cevap vermediler, basri onların yerine konuşmaya başladı, bizim adetlerimize göre ekgib kısmı konuşmaz onların dilleri de erleridir ağızlarıda dedi, yani bildiğin saksı gibiydi kadınlar o köyde, hepimiz rahatsız olmuştuk bu tuhaf köyden, bu sefer annem adama dönüp kızınızın gül yüzünü bir görelim dedi muhtemelen amacı kızı görüp geri dönmekti şehrimize o da sevmemişti belli ki köyü ve adamın tuhaf konuşmalarını, kızın yüzü dahi çarşaflı idi gözleri açıktı ama sürekli yere baktığından mütevellit sadece bir gölge gibiydi, yani kız güzel mi cirkin mi hicbirşey belli değildi sadece boylu poslu olduğu anlaşılıyordu çarşafın üstünden, bu arada akşam oluyordu yavaş yavaş, adam yan odada görün dedi, annem, anneannem, kız ve kızın annesi yan odaya geçip kapıyı kapattılar, kısa süre sonra kızın yüzünü görüp geldiler anneannemin yüzünde güller açıyordu ben bize müsaade demesini beklerken dayımla bize bakıp oldu bu iş dercesine işaret etti, kızı çok beğenmiş gibi bir hali vardı, bütün tuhaflıklar unutulmuştu birden bire, aile büyüğü olarak anneannem hiç uzatmadan kızı istedi, adam duraksadı diyeceklerime iyi kulak verin dedi ve anlatmaya başladı, şimdi gidin 3 çarşamba sonra geri gelin, düğün köyde kurulacak, düğüne sadece köy ahalisi katılacak, yanınızda kimse gelmesin sadece dördünüz gelip düğünü yapın, gerdeğe köyde girilecek, ertesi sabah kızı alıp kendi şehrinize gidebilirsiniz, tamı tsevgi bunlar olacak adetlerimiz budur dedi, şaşkın şaşkın birbirimize baktık dayımla ne zırvalıyordu bu herif nasıl adetlerdi bunlar?, biz karşı çıkmasını beklerken anneannem herşey kabul dedi, hayır onca akraba eş dost vardı bizim, sadece köydeki tanımadığımız ahali ile ne düğünüydü bu, anneanneme baktım nasıl kabul etmişti böyle birşeyi amk, adamın istekleri kabul edilebilecek şeyler değildi, anneannem kızı nasıl beğendiyse hipnoz olmuş gibi herşeye kabul dedi kestirip attı, bize de söz düşmezdi köyden ayrıldık 3 hafta sonraki çarşamba gelmek üzere şehrimize doğru yola koyulduk hava kararmıştı ama etrafta cami olmadığından ezan duyamadık, tekrardan geldiğimiz orman yoluna girdik Orman girişinde aklıma direk hammatşeri tepesi geldi, ağır ağır kullanıyorum arabayı bir yandan bakarak gidiyorum etrafıma, amacım tepeyi kaçırmamak, birazcık gidince tepeyi görmüştüm sonunda, küçük bir tepeydi, basri'nin dediği gibi devrilmiş baz istasyonları vardı üstünde oradan tanıdım zaten etrafta başka büyüklü küçüklü tepeler de vardı, dayı dedim iki dakika müsade bana, nereye oğlum gece gece dedi, şu istasyonları merak ettim bir bakıp geleyim, deli misin oğlum ne istasyonu daha bir buçuk saatlik yolumuz var falan dedi, dayı merak işte aklımda kalacak bakmazsam dedim, 10 dakika sürmez hemen geleceğim dedim, tamam çabuk ol dediler hep bir ağızdan, arabayı çektim kenara, tepeye doğru vardım devrik baz istasyonlarının olduğu yere çömeldim, asıl amacım başkaydı tepeden köye bakacaktım nasıl göründüğüne falan, çünkü böyle bir köy görseydiniz çok çok fazla merak oluşurdu kafanızda, başka bir dünya başka bir alem gibi sanki, ayın aydınlattığı gecenin ilk saatlerinde tepeden köye bakınca hayatımda yaşamadığım bir ürperti hissettim, bütün evlerin pencereleri ve kapıları açıktı, nasıl yani amk sabah köylerinde sinek bile yoktu dışarıda, şimdi bütün kapı pencere açıktı, oğlum dedim kaç git bu amk yerinden tam aşağı inecekken gözüme bir hareketlilik çarptı köyde tekrar çömeldim izlemeye başladım, bütün ahali tek tek evlerinden çıkıp meydana toplandılar, ama yürüyüşleri çok tuhaftı, çok ağır yürüyorlardı, karışık bir biçimde duruyorlardı, kadınlar erkekler çocuklar hepsi bir arada, kadınların hepsi istisnasız çarşaflı idi, kendimi onlara kaptırmışken aşağıdan dayımın sesi geldi gelsene lan seni mi bekleyeceğiz sabaha kadar, haklıydı devsevgi bakmadan indim hızla aşağı ama aklım köydeydi ne yapıyordu bunlar amk, nasıl bir yerdi burası, bindim arabaya bana bakıyordu arabadikler niye tuhaf tuhaf bakıyorsunuz dedim, annem lafa girdi oğlum dedi betin benzin sapsarı ne oldu? Tepeye çıkıp inince yoruldum ondan olmuştur deyip geçiştirdim tekrar çalıştırdım arabayı sürdüm ormana