YSO-2/Demir ve Ateş

122 33 22
                                    

Multimedya; Rüzgar Demir

_


Kendimi bir anda yerde bulunca gözlerimi sabır dilercesine kapattım. Kuru fasulye ve pilav tanelerinin üzerine bodoslama düşmüştüm ve bu kesinlikle iğrençti. Bunu kimin yaptığını bildiğim için sorgulamama gerek yoktu. Bu bir anlık afallamama sebep olsa da sakin kalmaya çalıştım. Düştüğüm yerden hızla doğrulurken önümde duran ve çatık kaşlarla bana bakan Rüzgar'ın karşısına geçtim.

"Eğer bir daha bana dokunursan pişman olursun Rüzgar Demir !" diye tısladım. Üzerim yapış yapıştı ve kuru fasulye kokuyordu. Ve ben kuru fasulye kokusundan nefret ederdim.

Rüzgar o alaycı gülümsemesi ile bana bakarken gözlerimi ondan ayırmadım. Keyifli bir ses tonuyla "Ne yaparsın Ahsen Ateş ?" Dudaklarım şaşkınlıkla oval şekil alırken beynim "Rüzgar denilen çocuk daha demin, Ahsen Ateş mi demişti?" diye sorguluyordu. Evet, kesinlikle öyle demişti. Adımı biliyordu. Bu cümle beni hiç olmadığım kadar meraka düşürürken bozuntuya vermemeye çalıştım. "Bana bir daha dokunmaya çalışırsan oalcakları kendi gözlerin ile izleme şansına sahip olursun Demir." Son kelimenin üzerini bastırarak dedim. Dudakların yukarı kıvrılmasına engel olamamıştım. Hızlı adımlarla sınıfa çıkmak adıma arkamı döndüğüm sırada bileğimde güçlü bir el hissetmemle tekrar ona dönmek zorunda kalmıştım. Bu kadar yeterliydi. Gerçekten sinirli bir insandım ve daha fazla dayanamayacaktım. Sinirlerim altüst olmuştu.

Bileğimi Rüzgar'ın elinden hızla kurtarıp kolunu kavradım ve sırtına bastırarak, kıvırdım. Rüzgar'ın küçümser bakışları arasında koluna biraz daha abanınca ağzından küçük bir inleme, ve ardından da sert bir küfür çıktı. Bir anda elini kolumdan kurtarıp, elini boğazıma dayayınca kendimi masanın üzerinde bulmuştum. Ne ara yapmıştı bilmiyordum ama savunma dersi aldığı her yanından belliydi. Her hangi bir bilgi öğrenmese, bu savunma hareketini yapması zordu. Bir ara merak salıp bende savunma dersi almıştım. Pek iyi olmasamda kendimi koruyabiliyordum.

Dudaklarını kulağıma eğdiğinde kalbimin atış hızı neredeyse iki katına çıkmıştı. Vücudumdan soğuk terler akarken dudaklarını kulağıma doğru yönlendirdi. Nefesimi tuttum ve dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Benimle oynama Ateş, yanan sen olursun." dedikten sonra alaycıl bir küçümseme eşliğinde üzerimden kalktı. Yemekhanenin çıkışına doğru ilerlerken yeni düzene soktuğum nefesim ile son sesimle bağırdım.

"Bu oyunu sen başlattın Demir! Ve ateşin kor sıcaklığından eriyende sen olacaksın." Rüzgar arkasına dönüp "Göreceğiz," dercesine baktıktan sonra gözden kayboldu ve bende rahat bir nefes aldım. Etrafta ki kalabalık bizi izlemeye devam ederken sinirle saçlarımı tuttum.

"Ayı mı oynuyor hayırdır neyi izliyorsunuz ?" Durakladım. "Ah ! Doğru az önce bir ayı vardı. Her neyse ayı gitti hadi herkes yemeğine dönsün."

Hiç kimse kılını bile kıpırtatmayınca "Herkes yemeğine dönsün duymadınız mı ?" sesimi yüksetmemden dolayı bakışlar önlerine dönerken tuttuğum nefesi verdim. Rüzgar kimle oynadığına dikkat etmeliydi. Bu oyunda tek bir kazanan vardı. O da ben olacaktım.

Buse, hızlıca peşimden gelip "Ne dedin sen?" diye korkuyla bağırırken büyük bir şaşkınlıkla "Ne demişim?" diye sordum. Ayakta dört dönen Buse sinirle tısladı. "Sen nasıl Rüzgar Demir'e kafa tutarsın?" diye sordu ve kollarını göğsünde birleştirdi. "Hey sakin ol," diye mırıldandım ve onu kollarından tutup sıraya oturttum.

Yanımda Sen Ol  #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin