7-(Bak Bu Son Perde, Oyun Yok Bundan Sonra)

85 7 0
                                    

Gözlerimi açtığımda lambadaki ışık gözlerimi uyuşturuyordu. Etrafıma bakıp nerede olduğumu anlamaya çalıştım.Hastahane deydim. Yataktan kalkıp odadan çıktım. Koridorda koşuşturan hemşireler vardı. Büyük bir kaza olmalı diye düşünüp yürümeye devam ettim. Kulağıma tanıdık kişilerin sesleri gelince oraya doğru yöneldim ve Üvey annemin doktorla konuşmasını dinledim.

"Dediğim gibi fazla üzüntüden sinir krizi geçirmiş. Bu sinir krizleri sıklıkla olur mu?" Doktorun sorusuna üvey annem 

"Hayır bu ilk kez başımıza geldi." dedi kendinden emin bir şekilde.Doktor anlamış gibi kafasını sallayıp. 

"Peki bu krizin olmasındaki etken ne?Yani demeye çalıştığım son günlerde hiç kötü bir durum yaşadı mı?" Üvey annem ve babam birbirlerine bakıp aynı anda olumsuz anlamda başını salladılar. 

"Kızınızı bir psikolog'a götürmelisiniz." o zaman kafamı hayır anlamında sallamıştım onlarda biliyordu bunu kabul etmeyeceğimi. 

"İkna etmeye çalışırım ama bunun mümkün olduğunu sanmıyorum." dedi üvey annem. Konuşmanın sonlarına yaklaştıklarını anlayıp odama geri döndüm ve yatağa uzanıp odayı incelemeye başladım. O anda kapı açılıp konuşmalarını dinlediğim doktor ve üvey annem arkasındanda üvey babam odaya girdi. 

"Ben iyiyim iki saat sormanıza gerek yok mümkünse hemen buradan çıkmak istiyorum." dedim sıkılmış bir şekilde. doktor kafasını sallayıp odadan çıktı. 

"Yalnız kalmak istiyorum." diyip odadan çıkmalarını belirttiğimde onlarda odadan çıkmıştı. Nasıl bir gün olacağını bilmiyorum ama başlangıcı hiçte mükemmel değildi.

*

*

"Ben iyiyim şimdi odamdan çıkar mısınız?" hastahaneden çıkıp eve gelmiştik. Ama beni inatla yalnız bırakmıyorlardı. Kızdığımı belirterek yatağın ucuna doğru biraz daha kayıp onlarla aramdaki farkı açtım.En sonunda beni yalnız bıraktıklarında elim korkarak yerdeki telefona gitti alıp mesajlara baktım hala oradaydı Nico dan olan. İster istemez içimdeki bir şeylerin yanıp kül olduğunu hissettim. Bu Nico ya olan sevgimdi.Git gide yok oluyordu odamı gözümle tarayıp Nico nun eşyalarına baktım büyük bir çöp poşeti getirip hepsini attım. Dış kapıya doğru ilerleyip elimdeki poşeti sürüklüyordum.Salonda oturan üvey annem ve babam koltuktan kalkıp ne yaptığımı anlamaya çalıştılar.Dış kapıyı açtığıma Nico elinde bir kutu ile zile basmak üzereydi.Ona baktım ve o zaman bir şey fark ettim. O gerçekten Harry gibi  giyinmeye çalışıyordu. Bugün kendi gibi giyinmişti. Gözlerine baktığımda ne bir acı nede bir pişmanlık gördüm. O zaman içimdeki umutlar aynı Nico ya olan sevgim gibi alev aldı. 

"Ben kutuyu vermeye gelmiştim." dedi bir bana bir elimdeki poşete bakarak. 

"İyi denk gelmiş bende bu poşeti çöpe atmayı planlıyordum" dedim elimdeki poşeti ona fırlatıp. Gözleri sinirle parladı ve kutuyu yera fırlatıp hızlıca gitti. Yere saçılan eşyalara baktım. Artık benim için hiç bir şey ifade etmeyen değersiz - ve aynı zamanda çoğu kırılmış- eşyalara.Kapıyı hızla kapatım bir kaç dakika olduğum yerde durdum. Ağlama hissini yok etmek istiyordum. Ağlamak şu anda yapılacak en son işti. Kendimi toparladığıma emin olup bakışlarımı yerden üvey babama çevirdim. Bana sorarcasına bakıyordu. 

"Yarın psikoloğa kaçta gideriz." dediğimde üvey annem ve babam şaşkınca birbirlerine baktılar. 

"sabah 10 gi-gibi" dedi üvey annem kekeleyerek. Başımı sallayıp tam yukarı çıkıyordum ki 

"Dün bayılmadan önce söylediğin şey." hızla arkamı dönüp onlara baktım. 

"Beni kandırdığınızı anlatmak için bu kadar mı heveslisiniz?" dedim bağırarak. Üvey annem parmağı ile koltuğu işaret etmişti. Şu an hesaplaşmak için kendimi çok yorgun ve güçsüz hissediyordum. Koltuğa oturduğumda hemen karşıma oturdular. 

Sor Bana Pişman Mıyım?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin