3.BÖLÜM

179 16 1
                                    

Multimedia :Doruk

Çocuk pis pis sırıtırken bana doğru yaklaşmaya başladı..
Bense kaçıcak delik arıyordum..
Gözüm açık olan cama gitti mesafeyi hesaplamaya başladım atlasam kurtulurdum belki de
Denemekten bir şey olmaz diye gaz veren iç sesime kulak verdim ordan söylemesi kolaydı tabi..
Biraz daha geri çekildim çocuk benim korkup geriye kaçtığımı düşündüğü yüzünden anlaşılıyordu
Ani bir hareketle elime çantamı aldım ve camın olan tarafa gittim hızlıca tutunarak camdan en iyi tabirle aşağı uçtum
Popmun üzerine düşmüştüm
Çocuk şaşkınlıkla camdan atlayan bana bakıyorken tabana kuvvet vererek ormana doğru yürümeye başlayan gruba katıldım..
Şimdi düşündüm de Mert ten yakışıklı çocuklarda varmış..
Ama ben onu uzun süredir seviyordum.. Belki de sadece hoşlanıyordum..
Ormanda yürümek güzeldi ferahtı.. Tabi bi de şu böcekler olmasa dört dörtlük bir yer..
Diğer herkese ayak uydurarak yűrüyordum ki kollarımdan birden tutulunca yerimde sıçradım.. Yine o çocuk geldi sanmıştım meğer bizim dingillermiş

Şeyma nefes nefese "knk serviste yoktun yeni knk mı buldun lan" dedi yalandan cidiyetle

Betül de "aynn" diyerek katıldı

Onların iş birliğine sadece göz devirdim
Ben eğer göz deviriyorsam bu demek oluyor ki konuşmıycam, ağzımı bıçak açmaz
Bunu genelde bozuk olduğum zamanlarda yapıyordum ve kızlar da anlayıp susuyorlardı

Kamp alanına gidene kadar başımızdaki öğretmenler bir şeyler anlatıp duruyordu ama takmayan bi ben değildim sıcakta beyinler zaten hoşaf olmuş bi de bu hocayı mı dinliycektik? (hiç sanmıyorum)
Bi ara gözüme Mine ve - o bu gün hem kasığına tekme attığım, hem de otobüste onu öylece bırakıp göt felci geçirip kaçtığım çocuk vardı yanında -
Çocuğun kolu Mine nin omuzundaydı.. Mineyse her zamanki cool tavrıyla takmıyordu
Bu kîz cidden ya sadistti ya da(ya da sı yok sadist işte sanki bu gün kavga ettiği çocuğun eli yoktu omuzunda)
Tekrardan önüme döndüm Şeymayla Betül sıcaktan ter içinde iki büklüm olmuş yürümeye devam ederlerken cidden komik duruyorlardı
Gerçi etrafta çoğu kişi aynı tipteydi-ben- de olmak üzere sadece onlar kadar hızlı yűrümediğim için ne çok terlemiştim ne de nefes nefeseydim..

*

Nihayet kamp kuracağımız alandaydık..
Kızlar ne kadar birlikte kalalım deseler de ben istemedim
Sıcaktı, sarılışarak uyuyacak hava yoktu..
Sırt çantamı çadırımı kurmaya karar verdiğim yere bıraktım
Ve hocaların herkese verdiği çadırlardan aldım
-Çadırları onlar aldı-
Hemen kurmaya başladım
Daha önce kurmayı bildiğim için çok zorlanmadan çadır kurma işlemini tamamladım

Gözüm yan tarfımdaki çifte gitti
Mine ve adını bilmediğim çocuk
Çadıra ikisi de mal mal bakıyorlardı
Birden Mine'nin gözleri bana çevrildi..
Gözlerimi kaçırıcak zaman bulamadığım için onun kafve rengi gözlerine baktım'bakmak zorunda kaldım'
Mine'nin yüzünde birden bire sinsi bir sırıtış oldu..
Tam gözlerimi çektim, arkamı döndüm Mine arkadan seslendi

"şştt... Derin bizimkini de kuruyorsun.. "dedi Mine sırıtarak

Topuklarımda dönerek Mine'ye 'yok yaa' dercesine baktım
Bunu anlamış olmalı ki beni konuşturmadan yanındakini gösterip
" Onu zor tutuyorum.. "dedi alayla pis pis sırıttı ve konuşmaya devam etti
" dayak yemek istemezsin deyilmi.. Hem de Doruktan"

Demek adı Doruktu..
Çocukta anlayamadığım bir çekim vardı..

Mine yalandan boğazını sesli bir şekilde temizledi ve
"Hadi.. Bak eğer paşa paşa kurursan dövülmekten yırtçan"
dedi sonra düşünür gibi sesler çıkartıp ellerini çenesine getirerek sıvazladı tekrar konuştu
"ben gerçi senin dövülmeni izlemeyi çok isterdim ama "ellerini iki yana açtı
" işin düştü "diyerek onun sözünü tamamladım..
Kafasını onaylayarak salladı ve

" sabaha kadar bekleyemeyiz hadi "diye konuya girdi Doruk

" sabırsızlanma "dedi mine ve pis pis sırıttı.

*
En sonunda mecburen göt korkusuna çadırlarını kurdum
Genelde bana emir verilmesinden nefret ederim ama tabi elinde koz olunca Mine de kullandı..

Kızların yanına dönücektim ki onların da çadır yapım aşamalarında olduklarını görünce arka arka yürümeye başladım
Bi tane daha çadır kuramazdım
Birden sert bir cisme çarpınca tökezledim
son anda dengemi kurdum ve arkamı dönerek neye çarptığıma baktım..
-Doruk-

"kızım sen bela mısın beni buluyorsun habire "dedi sıkılmışça

Ona sadece göz devirdim.. Özür dilemiycektim zaten bir kalasa çarptığım için özür dilesem de anlamazdı..

Onu umursamazca arkamı döndüm ve ormana doğru yürüdüm..
Yalnız dolaşmayı, yürümeyi severdim insana dinginlik veriyordu..
Bir süre yürüdüm ve en sonunda bi göl kıyısını gördüm ve hemen oraya doğru yürüyerek gitmeyi düşündüğüm kamp alanına gitmeyi erteledim

Göle doğru uzanan eski tahta parçaları vardı..
En ucuna kadar dikkatlice gittim
Sudaki yansımama baktım.. Tam sessizliğin tadını çıkartıyorum derken
Birden duyduğum sesle irkildim

"gerizekalı düşüceksin "
Başımı yansımamdan kaldırdım ve sesin geldiği yöne baktım
Doruk elinde odunlarla bana karşı bağırıyordu

" sanane"diye bağırdım ben de yani ona neydi ki
kim oluyordu o?!!

"bana ne doğru düş boğularak geberip öl "dedi arkasını döndü

Gözlerimi ondan tekrar yansımama çeviricektim ki çıtırtı sesiyle sesin geldiği yerin tam da üzerinde olduğum tahta parçasından geldiğini gördüm ve ne olduğunu bile anlamadan kendimi suda buldum

Biden düşünce sersemledim
Tam yukarı doğru yüzüp nefes alıcağım sırada birden aşağı çekilmeye başladım
Gölün dibinde batak vardı beni aşağı çekiyordu ve ben astım hastasıydım ne kadar direnebilirdim ki

Daha fazla direnemeyip kendimi bıraktım ilk önce genzimin yandığını hissettim sonrası bulanık

"Kızım "kulağıma gelen o yumuşak ve bi o kadar da korumacı sese döndüm

" anne.. "diyebildim bir çırpıda
O benim gerçek annemdi.
Onu bir 10 sene önce falan hatırlıyordum sonraysa yüzü hafızamdan silindi..
Benim annem melek olmuştu.. Onu kaybetmiştim belki de bu dünyadaki en büyük kaybımdı annem..
Şimdiyse onu hatırlamayan beynim artık hatırlıyordu..
Gözlerim doldu. Ona doğu bir kaç adım attım ve tam da karşımdaydı..
Ona kocaman sarılmayı düşünüyordum ki birden kaybolmuştu.. Bir kaç kez etrafa bakmıştım ama yoktu
"anne.. Anneee"diye ağlamaklı ses tonumla seslendim ama ses yoktu..

Dudaklarımda bir baskı hissettim
Noluyordu..
Bir de kulağıma tanıdık birinin sesi geldi
"hadi.. Kahretsin hadi.."
ağzımda bir baskı daha hissettim oksijen hafif hafif ciğerlerime dolarken
Hala kendime gelicek ya da gözlerimi açıcak gücü bulamadım
Tekrardan Dudaklarımda dudaklarını hissettim bu sefer ciğerlerim gelen oksijen le kendisi toparlamaya başlamıştı.
Kafamdaki bu ses tanıdıktı ama kafamda bir yere koyamamıştım kimdi bu?
sesi telaşlı geliyordu kulağa
Gözlerimi zor da olsa açtım
Görüntü başta bulanık olsa da karşımdakinin Doruk olduğunu gördüm
Doruk!!!
Hayatımı mı kurtarmıştı o?
Ya da ilk öpücüğümü almıştı!!

BÖLÜM SONU...

OKUDUĞUNUZ ICIN TEŞEKKÜRLER
YORUMLAR LÜTFEN =)

Dipsiz KuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin