kalmıştı.Daha sonra diğeride kenara gitti ve Mehmet elindeki kılıca sımsıkı sarılan adamla başbaşa kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Çağ
Fantasíaİnsanlık tarihinin bilinmeyen yılları,savaşlar,mucizeler,entrikalar...