TANITIM

331 16 6
                                    

" Yalnızdık işte, sadece yalnız..."

Şiddetini arttıran yağmuru umursamadan yaklaşık bir saattir bahçede ki bankta oturuyorum.

Hasta olmak umrumda değil. Hem diğer insanlar gibi hasta olunca bakacak bir annemde yok ki. Sadece yağmurdan sonra ki o insanı mest eden kokuyu doya doya içime çekmek, geçmişim den bir an olsun sıyrılmak istiyorum.

Ben Manas. Manas Güney.
Daha beş yaşında iken gözleri önünde üvey babasının annesini dört yerinden bıçakladığı kızım ben. Korkunç bir olaya tanık olup hala yaşayabilen bir kızım. Yaşayan bir ölü.

"Manas kızım hadi hasta olacaksın içeriye gel" Esma sultan bir saattir kafasını kapıdan uzatıp içeriye girmem için ikna etmeye çalışıyor, ama kendi de biliyor ki boşuna uğraşıyor. Her yağmur yağdığında dışarıya çıkıp önce yağmurun bana fısıldadıklarını dinlerim, sanki bana annem den bir haber getirmişler gibi. Sonra da ortaya çıkan o güzel kokuyu içime doya doya çekerim, çünkü toprakta annem var. Tam on iki yıl önce toprağa karıştı.

Ben size kendimi tam olarak tanıtıyım. Başımdan geçen tüm olayları anlatıyım. Belki bir anlık kendinizi benim yerime koyup içimde yatan ölü Manası hissedersiniz.

Dediğim gibi adım Manas. On yedi yaşımdayım. Süreyya Paşa kız yetiştirme yurdunda kalıyorum. Buraya beş yaşımda bırakıldım. Annem benden gittikten hemen sonra.

Ben daha bir yaşımda iken öz babam büyük bir maden patlamasında ölmüş. Bir sürü kahramanın şehit olduğu patlama. Ailesi için canını hiçe sayan bir sürü kahraman öldü. Onca çocuk babasız kaldı. Şimdi ise çoğu ailesini gökyüzünde izliyor. Peki beni de görüyor musun baba, izliyor musun beni, izliyor musunuz annemle birlikte. Sizsizliğin bende bıraktığı eksikliği sizde hissedebiliyor musunuz. Kimseler duymadan ağlayınca içim yanıyor sizinde de yanıyor mu içiniz. Hem yetim hemde öksüz büyümek bir kız çocuğu için çok zor.Narin bedenimiz taşıyamaz omuzlarımızda ki yükü.Git gide çökmeye başlarız. Git gide insanlardan soyutlaşmaya, kabuğumuza çekilmeye başlarız. Kendimizi buna alıştırırız.

Sonra yeniden bir başlangıç yapmak istesen bedenin bunu ne kadar isterse ruhun o kadar istemez. Çünkü sen kendini kimsesizliğe yalnızlığa alıştırdın. Hayatına her ne kadar yeni birilerini almak istesen de yapamazsın artık.

Annemin daha çok küçükken gösterdiği fotoğraflardan tanıdım babamı. Tabi hepsi yedi yıl önce aklımdan uçup gitti. Sadece aklımda kalan ufak bir fotoğraf karesi. Babamın beni kucağına alıp yanağımdan öptüğü o fotoğraf. Şimdi annemin mezarında. O fotoğrafı annemin mezarına gömdüm. Bizim yanında olduğumuzu hissetsin diye. Ben yine arada gidip görebilirim fotoğrafı ama annem tek başına. Belki de şimdi babamla beraberler sadece benim yanlarına gitmemi bekliyorlar. Ama buna daha çok var. Daha on yedi yaşımdayım.Önümde yaşayacağım çok yılım var.

Babam ölünce annem başka birisiyle evlenmiş. Sırf bana bakabilmek için. Babasız büyümeyeyim, babasızlığı hissetmeyeyim diye. Ama ne olduysa hep o adam yüzünden oldu. O adam öldürdü annemi. O adam bıraktı beni kimsesiz. O adam yüzünden kimsesizliğe mahkumum. Sanki kimsesizliğe müebbet yemiş gibiyim.

Tek yakınlarım bu koca kasvetli yurttakiler. Onlarda benim gibiler. Kimsesiz anne ve baba sevgisinden yoksun. Ama hepimizin hikayesi birbirinden farklı. Kimisi yokluk kimisi varlık yüzünden burada.

Omzumda hissettiğim elle başımı hafif sağa çevirdim. Eylül yanıma oturup o da benim gibi yağmurun toprakta bıraktığı kokuyu içine derince çekti. Gözlerini yumup bir kaç saniye bekledi ve aldığı nefesi geri bıraktı. Koca yurtta tek konuştuğum kişi Eylül sanırım. Onun hikayesiyle benim hikayem aynı gibi. İkimizin hikayesinde de kahraman babalarımız yok, melek annelerimiz uçup gökyüzüne yükselmiş.

KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin