ölüm yıl dönümü

21 4 1
                                    

Sabahın erken saatlerinde dışarıdan camın içine doğru sızan ışıkla uyandım ne kadar uyudum bilmiyorum ama dün akşam o kadar ağlamaktan sonra su an yatakdan kalkicak halim yok iliklerime kadar her yerim agriyor.zorda olsa yatakda doğrulmayi başardım ve ayağa kalktim basim o kadar çok agriyo ki ayakta duracak halim yok annem ve babamdan miras kalan bu evde yaşamak benim için bir yandan iyi bir yandan kötü onları bazen yanımda hissediyorum ama bazen de yokluklari çok canımı yakıyor zorlanarakda olsa ılık bir duş aldım ve siyah kot,siyah balıkçı yaka kazak, asker yeşili kürklü montumuda giydikden sonra cebime telefon,anahtar ve bir miktar para aldım. Ve ayağıma siyah postallarimi giyip evden çıktım.Dışarıda karla karışık yağmur yağıyordu sahil kenarında oturduğumuz için rüzgar buraya daha çok esiyordu hemen açık bir çiçekçi bulmam gerekti annem ve babamın ölüm dönemlerinde hep bir demet papatya alarak giderim mezarlarına az ileride açık bir çiçekçi dükkanı buldum iki demet papatya aldikdan sonra soğuk havaya aldırmadan mezarlığa yürümeye basladim. Yaklaşık 1 saatden beri yürüyorum aslında taksiye binmem lazım ama yürümek bana iyi geliyor düşüncelerimden kısa bir sürede olsa uzaklaşıyorum . Kaldırımda yürümeme rağmen arabaların korna seslerini duyabiliyorum çok geçmeden mezarlığın önüne geldim derin bir nefes alarak annem ve babamın oldukları tarafa yürümeye başladım.evet şimdi onlar bundan tam 13 sene önce çok mutlu bir hayat yaşıyorlardı ama hepsinin sorumlusu benim. Papatyaları annenin ve babamın mezar taşlarının yanına koydukdan sonra gözümden bir damla yaş aktı.hiçbirşey düsünemiyorum beynim durdu sanki nefes alamıyorum onların burada ölü bir şekilde yatmalarını hala kabullenmiş değilim. Dualarımı ettikden sonra sogukdan morarmaya başlamış ellerimi annemin ve babamın mezar taşlarına koyup onları öptüm biraz daha burada durursam bende kendimi öldürüp onların yanına gidicem diye kendimi asabilirim.Zaten yapmadığım şey değil annem ve babamın öldüğünü anladığımda kendimi ilaçlarla ve bileklerimi keserek intihar etmiştim ama nafile olmadı yapamadim .Hayat öyle bir oyun oynuyor ki bize bazen oyunun içinde misin yoksa dışardan oyunu izleyen misin belli değil çok geçmeden mezarlıktan çıkıp bir taksi buldum ve eve gidiyorum.Evin önüne geldiğimde cebimden taksi parasını ödeyip hemen kendimi eve attım.montumu kenarı çıkarıp attikdan sonra odama çıkıp ağlamaya başladım. Neden neden neden herşey benim yüzümden oldu.Onlar benim yüzümden öldü. Kapının çalmasıyla bir anda irkildim düşüncelerimden uzaklaşarak kapıya doğru gitmeye başladım.kapıyı açtığımda küçük bir kız çocuğu ve elinde sogukdan tir tir titreyen bir kedi kız elindeki kediyi bana uzatirken
''Abla bu kediyi sokakda buldum kimsesi yok annemde kızıyor sende kalabilir mi?''dedi
Kısa bir süre dusundukden sonra kediyi elinden aldım ve kız koşup gitti. Kedide ben gibi kimsesizdi birbirimizden başka kimsemiz yoktu.Kediyi içeri şöminenin önüne bıraktıkdan sonra mutfağa gidip bir kaba süt ve ılık bir su koydum.İçeri gittiğimde kedi çoktan şöminenin önünde uyuya kalmıştı. Su ve sütü kenara bıraktıktan sonra bende kendimi koltuğa attım.Günlerdir birşey yemiyorum.odada şömineden çıkan çıtırtılar ve duvardaki saatin tik taklarindan başka ses yoktu bende bu sessizliğe  gömüldüm .Duvardaki saate baktığımda 17:00 olmuştu zaten günlerde kısa olduğu için hava kararmaya başlamıştı. Bilmiyorum kaç saattir boyle boş boş durup duvara baktım. Kedinin miyavlamasıyla düşüncelerimden sıyrılıp bakıslarımı kediye çevirdim. Sokak kedisi olduğu için oldukça pis gözüküyordu . siyah ve beyaz tüyleri , kahverengi gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Koltuktan kalkıp kediyi elime aldım ve banyoya doğru yürümeye  başladım. Şohbeni açıp suyu ılık akması için ayarladım . kediyi duşa kabinin su akıtmayan yerine koydum. Daha öncede kedi beslediğimiz için bir kaç dolap karıştırdıktan sonra küçük bir şampuan buldum. Annem ve babam ölmeseydi bana doğum günümde hediye ettikleri kediyi onlar öldükten sonra satmak zorunda kalmazdım . Düşüncelerimden uzaklaşıp duşa kabindeki kediyi tekrar elime aldım. Suyun altına yavaş yavaş soktum . Sanırım korkmuş olacak ki patileri ellerimi sıkıyordu. Küçük sampuanın kapağını açıp kedinin vücuduna yavaş yavaş sürmeye başladım. Ve son olarak iyice durulayıp suyu kapadım . Banyo dolabından  çıkarttığım havluyla ellerimi kurulayıp kedi ile banyodan çıktık. Salona vardığımızda şömine sönmüştü.Kediyi şöminenin köşesine koydukdan sonra şöminenin içine bir kaç odun atıp ateşi harladım. Çok geçmeden içerisi tekrar ısındı. Artık bu kedi burada kalacaksa ona yatacak küçük bir yatak yapmam lazımdı. Ve ona bir isim koymam. Düşüncelerimden sıyrılıp kediye baktım. Banyodan çıkalı neredeyse 1 saat oluyordu. Siyah ve beyaz tüyleri yıkandığı için pırıl pırıl gözüküyordu.Oda benim gibi yalnızdı kimsesi yok hayat ne kadar acımasız böyle. Karnımın guruldamasıyla ayağa kalktım.Kedinin suyu ve sütü bitmişti. Ona şu ve süt koydukdan sonra kendinde günlerdir yemek yemediğim için küçük bir tost yaptım. Artık geç olmuştu sanırım annem ve babamın yokluğuna alışmak bana her ne kadarda zor gelsede alışmak zorundayım.Evin kapısını kilitledikden sonra banyoya gidip yorgunlukdan ve saatlerce ağlamaktan şişmiş yüzümü soğuk suyla yıkayıp dişlerimi fırçalayıp odama çıktım. Odamın yanındaki kıyafet odamdan siyah uzun kollu pijamalarimi giydikden sonra bu gün giydiğim kıyafetleri kirli sepetine attım.Anneme ve babama dua ettikden sonra kendimi uykunun kollarına bıraktım.

 Yalnızlık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin