Adım Nira Kılıç. 19 yaşındayım. Okumak yerine çalışıyordum. Çünkü babam alkol bağımlısıydı ve çalışmıyordu. Annem depresyon hastasıydı yani tüm gün evdeydi. Ben ise liseye kadar -zorunlu olduğu için- okumuş sonra babamın harcamaları, kumar borçları ve evin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmaya başlamıştım. Gündüzleri Leyla kafede garson, geceleri Kaler barda barmenlik yapıyordum. Bir kardeşim yoktu. İyiki yoktu çünkü onunda benle aynı durumda olacağından emindim ve bir kişinin daha bu durmuda olması isteyeceğim son şey dahi olamazdı.
Son kez aynaya baktım ve soyunma odasından çıktım. Dans pistine toplanmış elemanların arasına girdim bende. Kaler şirketinin ortaklarından birinin tek oğlu Arel Çeker, aynı zamanda Kaler barın müdürüydü. Her iş çıkışı bize hoşçakalın demek için toplardı, şimdi olduğu gibi. Bir iki dakika sonra Arel bey, dj bölümüne çıkmıştı. Çalışanlardan çıkan uğultu yerine derin bir sessizliğe bıraktı.
''Evet arkadaşlar, bugünde çok iyi iş çıkardınız, hepinizi tebrik ederim. Artık evlerinize gidebilirsiniz. İyi geceler.''
Bu kadardı işte. Bizi toplamasının nedeni sadece bu birkaç cümleyi söylemek istemesiydi. Elimde olmadan gözlerimi devirerek arkamı döndüm. Bardan çıktığımda tenimle temas eden soğuk hava ürpermeme sebep oldu. Kolumdaki saat 01:43'ü gösteriyordu. Dayak saati. Para harcamak istemesemde evimiz şehirin dışında kaldığı için taksiyle gitmek zorundaydım. Eve nihayetinde geldim. Kapıyı açarken babamın uyumuş olması için bildiğim tüm duaları okuyordum. Ama istediğim gerçekleşmemişti. Kapının açılırken çıkardığı sesler üzerine babam sendeleyerek önüme geçti.
''Neredeydin lan bu saate kadar?! '' Yanılmamıştım. Yine içmişti ve leş gibi kokuyordu.
'' Çalışıyordum baba. '' dedim güçlü olmasını umduğum ama titrek çıkarak beni yanıltan sesimle.
Yüzüme inen darbeyle şaşırmamıştım. Alışmıştım artık babamın beni dövmesine, annemin ses çıkarmamasına.
'' Aynı anasının kızı, hık! İkiside or*spu! Anan olacak o karı, hık, kaçmış, hık! '' Babamın söylediği son cümlenin şoku ile gözlerim irileşmişti ki babamın karnıma tekme atmasıyla yerde iki büklüm oldum. O kadar içmişti ki daha fazla ayakta duramadı ve üzerime düştü. Aldığım darbenin etkisiyle midem ağzıma gelirken babamı zar zor üstümden attım. Derin derin soluklanmaya başladım. Babamın yerdeki sızmış görüntüsü canımı yakıyordu. Ne yaparsa yapsın ondan tamamiyle nefret edemiyordum. O benim babamdı. Maalesef ailemizi seçme şansımız olmuyordu.
Onu yatağa yatırmak için ayağa kalktım. Kollarından tutup sürükleyecekken cebinden düşen kağıtla babamı bırakıp kağıdı aldım. Üzerinde Nira'ya yazıyordu. Kağıdı çevirip okumaya başladım. Annemin veda mektubuydu bu.
''Canım kızım Nira, belkide bu mektup eline geçmeyecek senin ama şansımı denemek istedim. Tahmin edebiliyorum, şimdi seni neden bıraktığımı merak ettiğin kadar bunun için bana kızgınsında. Sana düzgün bir annelik yapmadığım için kırgın, aynı zamanda üzgünsün. Bizim birbirimize yazabileceğimiz ya da söyleyebileceğimiz çok şey yok. Bende buyüzden sana uzun ve duygu dolu bir mektup bırakamıyorum. Şu iki şeyi bilmeni istiyorum: seni her zaman çok sevdim ve seveceğim, ayrıca sen başına gelenlerin hiç birini hak etmiyorsun.
-Annen''
Akan göz yaşlarım kağıda damlayıp mürekkebi dağıtarak kağıdı okunmaz hale getirmişti. Mektubu sinirlendim buruşturup rastgele bir yere attım. Beni bu iğrenç hayatta nasıl yalnız bırakır? Kaçmakta haklı ama benide yanına almalıydı. Ben onun kızıydım. Her seferinde silmeme rağmen pes etmeyip tekrar akan göz yaşlarımı umursamadan koşarak çıktım evden. Soğuk hava umrumda değildi. Biraz sonra istediğim yere gelmiştim. Uçurumda kenarı... Benim uçurumum. Belkide hayatımda en sevdiğim yer. Hızla yerdeki taşa tekme attım. Uzun bir sessizliğin ardından taşın yere çarpma sesini işittim. Burası evimize 1 km uzaklıkta ve şehirin dışındaydı. Küçüklüğümden beri buraya gelirdim ve şimdiye kadar burada birini hiç görmemiştim. Burayı bilen tek kişi olmak beni mutlu ederdi herzaman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurum Kenarı...
Teen Fiction"Ben bunu hak edecek ne yaptım!? " Sesim yankılanıp tekrar bana dönerken içimi dökmeye devam ettim. "Ben senin kızındım kızın! Ne olurdu yalnız bırakmasaydın beni! Anla mıyormusun? Dayanabilecek gücüm kalmadı artık." Sonlara doğru iyice kısılmıştı s...