y

23 3 1
                                    

İnsanların çoğu şansa inanmayı bırakın taparlar fakat ben , melodi akgün daha önce hiç şansla tanışmadım. Şansızlık benim göbek adımdır bilirmisiniz siz? Bilmezsiniz. Ben bu dünyaya şansızlığımla gelip , şansızlığımla gitmeyi planlarken bi polis çevirmesine takıldım. İsmet yalçın denilen bu ak sakallı amca; polisim , güzel polisim , ay yüzlü tontiş polisim oldu. Şuan karşımda tüm iştihamıyla duran minnak villa tam olarakta benim yeni evim , yuvam , barınağım , şansım ve başlangıçım. Acaba ben fark etmeden güvercin mi kondu bi taraflarıma yoksa ben bunu açıklayamam. Resmen bi yetimhaneden bu bembeyaz villaya transfer oldum. Bu möthüş mü möthüş olayın camışlığımdan başıma geldiği gerçeğiyse anıra anıra gülme isteğimi kat ve kat arttırırken sonunda şoktan çıkabildim. İsmet amcanın en son durduğu noktaya baktığımdaysa nerdeyse çığlık atıcaktım
-tövbe yarabbim tövbe hoşt lan bu ne be böyle resmen insan bacaklı öcü bu bian durdum bu harbi insan bacaklımıydı. Pekii öcülerin ayakları varmıydı? Bi dakika bi dakika öcü diye bişey yoktur ki. Hah sözde 18 yaşında , reşit bi kızım. Gerçi akıl yaşım pekte 18 değildir , genelde çokcuk gibi düşünür çocuk gibi davranırım. Canım kendim !!! Herneyse şuan yaş problemlerinden çok öcü problemlerim var. 1-öcüler harbi varmı? 2-bu bir öcü deyilse kim? 3-ismet amca nerde? Şimdi gel de dedektiflik oyna valla çook üşeniyorum şuan , onun için olaya bodozlama dalma gereği duyuyorum ve daldım gittiii. Bu her neyse kafasından tuttuğum gibi çektim ki çekmez olaydım. Nedeniyle ilgili bi fikriniz varmı? Ah evet kellesi elimde kaldı. Yani kısmen , meğer bu maskeymiş tabi ben bunu idrak edemeden çok önce o möthüş çığlıklarımdan birini salıvermiştim. Tabi ben çığlık atınca kapıdaki kulubeden oldukça genç -ve yakışıklı- bi çocuk koştura koştura yanımıza geldi
-noldu , ters bi durummu var
-ha yoo niye olsunki alttarafı kafamı çevirdiğimde bu öcü çocuğu gördüm , ne oldunu anlamaya çalıştım ve bunun maske olduğunu anlamadığımdan elimde gördüğün şu şeyi kelle sandım. Yani kısaca hiçbişey yok diyip sözlerime noktayı koydum. Şöför kıp kırmızı olmuştu ama yakıcı güneş veya sinirden değil , gülmemek için kendini sıktığından
-allah aşkına bunda bu kadar kızarıp morarıcak ne var sal gitsin demenle öcü çocuk ve şöför tükürükler saça saça gülmeye başladı. Şuan ikiside o kadar komik ki kendimi tutamadım ve bende gülmeye başladım. Arkamda olduğu için ismet amcayı görmemiştim ama kendini çok güzel bi şekilde belli etti. YANAKLARIMI ATOMLARINA AYIRANA KADAR ÇEKEREK. İsmet amca yanaklarımı kıp kırmızı yaptıktan sonra evin içine nihayet girmiştik. Evin dışı gibi içide bembeyazdı. Atrafa pek bakmadım görgüsüzlük olmasın diye. Salona geçince rengarenkti mavi sarı pembe her renk vardı nerdeys. Burası daha çok genç insanların seçimlerine göreydi. Tam olarak salona girince kırklı yaşlarında gayet hoş ve sevimli bi kadın gözüktü. Elini uzatıp
-merhaba canım. Ben aydan , sende melodisin öyle değilmi ismet aramıştı siz yoldayken
-evet ben melodi aydan hanım. Tanıştıma memnun oldum diyip gülümsedim. Kadın o kadar içten bakıyodu ki gözümün içine o an orda başka birinin olduğunu bile farketmedim. Birden arkadan bi el omzumu tutunca sıçradım , arkamda hiç görmediğim bi kız vardı
-istersen odana götüriyim seni
-aslında iyi olur diyip arkasından ilerlemeye başladım. Merdivenleri çıkarken bi an durup aşağı baktım. Aşağıda yapay bi göl vardı içindede bikaç tane balık. BEN BU EVI ÇOK SEVMDİMMM.

