Bölüm 31

753 46 11
                                    

 Evet! Bu sezon'un son bölümü ve muhteşem bir bölğm parçasıyla karşınızdayım. Aşağıda görüşmek üzere. Xx

 “Nisan?” gözlerimi aralayıp, sedyede yatan Arda’ya baktım. “Hmm.” Çatallı çıkan sesimle boğazımı temizledim. “Benimle tanışmasaydın şu an ne yapıyor olurdun?” sorduğu soruyla kaşlarımı çatıp, dudaklarımı gülmek istercesine büktüm. “Ne demek bu?”

 Gözlerini devirip tavandan sonunda ayırabildiği bakışlarını, benimkilere dikti. “Gayet açık değil mi?” başımla onu onaylayıp, yaptıklarını taklit ederek bakışlarımla tavana odaklandım. “Muhtemelen uyuyor olurdum.” Güldüğünü duyduğumda, bende kıvrılmış dudaklar eşliğinde ona döndüm. “Komik değildi.” Elimi havaya kaldırıp, gülüşü işaret ederek “Öyleyse neden gülüyorsun?”

 Yerimden doğrulup, yatağının yanındaki sandalyeye yerleştim. “Soruma cevap verecek misin artık?” sesine oturtamadığı ciddiliğe karşılık kıkırdadım. Son yaşadıklarımızı gözümün önünden geçirip, normal insanlara oranla yaşanmayan şeyleri çıkarmaya başladım.

 “Muhtemelen, önceden yaptığım gibi odamın tavanıyla romantik bir bakışma yaşarken kulağımdaki kulaklık bana bir şeyler mırıldanıyor olurdu. Bir kere haftalık ders programıma da şimdiki gibi yetişmeye çalışıyor da olmazdım. Ve büyük ihtimalle, Fatih ve Güven dışında hiçbir erkek benimle ilgileniyor olmazdı.” Kaşlarını kaldırıp dediğim komikmiş gibi bana baktı. “Ciddi misin sen?” başımı onaylarcasına sallayıp, ona bakmaya devam ettim.

 “Aslında haklısın. Senin gibi sakar ve bücürle benim gibi salaktan başkası uğraşmazdı evet.” Dalga geçtiğini fark ettiğimde, vuracak bir yer aramıştım. Bu gün dayak yemiş ve hastanelik olmuş olmasaydı, muhtemelen vuracak bir yer de bulurdum.

 “Bak ben bücür değilim tamam mı?” sağlam elini havaya kaldırdığında susmamı işaret eder gibiydi.

 “Hala soruma düzgün bir yanıt vermedin Nisan.” Konu buralara gelmişken nasıl oluyordu da asıl konumuzu hala hatırlıyordu? Kaşlarımı çatıp gülümsememin solmasına izin verdim. “Ben… Bilmiyorum. Sanırım daha normal olurdum. Yani biz… bilirsin pek normal sayılmayız.” Başıyla onayladığında istediği cevabın bu olduğundan hiç şüphem yoktu.

 “Peki bu… Yani şu son zamanlarda yaşadığımız onca şey seni rahatsız ediyor mu?” kaşlarımı çatıp merakla sordum, “Bak bunları nede-“ tekrar susmamı işaret ettiğinde, devam etti. “Ediyor mu? etmiyor mu?” derin bir nefes alıp, hastane kokusuna karışan Arda kokusunu içime çektim. “Ben hiçbir zaman‘sadece’ bir ilişki olarak bakacağım bir şey istememiştim. Her ne kadar ‘sevimsiz’ olsan da hep hayal ettiğim o adam senmişsin gibi hissediyorum.”

 Kaşlarını çatıp takılmasını istediğim kelimeyi bana sordu. “Sevimsiz? Asıl sevimsizin kim olduğunu tartışmak istemezsin.” Dudaklarına utanarak bıraktığım öpücük eşliğinde, “Sadece bir şakaydı.” Dedim. “’Hayal ettiğim adam’ kısmını da duymadığımı sanma sakın.” Kaşlarımı çatıp geri çekildim. “Şımarmana gerek olmadığını bilsen iyi olur.”

 Yastığının yanına dayadığım dirseğimden kuvvet alarak saçlarını karıştırmaya başladım. “Nisan ben… Ben… Bak ben senin hayalindeki o adam olmayı hak etmiyorum.” Kaşlarımı çatıp, saçları arasındaki parmaklarımı hareket ettirmekten vazgeçtim. “Bu konuyu terasta konuşmuştuk Arda.” Başını çevirebileceği son noktaya gelene kadar benden tarafa çevirdi.

 “Ama beni anlamaya çalışmıyorsun. Bizi su ve… su ve rakı gibi düşün. Aynı gibi görünüyoruz ama birimiz insanları zehirliyoruz.” Kaşlarımın ortasını kırıştırıp ona baktım. Demek istediğini anladığımı sanmıyorum ama kesinlikle etkili bir örnek vermişti.

ALTIN KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin