Birileri şunlara beyin atsın

13 3 0
                                    

Doğruyu söylemek gerekirse şuan sokaktan geçenleri görmeden önce zombilerin varlığına gerçekten inanmıyordum. Allahım birileri şunlara beyin atsın! Ve benim şuan yapabileceğim hiç bir şey yok. Kendi beynimi çıkarıp verebilirim aslında , lazım da olmuyor zaten. Bunu nasıl yapabilirim ? Ah saçmalıyorum.

Buna anlam veremiyorum. Bu nasıl olabilir? Zombiler nasıl gerçek olabilir? Hayır yani, oturupta nasıl zombi virüsü yapabiliriz diye düşünmüşler mi yani? Asıl haberi söylemek gerekirse, zombiye dönüştüğünüzde düşünme yetinizi kaybetmiyormuşsunuz, sadece önünüze gelen herkesi ısırmaya başlıyor, değişik değişik hareketler yapıyormuşsunuz. E bi zahmet! Boşuna mı zombi oluyorlar. Onlarda zombi yani saygı!

Düşünme yetilerini kaybetmiyorlarsa tanıdıkları kişileri ısırmazlar, değil mi?

Artık her düşüncem saçma geliyor. Çünkü onlar ZOMBİ! Düşünseler bile onlar tam anlamıyla GERÇEK bir zombi. Artık "Sette mi unutuldum? Ne çekiyoruz? Ben efsaneyim mi? Twd mi? Dünya savaşı Z mi?" demeyi bir kenara bırakmalıyım. Çünkü bu yaşananlar gerçek. Ve benimde bir şeyler yapmam lazım. Ama dünden beri yemek yemediğim için şimdi gidip mısır gevreği yiyeceğim.

***

Karnım tok olunca , aklım daha iyi çalışır. Hayat felsefem. Belkide gidip Brad Pitt'i bulmalıyımdır. Çünkü Dünya Savaşı Z'de dünyayı zombilerden kurtaran o'ydu. Hadi ama o sadece rol yapıyordu. Ama denemeye değer bir fikir. Belki beraber o zombilerin arasından yürüyüşünü yapardık.

Lütfen biri şu durumda yapmam gereken şeyleri söylesin. Annem hala dönmedi ve endişemin büyük bir kısmı bu yüzden. Seçeneklerim de şu şekilde;
a. Çağlar'ı tekrardan arayıp yardım istemek.
b. Dışarı çıkıp annemi aramak.
c. Arkadaşlarımı çağırıp zombileri nasıl halledebiliriz diye düşünmek. ( Gülmeyin, aramızda gerçekten zeki olanlarımızda var. )

A'yı bir kenara bırakalım. B çok tehlikeli bir seçenek. C mantıklı gibi.

İlk önce c seçeneğini uygulamaya karar verip arkadaşlarımı aradım. Hepsi buraya gelmek üzere yola çıktılar. Ve tabikide zombilerin etrafta dolandıklarını ve dikkatli olmaları gerektiğini onlara söyledim. Şimdi oturmuş onları bekliyorum. Ve şuan farkettim , yazdıklarımı okuyan kişiler benim bir gerizekalı olduğumu, neden annemi aramadığımı düşünüyorlar. Çünkü annemin telefonu bozuk. Ve şuan tamirde. Zaten bunu geleceğe yazıyorum. Tabi dünyayı zombilerden kurtarabilirsek. Ya da belki bir zombi okur , efkarlanır. Böyle bir zamanlar Melis isimli bir kız vardı. Isırmıştım ben onu. Lütfen sonum böyle olmasın. Kapı çalıyor.. Neden yere oturdum ki ben ? Tam kapıyı açacaktım ki; zombilerle dolu bir şehirde yaşadığımızı farkedip camdan bakmayı akıl edebildim. Gelen bir zombi... değildi. Aylin ve Barış'dı gelenler. Kapıyı açtım. Aylin önden Barış ise arkasından sessizce (sessiz olmaya özen göstererek daha doğrusu) içeri girdiler. Aylin bana sarıldı. Barışsa koltuğun köşesine oturup "Selam!" dedi. Aylin kulağıma fısıldayarak "Nasıl bu kadar mutlu olabiliyor?" dedi. Barış "Fısıldamak ses tonunu azaltmak demektir Aylin. Ve mutlu olmamın sebebi uzun zamandır Melis'in evine gelmemiş olmam. Ki mutlu sayılmam çünkü Aslı yenge kayıp." diyerek benim moralimi yine altüst etti. Sonrasında " Özür dilerim. Öyle demek istememiştim Melis." diyerek telafi etmeye çalışsada bir duygu karmaşası yaşıyordum. Gözyaşlarım artık hızlıca iniyordu yanaklarımdan ve ben gülerek "Sorun değil." diyordum. Tam Aylin bana su getirmiştiki kapı çaldı. Aylin hemen pencereye koştu. Bir anda yüz ifadesi donuklaştı ve yere yığıldı. Barış ve ben hemen yanına koştuk. Barış onu sarsarken , ben camdan dışarıya baktım. Ve Aylin'in gördüklerini gördüm. Hayır, bu olamaz!

Zombilerin Gücü Adına!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin