Ertesi gün YGS için bir kaç kağıdı imzalamak için evimize en yakın olan okula imza atmaya gidecektim. Sabah alarmın iğrenç sesini duyduğumda yüzümü buluşturarak alarmı kapadım. Zorlada olsa yatakdan kalkıp kısa ve sıcak bir duş aldım. Banyodan çıktığımda ne gitsem diye dusunurken siyah dar dizleri yırtık kotumu ve ustume mavi bol balıkçı kazagimi giymistim. Saçlarımı kurutup masayla biraz şekil verdim.Hafif pembe rujumu ve bolca rimel sürdükden sonra hazırım.Aşağı indiğimde poyraz koltuğun üzerindeki yastığı patilerinle tırnaklıyordu.Benim geldiğimi anlamış olacak ki kafasını kaldırıp hemen koyu kahve gözleri bana baktı.Hemen yanıma geldiğinde onu kucağıma alıp koltuğa oturdum. Yumuşacık tüyleri vardı. Bir o kadar da parlak gözüküyordu. Gözüm bir anda sönen şömineye kaydı.Hemen kalkıp şöminenin içine bir kaç odun atıp köşede duran çakmağı aldım ve yanındaki küçük kağıdı yakarak şömineye attım. Çok geç olmadan şömine yandı. Karnımın guruldamasiyla mutfağa gidecektim ki saate baktım 11.45 geçiyordu kahvaltı yapsam geç kalicaktim . Hemen hızlı adımlarla poyrazı öptükten sonra dün köşeye astıgım çantanın içine bir şey eksik mi diye baktım . Anahtar ve telefonum eksikdi .Onları da koydukdan sonra hızlıca evden çıktım. Koşar adımlarla hemen yetismistim neyse ki . Kağıtları kısa bir sürede imzalayıp eve dönerken markete ugradim uzun zamandır ağlamaktan ve üzülmekten kendime bakım yapamamıştım.Madem annemle babamın yokluğuna alışmak zorundayım.Bunu hem kendim için hemde annem ve babam için yapmak zorundayım.Degismem gerek bazı şeyleri kendi ellerimle değiştirmek.Bir kaç bakım ürünü aldikdan sonra eve döndüm.Fakat cebime elini soktuğumda anahtarım yoktu.
OLAMAZ !!!!
koşarken düşürmüş olmalıyım.Arkamdan bir erkek bana seslendiğinde düşüncelerimden kurtulup seri bir şekilde arkamı döndüm.Yaklaşık 23-24 yaşları civarı oldukça yakışıklı kaslı baklavalı bir çocuk uzun boylu köyü kahve gözleri insanı kendine çekiyor.Çocuğa baktığımda o da beni inceliyordu.
"Evet?" Dedim oldukça soğuk çıkan sesimle
" Sey galiba bu anahtar senin "dedi elindeki anahtarı saklarken
"Evet bende onu arıyorum"dedim ve elinden anahtarımı alıp teşekkür bile etmeden eve girdim. Ne yani bide ona teşekkür mü edicektim? Tamam baskasi olsa vermezdi ama yabancılarla konusmamda pek normal değil öyle değil mi???
Eve girdiğimde hemen montumu dolaba asıp salona geçtim.Poyraz uyuyordu .🐱🐱🐱Bende odama çıkıp kısa bir duş aldıkdan sonra aldığım bakım malzemelerini çıkartıp aynalı dolabımın önüne dizdim. Ayicikli pijama takımı giyip saçımı topuz yaptım.Karnimin guruldamasiyla acıktığımı anladım.Saat daha erkendi henüz hava bile kararmamisti. Çantamı bulup içinden telefonumu çıkardım .Lanet şey şarjı bitmiş tabikisi de hemen çekmeceden şarj aleti bulup taktım.Saate salona inip baktığımda daha çok erkendi 17;39 du ve ben şimdi yemek yapmaya kalksam 19:30 da anca biterdi.Cunku ben ne yapabilecek hakkında hiçbir fikrim yoktu. Mutfağa ilerleyip dolabı açtım
Herşey vardı ama yapacak insan yoktu.Dolabi kapatıp kuru gidalarin oldugu bölümü açtım makarna ,ve domatesli hazır corba çıkardım. Sanırım çorbanın arkasında yazan tarifin hepsini yapmıştım.ve güzel olduğundan teorik olarak her ne kadar şüphem olsa da çorbanın altını kapatıp.Makarna suyu koydum.O sıra da yukarıdaki telefonumun sesi boş evde yankılanırken yukarı çıkıp telefonu aldım.kim mi arıyor çocukluk arkadaşım yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen annem ve babam öldükten sonra senelerdir aramayan senede bir kafası esince arayan Hazel acaba yine noldu diyerek telefonu açtım.
"Efendim"dedim yarı sıcak yarı soğuk kanlı bir sesle gücenmistim ona annem ve babam öldükten sonra neden aramadığı için benim yanımda olması gerekmez miydi ???
"Nasılsın"dedi benim soğuk kanlı sesimin aksine sıcak bir sesle
"İyiyim sen nasilsin hazel"
O sirada muktakfan su sesleri geldiğini duyduğumda koşa koşa mutfağa gittim.Su taşımıştı makarnayı açarken hazel"iyiyim bende seninle biraz konuşmaya ihtiyacım var hem bundan sonra beraberiz artık bizi ayıran bir şey yok " dediğinde ne demek istediğini anlamassamda bozuntuya vermedim."Tabi olur ama ben yemek yapıyorum sen gel istersen bize ben çıkamam " dedim o da bunu bekliyormuş gibi hemen "Tabikiside orada görüşürüz o zaman "dedi ve birşey demeden telefonu kapattık...
Bu sırada zaten makarna da pişmişti bide buna sos filan yapmak gerekiyordu televizyonda gördüklerim kadarıyla ama ben zaten sade seviyorum.Dolabdan çorba kasesi ve yemek tabağı çıkartıp masayı kurdum
Su ve çatal ,kaşık, bıçak koydukdan sonra hazırdı.Corbamdan tam bir kaşık alıp ağzıma sokucakken zil çalmıştı.Seri adımlarla kapıyı açtım ve hazel gelmişti. O montunu çıkarırken ben mutfağa gidip yemeğime geri döndüm.Üşümüş olmalıydı elleri kıpkırmızı olmuştu çünkü .
"Hoşgeldin aç mısın yemek yaptım "
"Olabilir bu gece sana çok önemli şeyler anlatmam lazım artık eskisi gibi olmucaz çocukluğumuzdaki gibi olalım istiyorum ben o yüzden anlaticaklarimi dinlersen beni için de senin içinde en iyi bu olucak"dedi ne soylicegi hakkında ufak çaplı teoriler düşünsemde hemen onada çorba kasesi ,yemek tabağı,çatal, kaşık, bıçak çıkartın ve çorbayı kaseye koyup önüne koydum.Hizli bir sekilde yiyip sofrayı toplamamda her ne kadar yardım etmesede birsey dememistim.Salona geçerken kapının girişinde hazelin olduğunu dusundugum bir bavul vardı. Bakışlarımı hazele cevirdigimde soru sorar gibi baktım anlamış olacak ki "Anlatacaklarimdan sonra burada kalmaya ihtiyacım olacak çünkü artık gidecek ne bir evim ne de bir ailem var" dediklerini cidden anlamiyordum sanki ailesine veda etmiş gibi konuşuyordu . Şifreli konuşmalardan her zaman nefret etmişimdir.Salona geçip oturduğumuz da derin derin nefesleri almaya başlamıştı.Sanirim anlatacağı şey baya önemli olmalıydı."Başlıyorum hazır mısın ???" Dediğinde merakdan çatlamak uzereydim artık ,kafami olumlu anlamda aşağı yukarı salladigimda tekrar derin bir nefes alıp "Soylediklerimden sonra annene kıza bilirsin ama asla onun suçu yok bunu bil "