Kız bi odanın içine girince bende bodozlama daldım bu oda çok güzeldi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kız bi odanın içine girince bende bodozlama daldım bu oda çok güzeldi. Çatı katıydı ve feraktı. Küçük ama can alıcıydı. Pekii bu oda kimindi? Ben niye bu odadaydım? Bu kız kimdi? İsmet amcayla ne zaman iş mevzusunu konuşucaktım? Tam azımı açıp tüm bunları sorucaktım ki güzel kız konuşmaya başladı
-öncelikle adım özge. Bu ailenin küçük çocuğuyum. Burası senin odan. İşte tam olarak bunun için bu odadasın. Babamla istediğin zaman iş konuşabilirsin seni bekliyirdur zaten acaba ben dışımdanmı konuştum yoksa nasıl böyle her soruma cevap verebilir ki
-ve hayır dışından konuşmuyosun sadece insanların içini çok güzel okurum diyip göz kırptı. Ben bu kızdan fena halde korkmuştum. Ben hala yüzüne manavda abur cubur görmüş teyze gibi bakarken o çoktan kahkaha koyu vermişti ortaya. Bi şekilde yüzümü düzeltip elimi uzattım
-bende melodi. Buraya herhangi bi iş yapmaya geldim. Nasıl gözüküyo bilmiyorum ama inanın şuan kendimi bayağ kötü hissediyorum. Sığınmacı gibi. Gerçi böyle hissetmem çok tuhaf çünkü ben bi yetimhaneden geldim yani zaten sığınmacıydım. Fakat burda daha değişik. Ben orda mecburi kalıyodum , orda onlara ilk hizmet editmem gerekmiyodu ama burda gerekiyo ve ben hala bilmiyorum ne yapıcağımı. Zaten eğer iş verilmezse bi saniye bile durmam , çeker giderim. Ama nereye giderim tabi bunları içimden dedim yani ama nereyeden sonrasını. Düstüğüm durum yeterince beter zaten. Özgeye baktığımda ağlıyodu. Çok tuhaftı çünkü dokunaklı şeylerden bahsetmemiştim yada ağlanılacak şeylerden. Özge beni kendine öyle bi bastırıp sarıldı ki ölücem sandım. Neyseki kısa süreliydi de ucuz yırtmıştım sonra birisi ÖZGEEE diye böğürdü aşağıdan. Evet bildiğin böğürdü. Özge o an sanki az önce o ağlamıyomuş gibi kahkaha attı. O daha gülmesini bitirmeden birisi kapıyla güreşicekmiş gibi açtı. O an kimin girdiğine bile bakamdım çünkü annemden kalan yüzüğü düşürmüştüm ve onu arıyodum. O benim için çok önemliydi çünkü annemden kalan tek şeydi. Parmağıma bol geldiği için kolye yapıp boynuma asmıştım ama lanet kolye kopmuştu ve şimdide bulamıyodum. Kimseyi takmayarak halıya uzandım ve yatağın altına bakmaya başladım ama yoktu bayağdır odada tık yoktu kafamı kaldırmamla kahverenginin en güzel tonunda iki göz görmem bir oldu. Bu... çok... değişikti. Daha önce böyle bi renk gördümü hatırlamıyodum. Tabi ben öyle bi dalmışım ki ne yaptığımı bile farketmedim. Bildiğin öne eğilmiş, gözlerimi kısmış ve ağzımı kocaman bi O harfi yapmış çocuğun gözlerine bakıyodum. Beynim yerine geldiğinde doğru düzgün etrafıma bakabildiğimde çokcuğun bana sanki mağmadan çıkmış bi canavarmışım gibi baktığını ve özgeninde gülmekten yerlere yattını farkettim. Kafamı utançla yere eğdiğimdeyse yüzüğümü gördüm çığlık atıp hemen yerden aldım. O anda bu güzel gözlü çocuk konuştu
-bu uzaylı kim? O. Bana. Uzaylımı. Dedi. Ben bunu yolarım. Hödüklerin prensi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 17, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin