2.KALP ATIŞI

29 3 0
                                    

   Arabaya bindik bana öğrettiği gibi fitesleri ben ayarlardım.  Bire, ikiye, üçe, dörte yanlış yapincada fitesin üstünde olan elimi kavrar ve düzeltildi.  Çok hızlı kullanırdı arabayı ben korkardım ama o korkmazdi. Ölürsem kaderim dir derdi. Ben bu lafına çok kızarım ama o söylemekten vazgeçmedi.
     Arabayla oradaki evimize doğru yol aldık. Hiç birsey konusmuyorduk , oysa neredeyse dört haftadır birbirimizi görmüyorduk. Nihayetinde eve geldik. Ben çok yorgundum ama bu ondan ayrı durmama engel olamazdı elbette.  O evin anahtarlarını açtı eve girdi bende arkasindan girdim. Ev sanki tarih eserdi. Giriş kapısı demirdendi ve küçük bir odaya açılıyordu.  O odadan da salona gidiliyordu. Salonun kapısı ahsapti ve çok eskidi  .  Içeri girdik. Kapıları tekrar kitle dik ne olur ne olmaz diye. Salona girer girmez yüzüme vuran rutubet kokusu başımı döndürdü . O da arkamdan girdi hemen oda soğuktu ama bizde fazla kalmayacakti zaten o yüzden sobayı yakmadi. O na baktığımda beni inceliyordu adeta bir alıçı gözüyle sonra gözlerimin içine bakti, çok ama çok derinlerine bakti. Bana doğru yaklaşmaya başladı kollarını açtı bende actim kollarimi. Sımsıkı sarıldı. Zaten  bana boyu benden uzun oldu için başım tam onun göğsüne, kalbine denk geliyordu kalbi o kadar hızlı atıyordu ki adeta bir helikopter pervanesi gibi.
-Çok özlüyorum seni. dedi. Birsey demedim. Ama bende çok ozlemistim ama birsey soylemedim. Televizyonu acmaya gitti, bende o arada odayi biraz topladım. Çay koydum ve etrafı toplamaya devam ettim. O uğraşma kendini yorma dedi. Bayiliyorum bu çocuğa beni yorumlamı bile istemiyordu. Çayı alıp yanina gittim. Televizyonda kanal arıyordu sonra bir müzik kanalında durdu. Mabel Matiz in gel şarkısı çalıyordu.
-Sen yokken hep bu şarkıyı dinliyom biliyor musun? dedi. Bu şarkıyı bende çok seviyorum. Oturduk çay içtik. Eliyle boynuma dokundu ve şalimi arkaya atti. Boynumu kokladi.
-Çok güzel korkuyorsun. dedi. Kendimi cok garip hissettim.  Kalp atışlarım o kadar sehvetliydi ki sanki kalbim boynumda atıyordu. Boynuma sarıldı ve beni kendine doğru çekti. Sonra kolunu omuzuma atti.
-derslerin nasıl gidiyor? Hala çok tembel misin  fistigim? Dedi. Aslında benim derslerimin iyi olduğunu bilmezdi çünkü ona hep kötü olduğunu söylerdim. Zaten hep
-sende kafa yok olsa benle işin ne ki. derdi. Bu lafını hala anlamazdım,'  neden benim  gibi bir adam diyordu ki neyse o fazla sorguya gelemez diye sormamistim. Onu o kadar ozlemlemistimki bu anın sonsuza kadar sürsün istemiştim. Saat 12 ye geliyordu. 10 dakika vardı otobusun kalkmasina. Hemen cikmamiz lazımdı. Ceketimi aldım ve kapıyı kitleyip ciktik.  Arabaya binip yola ciktik giderken gölü tekrar gordum yani giderkende gormustumde o an fiteslerle ugrastigim icin fazla ilgimi cekmemisti. Ama tekrar bi bakinca o essiz guzelligi gordum. Gole baktimi farkedince bana
-Istersen bir daha ki sefer oraya götürürüm seni.
-Gercekten mi? Cok mutlu olurum. Ayy ya seni cok özlüyorum.  dedim.   
-Benim kadar ozleyemezsin.    dedi . Gulumsemekle yetindim.  Çok hızlı gidiyordu .  Yüz kırk  kilo metre hızla gitmeye başladığında tamam yavaşla dedim.
-Ama eve geç kalirsin.
-Ölmesem eve giderim. 😊dedim.
       Zaten on beş  dakikaya otogardaydık. Ve otobusun gelmesine  bir iki dakika vardi. Arabadan indik. Bana tekrar sımsıkı sarıldı ve yine o kalp atışları o kadar hizliydiki. Yüzüme bakti ve anlımdan öptü ve,
-Seni seviyorum dedi.
-Ben de seni.  dedim.
   

Yasak AskimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin