1.bölüm - Yeni hayatımda beni neler bekliyor?

171 6 2
                                    

Tik tak. Tik tak. Tik tak. Tik tak. Tik tak.

Sadece 5 dakika kaldi.

Tik tak. Tik tak. Tik tak. Tik tak. Tik tak.

Sadece - ayrı ayrı- 145, tik ve tak kaldi.

Tik tak. Tik tak. Tik tak. Tik tak. Tik tak.

140, tik ve tak.

Tik tak. Tik tak. Tik tak. Tik tak. Tik tak.

Ayrı ayrı 135 tik ve taktan sonra...             

5 tik, 5 tak kaldi.

Komedinin olduğu tarafa dönüyorum. Bedenimi hiç zorlamadan, elimi o lanet alarma götürüyorum. Henüz çalmadı. Sadece 3 tik ve 2 tak kaldi. Parmaklarımı alarmı kapama düğmesine yerleştiriyorum. Basmıyorum, henüz çalmadı.

Ve sonunda beklenen an geliyor. Ödülümse lanet olasıca alarm sesinden başka bir şey değil.

Alarm çalmaya başladığı ilk tik de -yada tak mıydi?- susturuyorum ve bir saattir içinde uyanık yattığım yatak da doğruluyorum.

Lanet olasıca kız! Kim kendine bu seste bir alarm alır ki?

Ayaklarımı duvara yapışık yatağın tek kenarından sarkıtıyorum. Bu kızın kesinlikle daha rahat bir yatağa ihtiyacı var. Bu sırt ağrısıyla bir gün daha geçiremem. Geçirmeyeceğimde. Elbette daha berbat yerlerde de uyudum. Banklarda, ormanda hatta asfalt yolda bile! Çünkü asfalt yolun hemen yanındaki ormanda uyusaydım vahşi hayvanların saldırısına uğrayabilirdim.

Ama 3 katlı bi villa da oturan ve ailesinin maddi durumu gayet iyi olmasına rağmen kendi ayakları üzerinde durabildiğini göstermek için 2. El mağazadan ayda kazandığı iki kuruşla alınmış bu kıytırık yatakta yatmaya diretmesini anlayamıyordum.

Aşağı kattaki geniş mi geniş oturma odasındaki, kanepeler bile bu yataktan bin kat daha rahattı. Hiç yatmamıştım gerçi. Ama kız yatmıştı. Aslında oda bu yataktan hiç hoşlanmıyordu. Öyle ki sırf burada yatmamak için aşağıdaki kanepelerde uyuyor soranlara da televizyon izlerken uyuya kaldığını söylüyordu. İki yüzlü. Tabi insanlar dışarıdan sorumluluk sahibi diye düşünüyorlardı aslında iki yüzlü bir insan olduğunu bi o biliyordu. Tabi artık bende.      

İnsan neden ailesiyle iyi anlaşmasına rağmen onların kazandığı parayı kabul etmez ki? Sonuçta onlarda o parayı sen harcayasın diye kazanıyorlar. Çocuğunuza harcaması için harçlık verdiğinizi      düşünün ve o paranızı kabul etmeyip orada burada boğaz tokluğuna çalışsın. Sizin kazandığınızı beğenmesin. Ne kadar bencilce bir hareket.

Tabi simdi siz bana bu kız hakkında bilmediğim şeyler olduğunu ve yargılamam gerektiğini söyleyebilirsiniz ama o zamanda benim de size bu kız hakkında her şeyi onun bildiği kadar iyi bildiğimi söylemem gerekir. Ayraca bu kız...

Ah, ne kadar da kabayım! Daha size kendimi bile tanıtmadım.

Ben Sara. Sara Carter.

Ve sanırım bundan sonra şöyle devam etmeliyim. Ben bir vampirim yada kurt adam yada ikisi de birden... Melez. Yada peri, cadı, büyücü. Immm yada günümüzdeki tabirlerle -ki bir kaç beden önceki bir kızın fantastik aşkı yüzünden öğrenmiştim- gölge avcısı, luxen, zaman dokuyucu, anobo yada daha milyonlarcası....ve elbette gumiho, athena, ejderha ve hayalette olabilirim.

Sonuncusu için bir belki.

Ne kadar, ortada bir belki olsa da ben, Sara Carter hasbehas bir yalancıyım. Hemde öyle basit yalancılardan da değil. Hani hayatı yalan dedikleriniz var ya benimkinin yanında onların hayatı dürüstlük abidesi kalır.   

Son Beden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin