"Ortadaki şeridi görmüyor musun?" bu bugün sürücülere onuncu bağırmamdı. ÜVEY babamdan arabasını ödünç almıştım. Beni kırmak istemediği için vermişti. Bir kaza geçirmemden korkuyordu çünkü bu şehre araba ile çıkmam çok çok nadirdi. İş bulmak için çıkmıştım. Artık onların parasını yiyemezdim. Biraz birikimim olunca ayrı bir eve bile çıkmayı düşünüyordum. Üvey babama arkadaşlarımla buluşacağım için aldığımı söylemiştim çünkü çalışmamı istemiyordu. Maddi durumumuz o kadar iyi değildi aslında. Işıklarda duracakken önümdeki arabanın ani fren yapması sonucunda bende freni ayarlayamayıp arabaya çarpmıştım. Küçük bir kazaydı ama etraftakiler bunu pek bir önemsemişti. Bir ünlüye çarpmış olma ihtimalim şu an en mantıklı gelen seçenekti. Üzgünüm ama Obama bile olsa bunu hesabını soracaktım. Arabadan inip çarptığım arabaya doğru gittiğimde sürücü de çıkıp yavaş adımlarla yanıma geliyordu.
:"Araba kullanmayı bilmiyor musun sen? Ne yaptığını gördün mü?" diyip arabamı- üvey babamın arabasını- gösterdim.
:"Üzgünüm hanımefendi ama suç sizde." emin bir şekilde konuşması beni sinir etmişti.
:"Bende öyle mi bende bu arabayı tamir ettirmek ne kadar pahalıya patlar haberin var mı ?" sinirle ona baktığımda arabada yalnız olmadığını anlamıştım. 45 li yaşlarda bir adam indi arabadan. Yakışıklı ve gayet modern bir görünüme sahipti.
:"Bu küçük tatlı kızı üzmek istemeyiz öyle değil mi?" dedi adam yanımıza gelip şoförü olduğunu tahmin ettiğim adama kaş göz işareti yaptı ve şoför arabaya doğru yürüdü. Adam tekrar bana dönüp cepinden bir kart çıkarttı.
:"Bunu alın lütfen arabanızın tamiri ile bizzat ben ilgileneceğim beni ararsınız." arabaya doğru yürüyüp bindi ve hızla uzaklaştılar. Bende arabaya binip çalıştığına şükürler yağdırırken eve gidemeyeceğimi anlayıp bir parka sürmüştüm.. benim parkıma. Aynı salıncağa oturup ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım. Konuyu dağıtmak gibi olmasın ama son günlerde iyice kilo almıştım. Zaten öyle incecik bir kız değildim. balık etli bir kızdım. Kilo vermeye çalıştığımda bu en fazla üç saat sürmüştü ve ben üç saatin sonunda çikolata krizine girerek iki kilo daha almıştım. Bu konu nereden açıldı diye soracaksanız kalçamın salıncağa zor çok çok zor sığmasından açıldığını söyleyebilirim.Çığlık seslerini duyduğumda kafamı kahve dükkanının önüne çevirdim. Tüm kızlar çığlık çılığa girerken merak edip oraya doğru yürüdüğümde ne olduğunu anlamıştım. Harry kahve alıyordu.Elimdeki telefonu yere düşüreceğim anda kendime geldim ve tekrar ona bakmaya başladım. Yıllarca hayallerini kurduğum o andaydım.Hayallerime göre gelip yanıma bana aşık olması gerekti ama beni görmüyordu bile. Nico ile ayrıldığımız o cafedeydi.Yavaş adımlarla oraya doğru yürüyüp camdan ona bakmaya başladım.Gözlerimin dolduğunu hissedince bakışlarımı bir anlığına çevirdiğimde bana üzgünce bakan Nico ile karşılaşmıştım. Onu kaç gündür görmüyordum.Aşk üçgeni derler ya öyle bir durumdu buda işte.Tek fark Harry nin ikimizdende haberi yoktu." Bu sefer Zayn deki gibi olmayacak bu sefer ona sarılacağım" diye kendi kendime söylerken Harry nin kafeden çıkıp arabasına doğru yürüdüğünü gördüm. Konuşmak istiyordum ama konuşmayı unutmuştum.Yanına gitmek istiyordum ama düşmekten korkuyordum.Çantamı yere atıp duvara yaslandım ve ağlamaya başladım. Saniyeler sonra birisi beni kendine çekip sıkıca sarılmıştı. Çikolata kokusundan bunun Nico olduğunu anlamıştım ama onu itmeye ve bağırmaya halim yoktu. Bu içimdeki şey beni gün geçtikçe bitiriyordu..
*15 Dakika sonra-- (Burayı şarkı eşliğinde okuyabilirsiniz.)
"İyi olduğuna emin misin?" kuşkulu bir şekilde bana bakıyordu.
:"evet iyiyim." dedim soğuk bir şekilde
:"Biliyorsun ki ayrılmış olmamız arkadaş ol-" onu elimle susturup bir kaç dakikada aklımı topladım ve
:"Ben gidiyorum." dedim ayağı kalkıp oda benle ayağı kalktı
:"Pekii... kendine iyi bak." ona kafamı salayıp üç dört adım attım ve arkamı dönüp
:"Kendine iyi bak İYİ !!! Bu gerçekten umrundamı ben burada gün geçtikçe yok olurken tek dayanağım sendin benden elini çektin ve ben yere düştüm herşey eskisinden çok daha kötü. Yıllarca beni bir yalanla uyutmuşlar.Sende onlardan farksız değilsin sende beni yalanlarla uyuttun beni her sevdiğini söylediğinde inanmış ve mutlu olmuştum ama sen resmen benle oyun oynadın. Bende biliyordum Harry nin benim için imkansız bir aşk olduğunu hayallerimin gerçekleşme ihitimalinin olmadığını bunu bana ayrılarak değil yanımda olarakta gösterebilirdin." Gözlerimden yaşlar akarken git gide sesimin kısılmasını umursamayarak.
:"Ne halde beni bu koca dünyada tek başına bıraktığının farkında değil misin? ben yalnızım Nico çok yalnız. Kimsem yok ."
arkamı dönüp koşmaya başladım arkamdan geldiğini hissediyordum ve ağladığınıda. Arabaya binip raskele sürmeye başladım. Bir süre sonra kendime geldiğimde önünde kocaman bir kaza izi olan arabayla doşalmak akıllıca olmadığından arabayı bırakıp yaya olarak bilmediği yollara doğru yürüdüm. Adamın bana verdiği kart hala cebimdeydi çıkarıp adrese baktım nerede olduğumu bilmiyordum ama emin olduğum tek bir şey vardı buraya bir hayli uzaktı şirketi. Bir taksi çevirip şirkete doğru sürmesini söyledim. Şirkete girdiğimde durmadan koşturan sekreterler ve çalışanlarla karşılaştım bu yoğunlukta düşmemek için büyük bir çaba vermiştim. En son tanıdık bir ses duyduğumda oraya doğru ilerledim. Konuşan o adamdı bana kartını veren adam ama dedikleri beni yeni bir çıkmaza sürükledi
:"Onun Elliot olduğuna eminim Mark. Onu bizden yıllarca uzak tutmaya çalıştım ama o gelip arabama çarptı."