♦1♦

178 27 5
                                    

" acının en derinliklerini benle yaşayacaksın Nefes. Bunca yaşadığın işkenceler aslında senin ödülün olacak. Ve tek fark şu ki benim acılarıma bağımlı olacaksın"

Kızgın demir bedenimi yakmaya devam ederken tepkisizliğimle sonunu bekliyordum. Sırtım yanık izleri, bıçak kesikleri ile doluydu. Ama hepsi tek bir duygunun belirtisiydi. Öfke,nefret,kin..

Büyük demir kapı gıcırtıyla açıldığında o tarafa döndüm. İşte geliyordu bütün nefretimi üzerine kusmak istediğim adam..

" Bakıyorum da bunlar artık sana etki etmiyor Nefes." Sustum. Konuşmayı sevmiyordum. Bu lanet adamla konuşmaktan, muhattap olmaktan nefret ediyordum ama olmuyordu. Her yer oydu, her yer onaydı, her yer onundu...

" Babanla konuştum ve yarın doğum günün olduğunu öğrendim " Babam... Beni bu ellere veren babamdı zaten. O baba değildi. O olsa olsa bir yaratık olurdu..

" Sana çok güzel bi hediyem var. Seninle beraber partiye gideceğiz. " geçen doğum günümdede aynısını yapmıştı. Partiye gittiğimizi sanarken yeni işkencelerin olduğu mükemmel bir odaya getirilmiştim. Ve orada neler olduğunu az çok tahmin edersiniz.

"Kıyafetlerini ben sana yollayacağım " deyip odadan çıktığında yine tek başıma kalmıştım. Ve tabiki kızgın demirleri unutmamalıydım. Bir gün ben onlardanda kızgın olacaktım. Ve o gün gelecekti. Etrafa ateş saçacak ve dokunduğumu yakacaktım...

Ne kadar vakit geçti bilmiyordum ama odanın kapısı tekrar açıldığında içeriye kız güvenliklerden biri elinde poşetlerle girdi. Yanıma gelip elindeki poşetleri bıraktı ve kelepçeleri çözdü.

" Kalk hazırlanmaya gidiyoruz! " verdiği emire uyup ayağa kalktım ve onu takip ettim. Artık bu sarayı ezbere biliyordum. Saray diyordum çünkü saray gibiydi. Her bir odasında farklı acı çektirme modelleri vardı.

Bir odaya girdiğimizde bana poşetten çıkardığı ışıltılı balık model elbiseyi verdi. Derin göğüs dekoltesi olan ve ten rengi bir elbiseydi. Diğer elimede topuklu ayakkabıları alıp kabine girdim.

Elbiseyi giymem pek zor olmamıştı çünkü zayıf bir bedene sahiptim. Ama altına tay ile tişört giymeyide unutmamıştım. Topuklularıda ayaklarıma geçirip kabinden çıktım. Karşımdaki aynaya baktığımda pek de iç açıcı bir görüntü yoktu. Soluk renkli saçlarım, kollarımdaki kesikler, gözlerimin alında uykusuzluğun etkisiyle oluşmuş morluklar.

O an uzun zamandır aynaya bakmadığımı fark etmişim. Tek aynı olan nokta bakışlarımdı. Hala o duygusuzluğun kenarındaki öfke duruyordu.

"Bok gibi olduğunu sende farkettin galiba." gözlerimi devirerek aynaya bakmaya devam ettim.

" Birazdan makyözler gelecek burada otur ve onları bekle " kapıyı kilitleyip odadan çıktığında kendimi kenardaki koltuğa attım. Yıllardır bedenimi taşıyamadığım yorgunluk vardı üzerimde. Bunun fiziksel işkenceler ile alakası yoktu. Sevgisizlik vardı, ve bu beni çok yoruyordu.

İki tane makyöz olduğunu tahmin ettiğim kadınlar içeri girdiğinde aynanın karşısındaki sandalyeye oturdum. Bir tanesi bana bakıp yüzünü buruşturduğunda sabır çektim.

" Buna güzel bi evrim gerekli kardeşim "

"Haklısın kardeşim " benden 'bu' diye bahsetmeleri ayrı bir sinirime dokunurken aynı ifadesizliğimle hemen bitmesini diledim.

》》》》》

Tamamiyle hazır olduğumda aynaya bakmak istemiyordum. Değiştiğimi zaten biliyordum ama bu halimden nefret ediyordum. Makyözler odadan çıkıp güvenlik geri geldiğinde tuhaf bir ifadeyle bana baktı.

KİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin