Xiumin dakikalar içinde, büyük bir telaş ve endişeyle, Min Ji'nin evine gelmişti. Kapıyı açmakla uğraşmayacaktı çünkü anahtarı vardı. Kapıyı açıp içeriye girer girmez banyoya koştu. Min Ji küvetin önünde baygın bir şekilde yatıyordu. Xiumin yavaşça ona yaklaştı. Suratını kapatan saçlarını kulaklarının arkasında topladı ve başında bir şey var mı diye baktı. Küçük bir kesik vardı ve alnından kaşına kadar kan akmıştı. Xiumin ne yapmasını gerektiğini bilemiyordu. Ambulansı mı aramalıydı yoksa sadece yarayı temizlese yeterli olur muydu ? O sırada Min Ji yerinde kıpırdanmaya başladı. Xiumin bunu fark edince yanına geri dönerek baş ucuna oturdu. "Min Ji..." dedi neredeyse sesi bile çıkmamıştı. Yavaşça gözlerini aralayan Min Ji neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Başındaki ağrı beyninin zonklamasına sebep oluyordu. Etrafına bakmaya fırsat bulunca yanında oturan Xiumin'i gördü. "Xiu-Xiumin..?" diye kekeledi şaşkın şaşkın. Xiumin ona küçük bir gülümseme sunduktan sonra "İyi misin ? Hastaneye gitmek ister misin ?" diye sordu.
"H-Hayır. Ama senin burada... İçeri nasıl..?" diye sorular yağdırırken, Xiumin oturduğu yerden kalktı ve Min Ji'nin düşmesine neden olan havluyu eline aldı. Hafifçe ıslattıktan sonra Min Ji'nin narin vücuduna özen göstererek havluyu başına koydu. Yarasını güzelce temizledikten sonra "Yara bandı neredeydi ?" diye sordu. "D-Dolapta." diye kekelemeye devam ediyordu Min Ji. Xiumin'in burada olması ona mantıklı gelmiyordu. Daha doğrusu Xiumin neden buradaydı ? Yara bandını alan Xiumin, Min Ji'nin yanına oturmadı bu sefer. Önünde durdu ve eğildi. Min Ji dik dik Xiumin'in suratına bakarken o, çenesini kavrayarak suratını yana çevirdi. "Bana öyle bakmayı kes. Yoksa sana aşık olabilirim." dedi Xiumin yara bandını yapıştırdıktan sonra. Min Ji, Xiumin'in söylediklerini duymuyor, yaptıklarını da hissetmiyor gibiydi. Min Ji hala Xiumin'in suratına dik dik baktığında Xiumin sonunda dayanamadı ve "Pekala, o zaman oyun oynuyoruz." dedi. Ardından da bakışlarını Min Ji'nin gözlerine kilitledi. İkisi de birbirilerinin gözlerine bakarken Xiumin bunu sadece bir oyun sanıyordu.
* * * * *
"Ah, Chanyeol... Elimi tut!" Baek bağırdığı sırada az kalsın düşmek üzereydi. Chanyeol kıvrak bir hamle ile Baek'in küçücük elini kavramıştı bile.
"Daha ne kadar yukarı çıkacağız? Gece gece önümü göremiyorum."
"Az kaldı, tamam mı? Elimi sıkıca tut ve beni takip et."
Chan, Baekhyun'u arkasında sürüklerken aslında çoktan özel yerlerine varmışlardı. Ama Chanyeol bu gece biraz daha fazlasını istemişti. Hayata biraz daha yukarıdan bakmak...
"Diğer elini de bana uzat bebeğim."
Baekhyun elini uzatırken "B-bebeğim mi!?" diye sordu şaşkınlıkla. Chanyeol sinsi sinsi sırıtırken Baekhyun'u kendine doğru iyice çekti. Baekhyun dik dik Chanyeol'e bakarken sarılacaklarını sanıyordu. Ama Chan bir anda Baekhyun'un ellerini bıraktı ve elindeki poşeti yere koyarak içindekileri çıkardı. Sonra da uçurumun kenarına oturdu korkusuzca.
"Chanyeol!!"
Chan, Baekhyun'un kendi ismini söylemesi üzerine dikkatini ona verdi.
"Efendim bebeğim?"
"B-bana şöyle demeyi k-kes. Hem ben senden soju istedim. Bu biralar nereden çıktı?"
Chanyeol oturduğu yerden yavaşça doğrulup kendisine öfkeyle bakan Baekhyun'un yanına gitti. Bir eli Baekhyun'un suratını okşarken diğer eli ise boşlukta sallanıyordu.
"Birinin seni eve bırakabilmesi ve yurda gidebilmesi için motosikletini sürmesi gerekiyor."
"Yani... Sen içmeyecek misin?"
"İçmeme gerek yok çünkü sen zaten beni sarhoş ediyorsun Baekhyun..."
"N-ne diyorsun sen be!!" diye bağırdı Baekhyun ve Chanyeol'un elini iterek biraların yanına oturdu. Bu sırada Chanyeol de sırıtıyordu.
* * * * *Hala birbirilerine bakan Xiumin ve Min Ji ise banyodan daha çıkamamışlardı. Min Ji'nin bakışlarını kaçırması üzerine "Ben kazandım." dedi Xiumin gülümseyerek ve ayağa kalktı. Sonra elini Min Ji'ye uzatarak onu da ayağa kaldırdı. Ama Min Ji ayağa kalkar kalkmaz başı dönünce Xiumin'in kucağına düştü. Tabii Xiumin hiç sendelemedi bile o kaslı vücuduyla.
"İyi misin? Doktora gidelim mi?"
"İyiyim, bir şeyim yok. Uyusam geçer."
"O zaman seni odana götürelim bende yurda dönerim."
"Sahi... Sen nasıl geldin buraya? Ya Baekhyun evde olsaydı."
"Evde olmadığını biliyordum."
"N-nasıl? Onu aradın mı yoksa?"
"Hayır."
"O zaman nereden biliyorsun?"
'Çünkü Chanyeol yurtta değildi...' dedi Xiumin içinden.
"Sana nereden biliyorsun diye sordum Xiumin."
"Çünkü... Eğer Baekhyun evde olsaydı arayamazdın ve hemen yanına koşardı."
"Ah... Doğru." dedi Min Ji başındaki yaraya dokunurken.
"Hadi seni odana götürelim."
"Sen gidecek misin?"
"Tabii ki gideceğim."
"Gitmesen olmaz mı? En azından ben uyuyana kadar..."
* * * * *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakin Hayat//Travma
Fanfiction"Uzun hikayeleri sevmem." "Neden ?" "Bir süre sonra sıkıcı oluyorlar." "Peki, bu hikayenin bitmesini istemiyorsan..?" -Tanıtım kısmını bilerek farklı yapmıştım ama bu bir ChanBaek hikayesi olacak arkadaşlar. Haberiniz olsun. Tanıtımı okuyup karar ve...