Sevgili okurlarım!
Kayla KORKMAZ ve Emre ŞAFAK karakterlerini değiştirdim. Yeni karakterleri medyaya koydum. İyi okumalar!
...
Gözlerimi alarmsız bir sabaha açtım. Yatakta esneyip,ayaklarımı sarkıttım. Perdelerim kapalıydı. Gidip perdeyi açtığımda karanlık ile karşılaştım. Pek sorun etmeyip odamdan çıktım.
Simsiyah geniş bir yerdi burası. Çok az bir ışık vardı. Işığın yansıdığı yere baktığım da bir kaç kişinin ağladığını gördüm. Niye ağlıyordu bu insanlar? Baktıkları yere bakınca Emreyi, anne ve babamı gördüm. Kanlar içinde...
Herkesin beni gösterdiğini görünce, kendime baktım. Ve elimdeki tabancayı gördüm. Bir onlara, bir kendime baktım. Ben yapmamıştım değil mi? Bir anda bağırmaya başladılar,
"Katil!"
"Ben katil değilim, ben yapmadım! Ben yapmadım!"
---
"Ben katil değilim!"
Yataktan fırlayarak kalktığım da kan ter içindeydim. Sadece kabustu dedim kendi kendime. Bu sefer nedenini bilmediğim bir şekilde kabuslarıma Emre'de eklenmişti. Anne babam sanki yetmiyormuş gibi birde Emre eklenmişti.
Derin bir nefes alıp, yataktan kalktım. Hala kabusun etkisindeydim. Hala soğuk terler akıtırken, hayatıma lanetler ediyordum. Ne yapmıştım bunları hak edecek? Hiç bir şey.
Dolabıma giderken duş almam gerektiğini anladım. Her yerim ter olmuştu. Dolabımın alt çekmecesinden siyah iç çamaşırlarımı aldım ve kapattım. Kıyafetlerimin olduğu yeri açtığımda bir bakındım. Siyah büstiyer ve siyah etekte karar kılarak onları da aldım. Ve son olarak da onlara uygun siyah, bilekte biten botlarımı aldım.
Hepsini elime alıp odadan çıktım. Duş alacağım yere geldiğimde rastgele birine girdim. Boştu. Üstlerimi çıkarıp yana bıraktım. Vücudumu lifledikten sonra, elime şampuan döktüm ve saçıma sürdüm. Saçımı iki kere daha yıkadıktan sonra, havluyu aldım ve bedenime sardım. Küçük havluyu aldım ve onu da saçıma sardım.
Duşa kabinden çıktım. Vücudumu kurulayıp, üstlerimi giyindim. Saçlarımı kurulayıp , taradım. Kirli üstlerimi alıp, çıktım. Odama giderken, koridorların boş olduğunu fark ettim. Ya çok erkendi ya da ben gecikmiştim.
Odama girince üstlerini kirli sepetine attım. Oradan alıp yıkıyorlardı. O yüzden rahattım.
Çantama bir defter, kalemlik, telefon gibi eşyalarımı koyup fermuarını kapattım. Çantamı sırtıma alıp, odadan çıktım.
Görünüşe göre geç kalmıştım. Ama takmadım. Hocalar bana asla bir şey söylemezlerdi. Yada şöyle diyelim, söyleyemezlerdi.
Yurttan ağır adımlar ile çıkarken telefonumdan mesaj bildirimi geldi. Çantamdan telefonumu çıkarırken bir yandan da arabama yürüyordum. Telefonu çıkarınca kilidi açıp, mesaj bölümüne girdim. Aynı zamanda da arabaya binmiştim.
Emre: Günaydın. (06:30)
Emre: Ne uykucusun. Bir kalkamadın.(07:00)
Emre: Hangi okuldasın?(07:10)
Emre: Ah! İkinci derse girdik ama sen hala uyuyorsun. (08:10)
Telefonu tekrar kilitledim. Çantama telefonumu koyduktan sonra, çantayı yan koltuğa koydum. Arabayı çalıştırdım. Hız ibresi yüz elliyi gösterirken biraz daha gaza bastım.