Göz kapaklarım ağırlaştığında daha fazla dayanamayarak kapadım gözlerimi. Işte yine aynı rüya gözlerimi her kapadığımda aynı şey.
Sis ile kaplı bir orman ve "çok az kaldı yakında seni ..."
"Arel Arel!"
"Kalk artık yine kelebek bahçesine dönmüşsün."Arkadaşım Arya'nın sesiyle daimi kabusumdan uyandım ve bana uzattığı elini tutarak ayağa kalktım.
"Her uyuduğunda seni boğulmaktan ben kurtarıyorum biliyorsun değil mi?"
Ne olduğunu anlamamış gibi tek kaşımı kaldırdım.
Derin bir nefes alıp vererek;
"Kelebekler Arel kelebekler her uyuduğunda üstün onlarca kelebekle kaplı oluyor. Okula gelmeden N'apıyorsun? Üstüne polen falan mı döküyorsun hiç anlamıyorum."
"Aslında bende anlamıyorum. Kendimi bildim bileli yanımdalar. Yani özel bir şey yok Üzgünüm." Diyerek dudaklarımı büzdüm.
"Sağol senin sayende bir kez daha ne kadar sıkıcı ve sıradan biri olduğumu hatırladım."
"Aah! Hadi ama sen çok özel bir insansın herkes benim arkadaşım olamaz." Dedim ve aynı anda gülmeye başladık.
Evimin önüne geldiğimde Arya'yı öptüm ve el sallayarak evine girmesini bekledim. Arya benim çocukluk arkadaşımdı ve de kardeşim gibi buraya on sene önce taşınmışlardı.
Ciddi olmasa da bazen gerçekten kıskanırdı beni. Her yaz hasta olana kadar dondurma yer ve kırmızı burnuyla etrafta gezinirdi, ben ise o kadar dondurmaya rağmen çok nadiren hasta olurdum. Şanslı doğmuşsam napabilirdim.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde hemen mutfakta olan annemin yanına gidip sarıldım ve kocaman öptüm.
" Günün nasıl geçti tatlım? "
" Her zamanki gibiydi anne. Kelebekli." Bunu söylerken sesimi korkutucu yapmıştım.
Annem bana döndü ve gülmeye başladı. Eh! Alışmıştık artık.
"Yemek yarım saate hazır olur ve babanın seninle konuşması gereken şeyler varmış ona göre tam zamanında masada ol."
Elimi başımın yanına koyup asker selamı verdim.
"Emredersiniz anne sultan." Diyerek tekrar yanağına yapıştım ve bu sefer uzunca bir süre bekleyerek öptüm.
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
"Ee baba benimle konuşman gerek şey ne?
"Yarın ki doğum günün için iş yerinden izin aldım. Yarın okuldan izin alıp seni ve anneni çok seveceğiniz bir yere götürmeyi düşünüyorum. Sizin için uygun mu?"
"Eveeet." Koşarak babama sarıldım ve o an ki huzuru ve güveni hissederek öptüm. Sakallarının verdiği hissi hiçbir zaman sevmememe rağmen bir kez daha öptüm.
"Şimdi gidip kıyafet seçmem gerek. Size afiyet olsun." Diye bağırarak çıktım odama kapıyı kapatırken annem bir şeyler söyleyip duruyordu ama pek umursayamazďım şu durumda.
Kapıyı kapadığım an her akşam olduğu gibi yine yerinde beni izliyordu"Blue". Yani her akşam orda kıpırdamayan duran ve sabah olup benim uyanmamı bekleyen evcil kelebeyim.
Yanına yaklaştım ve elimi havaya kaldırıp selam verdim.
"Merhaba, yine beni mi bekliyordun? Senin işin de çok zor her akşam benimle olmaktan sıkılmıyor musun?"
"Yarın doğum günüm sende davetlisin bunu unutma. Anlaştık mı?"
Anlayamayacağı için daha fazla üstelemedim ve hemen dolabımın önüne geçtim. En sevdiğim siyah elbisemi çıkardım ve bunu giymem gerektiğine karar verdim.
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Sabah olmuş ve o heyecanla açmıştım gözlerimi.Boru değil şurda on sekiz yaşıma giriyordum bu kadar heyecan da normal diyerek yine kafamı sağ duvara çevirdim.
"Blue merak etme uyandım. Şimdi git ve arkadaşlarını bul."
Annem o an başını kapıdan içeri uzattı ve benim kelebekle konuştuğumu görünce gözlerini devirdi. Bende bu hareketine karşılık göz devirdim ve terliklerimi giyip ihtiyaçlarımı gidermek için tuvalete gittim.
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Akşam olmuş bir kaç akraba ve arkadaşlarımla doğum günüm için hazırlanan yere gelmiştik.
Arya ile tuhaf akrabalarımın dedikodusunu yaptıktan sonra sıra pasta kesimine gelmişti.
Yüzü görünmeyen bir garson tarafından pasta önüme geldi ve herkes bir ağızdan o bilindik şarkıyı alkışlar eşliğinde söylemeye başladılar. Merakım kurusun şu gorsunun yüzünü bir kere görebilmek için gözlerimi dört açmıştım ama yoktu.
Daha fazla bekletmeden gözlerimi kapadım ve dileğimi diledim.
Gözlerimi araladığım an önümde ki ağaçta küçük bir mavilik görmemle hemen gözlerimi sıkıca yumdum ve tekrar açtım. Işte tam düşündüğüm gibi sadece bir hayal...
Pastayı kestim ve garsonun bize doğru yaklaştığını gördüğüm de hareketsizce bekleyip önümden pastayı götürmesini izledim.
Garson adım adım uzaklaşırken aklımda sadece deniz gibi sonsuzlukla ışıldayan gözleri vardı. Her zaman ki gibi Arya beni kendime getirdi ve annemin yanına çekiştirerek götürdü.
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Sonunda eve geldiğimizde kapıyı açmaya uğraşan babama daha fazla dayanamayarak anahtarları elinden aldım ve kapıyı açtım.
Şuan tek merak ettiğim şey ağaçta gördüğüm şeyin hayal olup olmadığıydı. Koşar adım odama çıktım ve kapıyı sert bir şekilde açtım. Başımı sağ duvara çevirdiğimde kelebeğin orda olduğunu görüp rahat bir nefes verdim.
Bugünlük ekşın yeter diyip gözlerim kapalı bir şekilde kendimi yatağıma bıraktım.
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
"Kelebek sen mi aldın battaniye mi? Dondum burda ver şunu." Söylediğim şeye kendim bile kulak asmayarak kalktım ve dün elbiseyle uyuduğum için kendimi tebrik ettim ve kendi elimi kendim sıktım.
Dünden gelen hediyeler kapının arkasında dururken merakıma her zaman ki gibi yenik düştüm ve koşup paketleri tek tek yırtarak açmaya başladım. Eh işte güzeller diyerek kendimi soğuk zemine bıraktım. Elime çarpan ve diğer kutulardan farklı bir renkte olan kutuyu elime aldım.
Çok farklı oymalı tahta bir kutuydu. Kutunun üzerinde bir de not vardı.
"Dünyada ki tek gerçeğim kalbindeki kelebek."
Bu sözleri okurken odamın daima sağ duvarında duran kelebek ilk kez havalandı ve açık kapıdan süzülerek dışarı çıktı.
Hâlâ şaşkınlık içinde elimde ki tahta kutuya bakarken kutu birden açıldı.Içerisinde kelebek şeklinde olan mavi ve siyah kolyeye nefesim kesilmiş bir şeklinde baktım
Nasıl olurda odamda ki kelebeğin aynısı olabilirdi diye düşünürken kutunun kapağına yapıştırılmış notu gördüm."Çok az kaldı yakında seni almaya geleceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak Kanatlar
RomanceHer zaman olduğu gibi bugün de kırmızı ponponlu şapkası vardı başında. Belinde olan düz saçlarının kokusu bir metreden bile alınıyordu. Sanki Tanrı cennetin saflığı ve nurundan bir parça vermişti ona. O benim "Kanadımda ki kelebekti." Ben ki, insan...