1. Bölüm

30 1 0
                                    

Sabah normalden daha erken çalan telefonumun sesiyle uyandım. Telefonu elime aldığımda annemin aradığını gördüm. Özlemiştim. Uzun süredir arayamıyordum derslerimin yoğunluğundan dolayı. Açtım.

"Kızım sabahın köründe seni uyandırdığım için çok özür dilerim ama çok acil Mardin'e gelmen gerek. Uçak biletini Polat ağabeyin halletti. Uçağın saat 11.00'de. Hemen hazırlan ve gel." Diyip kapattı. İlginç. Annem bu kadar uzun süre konuşmazdı ve ne kadar özlemiş olursa olsun sabahın bu saatinde beni aramazdı.

Boşverip yataktan kalktım. Çantamı hazırlayıp kahvaltımı yapmak için aşağıya indim. Birkaç çeşit kahvaltılık çıkarttım ve atıştırmaya başladım. Saate baktığımda 10.00'du. Çıkardığım kahvaltılıkları hızlıca dolaba yerleştirip hazırladığım eşyaları da alarak arabama bindim ve havaalanına sürmeye başladım.

~~~~~

Birinin beni dürtmesiyle uçağın indiğini anladım ve çantamı alıp çıkışa doğru yürüdüm. Ne olmuştu acaba da annem beni bu kadar çabuk Mardin'e getirtmişti? Gerçekten bu sorunun cevabını çok merak ediyorum.

Havaalanının çıkışına geldiğimde Polat ağabeyimi görmemle ona doğru ilerledim. Sıkıca sarıldık. Çok özlemiştim.

"Hoşgeldin Buke'm. Yolculuk nasıl geçti?"

"Hoşbuldum ağabey. Güzeldi. Zaten gece uykumu pek fazla alamadığım için yol boyunca uyudum."

"İyi bari."

Yol boyunca hiç konuşmadık. Konağa geldiğimizde arabadan indim ve konağa doğru ilerledim. Konağa girdiğimde yukardan sesler geliyordu. Seslerin olduğu yöne doğru ilerledim. Mustafa ağabeyim ve Devran Ağa'nın kızı yere diz çökmüş kaderlerine yazılan ölümü bekliyorlardı. Onları böyle görmemle annemin neden bu kadar erken bir saatte beni buraya çağırdığını anladım. En sevdiği oğlu Mustafa ağabeyimin ölmesini istemiyordu. Ya berdel olacaktı ya da ölüm. Ben de Mustafa ağabeyimi çok sevdiğimden oraya doğru ilerleyip "Durun!" diye bağırdım. Bunun üzerine doğal olarak herkes bana baktı ve sözüme devam ettim "Ben ağabeyimin ölmesine asla izin veremem!"

Benim bu sözüm üzerine içlerinden biri beni göstererek "O zaman berdel olsun. Ben bu kızı seçiyorum." dedi. Bir anda neye uğradığımı şaşırdım. "Hayır! Bu evlilik asla olmayacak! Duydunuz mu beni?! Asla!!" diyip konağın çıkışına doğru ağlayarak yöneldim.

Kapıyı kapattıktan sonra koşarak uzaklaşmaya başladım. Biraz daha burada kalamazdım. Eğer kalırsam o gelinlik benim gelinliğim değil kefenim olacaktı.

Koşuyordum. Hiç durmadan, önüme gelen her engeli atlatarak koşuyordum. Sonra bir anda korna sesiyle yolun ortasında durdum. Sonrası ise karanlık.

Ömer Ağa'dan

O kız çok güzeldi. İsmini daha öğrenememiştim. Konağa geldiğinden beri gözümü ondan hiç ayıramamıştım. Eğer ben Ömer Ağa isem o kız benim olacaktı. O açık kahverengi dalgalı saçları, koyu kahverengi gözleri ve beyaz teniyle benim dikkatimi çekmeyi başarmıştı. O kızda birşeyler vardı. Onu diğer kızlardan ayıran birşey. Ama ne olduğunu anlamayamadan konaktan ağlayarak ve koşarak çıkıp gitti. Ben de peşinden gittim. Ona zarar gelmesin diye ama başaramadım. Bir anda yola çıktı taksinin korna çalmasıyla yolun tam ortasında durdu. Hem de tam ortada durdu! Ve ben, yani Ömer Ağa, kızı kurtaramadım!

Koştum ve kızı yerden aldım. Hemen bir taksi çevirip ona "Hastaneye sür! Çabuk ol!" talimatı verdim ve kıza bakmaya başladım.

Buke'den

Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. En son hatırladığım bir taksinin korna sesi ve benim yere düşmemdi. Nasıl gelmiştim ben buraya? Taksici getirmiş olmalı diye düşündüm yoksa kim getirebilirdi ki beni buraya?

Birden kapı açıldı ve içeriye müstakbel kocam (!) girdi.

"Nasılsın? Nasıl oldun?"

"İyiyim" demekle yetindim. O sırada içeri doktor girdi.

"Nasılsınız Buke hanım? Ağrınız var mı? Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

"Hayır yok. Kendimi de çok iyi hissediyorum doktor bey. Ben burdan ne zaman çıkabilirim?"

"Güzel. Tahlilleriniz temiz çıktı bu yüzden sizi hemen şimdi taburcu edebiliriz." Henüz ismini bile bilmediğim müstakbel kocam olacak adama döndü ve

"Ömer Bey çıkış işlemlerine başlayabilirsiniz. Geçmiş olsun."

~~~~~

Hastaneden çıktıktan sonra arabaya kadar yürümem için her ne kadar 'istemiyorum gerek yok' desem de yardım etti. Yol boyunca hiç konuşmadık. Bizim konağın önüne geldiğimizde yine yardım edicekken ben erken davranıp kapıyı açtım arabadan indim ve konağa doğru yürümeye başladım.

Odama çıktım ve kendimi hemen yatağa attım. Yorgun hissediyordum. Yorganı üzerime çektim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin