"Lanet olsun, yine mi sen!"

586 61 14
                                    

Kendime gelmeye başladığımı hissettiğim zaman gözlerimi yavaş yavaş aralamaya çalıştım. Gözlerimi açmamla birlikte annem ve babamın üstüme doğru geldiğini farkettim. 

"Leslie, tanrıya şükür iyisin!" diye atıldı annem. Babam araya girerek;

"Bizi o kadar meraklandırdın ki hayatım!" Babam bana "hayatım" mı dedi yoksa bana mı öyle geldi. Hayır, yanlış duymamışım bana hayatım dedi. Eğer o akşam bana o kadar sinirli olmasaydı bana bunu dediğine şaşırmazdım. Sahi, o akşam ne oldu?

"Anne, kendimi iyi hissetmiyorum. Ayağım, ayağım çok ağrıyor."

"Biliyorum tatlım. Doktorlar gereğini yapacaklar." 

O sırada içeri doktor olduğunu düşündüğüm bir kişi ve epey yakışıklı biri girdi. 

"Merhaba Leslie. Kendini nasıl hissediyorsun?"

"Ayağım biraz ağrıyor, onun dışında iyiyim. "

"Ayağın kırılmış. Biz gereğini yaptık. Şuanlık ciddi bir şeyin yok. Geçmiş olsun. Benim halletmem gereken önemli işlerim var. Kendini iyi hissettiğine göre gidebilirim." dedi ve odadan çıktı. 

"Bana ne oldu?" o sırada araya o yakışıklı kişi girdi.

"Ben dün akşam sana istemeden arabayla çarptım."

"Ne, ha bir de isteyerek çarpsaydın!" diye bağırdım. 

"Üzgünüm, gerçekten o an sana zarar vermek gibi bir niyetim yoktu. Biraz sinirliydim ve bu yola konsantre olmamı engellemiş olmalı."

"Ne yani senin dikkatsizliğinin cezasını ben mi çekeceğim?!"

"Sana üzgün olduğumu söyledim, bana bağırmayı kes!" bu sefer de o benim üstüme gelmeye başladı. Hem suçlu hem güçlü. 

"Aman Tanrım, sanırım deliriyorum! Hem bana çarpıyorsun hem de bana bağırıyorsun." 

"Leslie sakin ol tatlım." annem araya girdi.

"Tamam anne. Tek isteğim şu aptalın bu odadan çıkması! Çıkarın onu burdan!"

"Bana aptal diyemezsin! Benim bir adım var. Justin... Bana Justin diyebilirsin mesela!" Demek adı Justin'miş. Kabul etmek gerekirse gerçekten yakışıklı.

"Her neyse, çık dışarı!"

Son bağırışımın üzerine Justin odadan çıktı. Sanırım konuşmama annemle devam edeceğim.

"Buradan ne zaman çıkacağım?" 

"Doktorlar bugün taburcu olabileceğini söyledi. Eğer kendini iyi hissediyorsan bugün evine dönebilirsin." diye yanıtladı annem.

Onu onaylamak için başımı salladım.

----------

"Sonunda evimdeyim." diye iç çektim evime girerken.

"Hey Leslie!" diye bağırdı Jensen merdivenlerden inerken.

"Vay canına, ayağın çok havalı görünüyor!" diye dalga geçti benimle.

"Gece yatarken bir gözün açık olsa iyi olur ufaklık!" diye imayla tehdit ettim onu.

Heyecanla babama dönerek;

"Baba, artık partiye gidebilir miyim? Yani, tekrar evden kaçmamı istemiyorsan izin vermelisin." diyerek güldüm.

"Artık bu ayakla ne kadar parti havasını hissedebilirsen... Neyse, izin veriyorum. Ama bir daha olmaz. Anlaştık mı?"

"Teşekkür ederim!" diyerek babama sarıldım. Geri çekilerek, ayağım yüzünden yavaşça odama doğru yürüdüm. Hazırlanmam gerek. Yarın büyük bir parti var!

----------

Bir kolumda Corbin bir kolumda da Blair ile birlikte partinin kapısından girdik. Sanırım bizi görenler "Hey şunlara bakın, Daltonlar burada!" diyorlardır. 

"Biz dans etmeye gidiyoruz Leslie, geliyor musun?" 

"Ben burada biraz oturacağım sanırım." diyerek onları reddettim.

Barmenin karşısındaki koltuklardan birine oturdum ve içecek bir şeyler düşünmeye başladım. O sırada yanıma biri oturdu. Yüzümü çevirdim ve baktım. Lanet olsun, yine mi sen!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 16, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DarknessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin