Her yaz yine geri gideriz. Ayrı bir pencere açılır dünyamıza. Başka köşeler, başka yaşamlar görünür oradan, daha bir genişleriz. Çok farklı bir yere gitmişiz gibi gelir. Ayrı bir boyuta...
Sanki bir damla daha tatlanmıştır çayımız. Sofradaki gülüşmeler, kahvaltı boyunca aralanıp duran geçmişten sayfalar yapar bu büyüyü. İki kesme şeker koysakta çayımıza her seferinde, şekerin miktarında olmasa da tadında bir değişiklik vardır yine de. "Bir yerden geldim ben" dedirtir bana.
O yer her zaman yaşadığım ev gibi, benzeri onlarca ev arasında sıradanlığı çarpmıyor yüzüme.
Bir gizemi vardır: " Aslında göründüğü gibi değil hiçbir şey." derim. Teyzem kadifemsi kibar sesiyle geçmişin tozunu savurup anlattıklarıyla o anları her saniye bir parça daha parıldatırken, " Sen çok akıllı bir çocuktun." der. Sanki hiç tanımadığım birinden bahsedermiş gibi . Anlattığı o küçük kızla benim arama koyduğu mesafe indirmekten ziyade daha da coşturur beni. O ufaklığı tanımak isterim. O kadar fazla değistirmişim ki kendimi, küçücük te olsa dokunulmamış bir parçam kalsın isterim belleğimde.O rada benim şimdimle ilgisi ilgisi olmayan , çok başka bir zaman süredursun ve o zaman parçasının içinde de ben...
Bir başlangıç noktası sunar bana bu bölge: Geri dönebileceğim bir yer .
Dönebilir miyim? Şimdi tam da bu soruyu soracak sıradayım. Teyzemin sofrasindaki o büyünün yıllardır ruhumu pas tutturan bu hayattan çekip çıkarmasına ihtiyacım var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönebileceğim Bir Yer
Krótkie OpowiadaniaYaklaşık üç sene öncesine kadar şu anki yaşadığım yerin adını bile bilmiyordum. Genç bi kızın herşeyden vazgeçmesi demek yeni bi hayat demek mi aynı zaman da? Cevabı bulmak için denemem lazımdı bende deniyorum.