Başlıktan da anlaşıldığı gibi bu bölüm biraz giriş niteliğinde olacak. O yüzden burda pek olay olmayacak. Neyse, iyi okumalar!
Nico'nun ağzından
Yine Melez Kampı'ndayım.
Burası, ailesinin bir tarafı insan, diğer tarafı tanrı olan çocukların; demigodların; melezlerin kampı.
Ben de Hades'in çocuğuyum. Hades.. Hades'in çocukları, tıpkı Hades gibi pek sevilmezler. Babamla pek yakın olmasak ve onu pek sevmesem de bazen ona hak veriyorum. Örneğin Olimpos'ta dışlanması çok üzücü bir şey bence. Halbuki bunu hiç haketmiyor.
Sabah olduğunu idrak etmem biraz zaman aldı; her zamanki gibi. Biraz kıt akıllı olmamın yanı sıra, Hades klubesinde olmam da buna sebep oluyor bence. Babamın her yerinden karanlık fışkırıyor. Aydınlığı nasıl görebilirim ki?
Yataktan kalkıp kıyafetlerimi değiştirdim. Gerçi hepsi aynı: düz, siyah. Klubemden çıkıp kahvaltıya gittim. Yalnızım.. ki bu benim için çok normal. Sonuçta, her klube farklı masalarda oturur burada. Yemek sırasında bir kampçının kendi klubesinden başka bir masaya geçmesi yasak. Babamın zamanında Zeus ve Poseidonla birlikte ettiği yemin sebebiyle kardeşim yok. Gerçi bir ablam vardı ama.. Herneyse. Bu arada o yemin bozuldu. Percy Jackson adlı bir kampçı -Poseidon çocuğudur- tanrıları, titanlar ile yaptıkları savaşta bir nevi kurtardı. Tanrılar ona ölümsüzlük teklif ettiler ama o kabul etmedi. Onun yerine tanrılardan çocuklarıyla, melezlerle ilgilenmelerini istedi. Ve şu yeminin bozulmasını. Cesur çocuk.
Şey, biraz da hoş çocuk tabi. Ve alçakgönüllü. Ve fedakâr. Ve herkes tarafından sevilen.. O gerçek bir kahraman.
Masadan kalktım. Bu kadar sosyallik benim için fazla. Gidip bir cehennem tazısıyla oynayacağım. En azından bana daha yakın. Daha ölümcül ve benim gibi, ölüm kokuyor.
"Bayan O'leary..İyi bir köpeksin, değil mi? Biraz daha yemek ister misin?"
Başını sallayıp havladı. Elbette isteyecekti. Cehennem tazıları hiç doymazdı.
"Bugünlük bu kadar yeter. Sonra görüşürüz."
Onu bırakmak istemiyordum. Günün geri kalanında ne yapacaktım? Kimseyle takılamazdım. Azıcık aklı olan benimle uğraşmazdı. Kimse benimle arkadaş olmak istemezdi.
Sonra Will Solace'i gördüm. O bir şifacı, bir doktordur. Apollon melezlerindendir.
"Hey, Nico!" El sallamaya başladı. Ben de yavaşça elimi yukarı kaldırdım. Bu kadar yeterdi.
Will'in gideceğini sandım ama bana doğru yürümeye başladı. "Demek buradayın."
"Ne demek istiyorsun?" dedim. Beni mi arıyordu? Niçin?
"Seni arıyordum."
Soran gözlerle baktığımı görünce cevap verdi. "Ha, takılmak için."
Takılmak için? Daha önce hiç yapmadığı halde kampımızın gözbebeği sevecen William Solace benimle mi takılmak istemişti? Tamamen zıttık ve öyle ani bir şekilde gelmişti ki bana pek doğal ve doğru gelmemişti söyledikleri. Herhalde klubemde yangın falan çıkmıştı. Bunu saklamak için saçmalıyordu herhalde.
Her ne kadar mantiksiz gelse de daha fazla soru sormadım. Pek fazla sevecen olmayıp pek arkadaşım olmasını istemememe rağmen bazen buna ihtiyacım oluyordu ve Will tam o anda gelmişti. Onu korkutup kaçırmayacaktım.
Klubelere doğru yürümeye başladık. Biraz konuştuk. Kamptan falan bahsettik.
Konuşmalardan kesitler
"Yani bu kadar çok çocuğa bakmak sizin için zor olmuyor mu? Özellikle de savaş zamanlarında...(Apollon klube sinin doktorluk görevinden bahsediyor)"
"Elbette, zor. Ama bizim işimiz bu. Tüm melezler ortalığı yakıp yıkmamalı."
...................................
"Sonra Athena çocukları geldiler ve bam!Hephaistos (klubedeki kampçı lardan bahsediyor) bombayı patlattı. Hem de gerçek anlamda!"
İşte bu son noktayı koydu. Nico kahkahalarla gülmeye başladı. Will onu izledi. Nico bilmese de, will, nico nun ne kadar güzel guldugunu düşünüyordu ve bu, bunu son düşünüşü olmayacaktı.
...............................
Kamp ateşinin takıldığı alana geldiklerinde, arkalarından gelen bir sesle irkildiler. Devasa bir patlama gibiydi. Neyin nesiydi bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NICO IS GAY
Fiksi PenggemarBir Nico di Angelo fanfiction. Nico'nun Percy'e karşı hissettiği karşılıksız sevgi ve sonrasında gelişenler. Solangelo.