2. Bölüm

11 1 1
                                    

Uyandığımda havanın karardığını gördüm. Bir anda başıma bir ağrı girdi. Elimi yüzümü yıkasam geçer diye düşünüp banyoya gitmek için yataktan kalktım.

Bu berdel de nerden çıktı yahu?! Ben ne güzel okuyodum. Hayatımı yaşıyodum. Şimdi bu ağa bozuntusu beni seçmeseydi ne güzel okurdum işte! Ama sanki başka kız yokmuş gibi konakta beni seçti! İyi mi?!

Elimi yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra aşağı indim. Ağa bozuntusunun ailesi ve benim ailem oturmuş düğünü ne zaman yapalım diye konuşuyorlardı. Yanlarına gidip tek tek "Hoşgeldiniz" diyip yerime geçtim. Tabii ki de ağa bozuntusunun gözü benim üzerimdeydi herkes gibi. Bu durumdan rahatsız olunca "İzninizle ben biraz terasa çıkmak istiyorum" dedim. Nefes almakta güçlük çekmeye başlamıştım. Müstakbel kayınvalidem gülümseyerek "Tabii kızım çıkabilirsin" dedi.

Terasa çıkar çıkmaz gözlerim doldu. Sevsem de sevmesem de, istesem de istemesem de bu evlilik olduğu için üzülmüştüm. Hem hiç tanımadığım bir adamla evleneceğim diye hem de ailemle yeteri kadar özlem gideremeden ailemin yanından ayrılıp tanımadığım başka bir konağa gidecektim ve bu genç bir kız için oldukça büyük bir yüktü. Bunun farkındaydım. O konakta beni nelerin beklediği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bunun için ağlıyordum. Bunu baya bir dert etmiştim kendime.

Yanımda bir hareketlilik hissedince başımı kaldırıp o tarafa baktım. Karşımda yine o evleneceğim adam duruyordu. Gözyaşlarımı sildim ve oturması için kenara kaydım.

"Ne oldu? Neden ağladın?"

"Farkında mısın bilmiyorum ama daha birbirimizin adını bile bilmiyoruz ve dört gün sonra evleniyoruz."

"Ee?"

"Yani sana hesap vermek zorunda değilim Bay Ağa Bozuntusu!" Bu sözleri söyleyince bana öyle korkunç bir şekilde baktı ki işte o an böyle bir cümle kurduğum için pişman oldum. Ayağa kalktım tam içeri girecekken kolumdan sert bir şekilde tutup beni kendine çevirdi. "Sen ne dediğinin farkında mısın? Dört gün sonra senin de dediğin gibi evleneceğiz ve ben senin kocan olacağım."

"Şey ben..." ne diyebilirdim ki haklıydı. Üstelik koca bir aşiretin ağasıydı ve benim de müstakbel kocam. "Adım Buke." dedim. Tam yine arkamı dönüp içeri girecekken "Ömer" dedi.

"Anlamadım?"

"Adım diyorum. Adım Ömer." Ah! Nasıl anlamayabilirim ki! Resmen salaklaşmıştım. Neler oluyordu bana? Mardin'e geldiğimden beri birşeyler olmuştu bana. Mesela töre denen illetin hep karşısında dururken birden törenin önünde boyun eğmiştim. Benim bir an önce kendime gelmem gerek diye düşünüp kendimi odama attım. Saat epey geç olmuştu. Bu yüzden hızlı bir şekilde duş aldım ve hemen üzerimi giyinip kendimi yatağa attım. Allah'tan taksi çok hızlı çarpmamıştı. Yoksa değil ayağımın ezilmesi sağ çıkamazdım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 29, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin