Birgün evde kimse yokken bizim köyden çocukluk arkadaşım Esma'yı çağırdım. İki sokak asağıdaydı evi... Ona çok sıkıldığımı, herşeyin üstümde olduğunu, artık buralardan gideceğimi söyledim. Bana delirmiş oldugumu söyledi. Anne ve babani duşün dedi. Yapamazdım, artık dusunemezdim kimseyi! Yolumu cizmem gerekiyordu. Bunalmıştım... okuyup ogrenmem gereken şeyler vardı...
Esma'dan yardım istiyordum. Her defasında bana yardım edemeyeceğini söylüyordu. Ama etmeliydi. O da biliyordu. Evin yeri geldiğinde çocuğu yeri geldiğinde büyüğü olduğumu. Acı çektiğimi biliyordu.
Esma okuyor. Sürekli şehire gidip geliyordu. Bana otobüs biletimi alması gerekiyordu. Kendimi böyle sartlandırmıştım. Her sabah binecegi otobüsün yanina gidiyor, defalarca yardım etmesini istiyordum. Akşam da bekledim otobüsten iner inmez beni görünce hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Koşup kolundan çektim. Yalvarir gözlerle bakıyordum artık ona... Gözümün içine bakıp iyi düşünüp dusunmedigimi sordu. Çok emindim kendimden. kafa salladim sadece. O gece bulusmustuk Esma'yla.
gerekli herseyi teslim ettim. Ama bir sorun vardı. Nereye gidecektim? Yanımda biriktirdigim parayla k alabilirdim yurtta. Yemek yiyebilirdim. Nereye gideceğimi bilemediğim için hemen bir harita açtım onume ben guneydogu'daydim. Daha uzağa gitmem gerekiyordu. Karadeniz... Karedeniz'i hep televizyonlarda görüyordum. Yemyeşil samimi ve sıcak bir yer gibiydi.
Artık karar vermiştim gideceğim yer Artvin'di.
Artvin'e gidecektim... Eğer herşey yolunda giderse yepyeni bir hayat beni bekliyordu...
Bir hafta sonra anca gorusebildik Esma'yla. Almıştı biletimi. Ancak gece evden cikabiliyordum.
Bir saat boyunca konuştuk o gece ayrilamadık... Bir daha görüşecek miyiz diye sordu bana ağlar gözlerle... Dayanamayıp bir iki damla göz yaşı akıttım. Tabi ki gorusucez dedim. G itmeliydim artık eve... Zorda olsa ayrıldık. Esma benim kardeşim gibiydi her zorluğumda yanımdaydı. Onu çok seviyordum.
O gece uyuyamadım içime bir hüzün doldu. Beni bunu yapmaya mecbur bıraktıkları için nefret ettim onlardan...
Ertesi sabah Esma şehirden bir erkek arkadasina beni götürmesi için rica edecekti. Geceydi otobusum. Birinin beni köyden alıp şehir otogarına götürmesi gerekiyordu.
Camdan bakıyordum. Yağmur yağıyordu. Düşen her damla gozyasimi anlatabilir miydi? Kactigimi bilebilir miydi? Kaç kere kacardi insan kendinden? Kaç kez kacardi uzaklara?...
Ertesi sabah Esma herşeyi ayarladigini gece bir buçukta otogarda olmam gerektiğini söyledi. Yine bir hüzün vardı. Gidiyordum buralardan. Kurtulusumdu belkide...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANLIZLIĞIM BİN'İ AŞTI
Chick-LitNe demişti? Canım mı? Öylesine samimiyetsiz... Siyah ve karanlık diyemeyeceğim... çünkü onların benim için bir anlamı var...