Sinir Noktası

1.2K 114 61
                                    


Eğer elime tekrar bir şans verilmiş olsaydı ondan ayrılacağım zamanı promosyonlarının bittikleri döneme denk getirmek isterdim. Ya da...  Ayrılmazdım. O kapının kulpunu tuttuğu zaman gitmemesini söylerdim. Deli gibi kıskandığımı ve bunun tek nedeninin onu sevmemden kaynaklandığını söylerdim defalarca. Ve onu görmediğim her dakika daha çok özlediğimi fısıldardım kulağına.

Ama ne elimde sihirli bir değnek vardı ne de pişman olacağım bir konu. İnatla yaptığım şeyi savunmaya devam ediyordum. Kıskanabilirdim ve bunu dizginlemem için bana yardımcı olabilirdi. Ya da sadece beni düşünüp biraz hareketlerine dikkat edebilirdi. Ama yapmamıştı. Üstelik yaptığım şeyin onu sıkıyormuş gibi görünüyordu.  Beni itiyorsun benzeri bir cümle kurmuştu. Bir insan istemezse itilebilir miydi? Bana dair attığı bir adım görememek, bu ilişkinin bitiş noktasıydı zaten.

Keşke hiç başlamasaydık da diyemiyordum. Yine de.. Ne söylersem söyleyeyim fotoğraflarını her gördüğümde deli gibi ağlayıp onu özlediğim gerçeğini aklımdan silmeye çalışıyordum.  Zavallıca gelebilirdi belki ama fansitelerinden birine üye olmuştum ve sürekli hakkındaki haberleri ve çekilen fotoğrafları takip ediyordum.  Ah, gerçekten zavallının tekiydim.

O ise kameraların bana gösterdiği kadarıyla halinden memnundu. Beni hiç aramamıştı. Ya da bir mesaj bile yoktu. BTS ile kurduğumuz grup sohbetinde tek kelime dahi etmiyordu. Programda ise sadece selam verip geçiyordu önümden. Bu ara ise üç büyük yıl sonu festivali vardı. İlkine katılmamışlardı. Fakat bugün onlarda burada olacaktı.  Bizde grup olarak buradaydık.

Saçım yapıldıktan sonra üzerimi değiştirip koltuğa oturdum. Başlamasına hala bir saat vardı. Telefonumu elime almak üzereyken kızlar dikkatimi çekince kaşlarımı çatıp onları izledim. Fısıldaşıyorlardı.

"Ne konuşuyorsunuz?" dedim bacaklarımı iyice kendime çekip üstümün açılmaması için kenardaki örtüyü üstüme örterken.

"Hiç, öyle dans hareketleri hakkında..."

Anlamsız bakışlarımı üzerlerine diktim. Saçma bir bahaneydi.

"Joohyun unni..."

"Efendim Joy?"

"Şey... Biliyorsun BTS dönüş yapmasına rağmen biz kutlayamadık. Yani, biz ufak bir tebrik-"

"Gidebilirsiniz. Benden izin almayacak kadar büyüksünüz zaten."

Uzanıp şarjdaki telefonumu alıp amaçsızla tuş kilidini açtım. Kararsız bir şekilde bana bakan kızlarla göz temasından kaçınıyordum. En sonunda odadan çıktıklarında nefesimi bırakıp telefonu bıraktım. Yorgundum. Başlarken kalbimi heyecandan yoran aşk, bitişinde acıdan öldürecek kıvama geliyordu. İçimde oluşan sıkıntıyı geçirmek için bir şeyler içmeliydim. Ve bol temiz havaya ihtiyacım vardı.

Çantamdaki cüzdanımdan aldığım parayla menajere söyleyip odadan çıktım ve iki kat üsteki kafeteryaya çevirdim yönümü. Koridorda ilerlerken tanıdığım ya da tanımadığım herkese selam vermekten boynum ağrımıştı. Kafeteryadan içeri girerken duyduğum kahkahalar çok tanıdıktı. Kafamı çevirip baktığımda üyelerimi gördüm. Ve BTS grubunu. Ve sadece grubunu tanıtırken hafızamda kalan iki kızı. Biri Taehyung'un yanına diğeri ise Jin'in yanına oturmuş iki kız. Dişlerimi sıkarken beni fark etmemelerini fırsat bilerek hızla kasa kısmından siparişimi verdim. Sadece alıp çıkacaktım. Aynı ortamda nefes almak istemiyordum. Çok sevebilirdim fakat sevdiğim kişi beni parçalarsa hem nefret hem de kinle dolardım. Bunu asla inkar etmiyordum. Ve şu an yanındaki kızlarla şen kahkahalar atan çocuktan gelen negatif enerji ile nefret yükleniyordu vücuduma.

Gelen içecekle elimdeki bütün parayı kasaya koyup bir şey demeden arkamı döndüm.  Hızlı adımlarımı durduran kasiyerin sesiydi.

"Fazla para verdiniz. Paranın üstü-"

My Lucky StarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin