1.BÖLÜM

416 23 11
                                    

Bu şekilde koşmaya devam edersem Usain Bolt'u geçecektim.Arkamı döndüm ve peşimden koşan iki salağa bir baktım.Abi bunlar hala yorulmadılar mı ya?İki saattir peşimden koşuyorlardı ve hala daha yakalayamamışlardı.Onlar da benim gibi yorulmuşlardı biliyordum ama pesimi birakmaya hiç niyetleri yoktu.Eee tabi göt korkusu var sonuçta.Patronlarından azar işitiyorlardır.O adamdan ben bile korkuyordum ki onları düşünemiyorum.Patronları her hafta bunlardan bi kaç tane yolluyordu.Bende genelde onlardan kaçıyorum.Ben de bu yüzden kosuyorum ya zaten.Beni mal gibi koşturuyorlardı ama tabi sole bisi de var.Adamlar sayesinde diyet yapmama da gerek kalmiyordu hani.Onlar sağolsun(!) daha kilo almıyordum.Arkama biraz daha göz attım.Koşmaktan nefes nefese kalmışlardı.Takım elbiseleri artık kırışıklık seviyesini geçmişti.Takım elbiseleri bile isyan ediyordu artık.Yüz ifadelerine baktım.Hemen önüme döndüm ve elimi ağzıma bastırdım.Şu an gülmemek için kendimi zor tutuyordum.Yüz ifadeleri o kadar komikti ki...Evet bu durumda bile gülebiliyorum.Çünkü ben bole durumlara alışığım.İlk defa kaçırılmaya çalışmıyorlar yani.Birçok defa bu durumla karşı karşıya kaldım.Hatta bi çok defa kaçırmayı başarmışlardı ama ben her seferinde ellerinden kurtulmayı başarmıştım.Nasıl mı?Ablanız tecrübeli gençlik.Artık kaçmak için bir çok strateji belirlemiştim.O yüzden yakalasalar bile bir şekilde kaçmaya başarıyordum.Evet beni ilk kaçırmaya çalıştıklarında çok korkuyordum ama zamanla alışmıştım.
İç sesimden bana bir mesaj geldi.Sesli mesaj...
İÇ SES:Buda aynı şeye benzedi ha.Çocuğu iğne vurunmaya götürürler ya iğneden korkarda sonra aslında fazla acıtmadığını anlayıpta boşuna korkmuşum der ya onun gibi birşeydi.
Ahhh.Benim iç sesim bole canlar...Kendisi tam bir mal.Saçma sapan şeyler düşünür.Aslında yapması gereken şeyleri esgeçip hiç aklıma bile gelmeyecek şeyler yapar.Hayır yani şimdi düşünüyorum ama bulamıyorum.Sen niye bu kadar mal oldun ki?Annemle babam kesin bana küçükken fazla kitap okutmadı.Kesin bu yüzden.Neyse boşverelim.Yani bu kaçırılma olayını fazla büyütmeye gerek yok.Vitamin hapı gibi bişi oldu benim için.Her zaman belirli dozda alıyorum.Bana bişi olabilme ihtimali de vardı tabi ama ben bunların ikisinide parmağımda oynatırdım.Yani ablanızın üstünden kalkamayacağı sorun yoktur.O yüzden sülaleniz raad olsun.
"Bırak artık koşmayı.Eninde sonunda yakalayacağız seni"Egomu tatmin etmeyi bırakıp bana pes etmemi söyleyen takım elbiseli adama bir bakış daha attım.Mafyaların iş adamı gibi takım elbise giymelerini çok saçma sapan buluyordum.Bu yüzden onlara ters bir bakış attım.Kolumu kaldırdım dirseğimi kırdım ve saatime baktım.Saat dört olmuştu bile.Ülkünün okuldan çıkış saatine az kalmıştı.Ofladım.Şunlardan bir şekilde kurtulmalıydım.Düşün...düşün... Bunları düşünürken bir andanda koşmaya çalışıyordum.Biraz daha ilerleyince kulaklarımı çocuk sesleri doldurdu.Sonrada gözüm ilerideki parkı gördü.Merdivenlerden indim pardon üzerinden atladım.Sonra da parkın etrafından koşarak parkın çıkışına doğru ilerledim.Parktaki insanlar bir bana bir de arkamdaki lere bakıyorlardı.Kafalarında ne senaryolar dönüyordu kim bilir.Tabi siz anca bakın biride çıkıp"Noluyo kızım!"demesin.Birinizde yardım etmeyin.Parktan meraklı gözler eşliğinde çıktım.
Hayat bir daha gerçekleri yüzüme çarptı.Bu hayatta kimse bana yardım etmemişti ki.Hep tek başıma savaşmıştım.Başıma bir iş gelse kimse arayıp sormamıştı.Hayat hep benim sırtımdan vurup yere düşürdüğünde kimse elimden tutup kaldırmamıştı.Başımı eğdim ve kendim kalktım her seferinde.Karşıma bir engel çıktığında tek başıma aştım hep.Başıma ne geldiyse tek başıma gelmeye çalışmıştım üstesinden.Bir şeye üzüldüğümde tek başıma ağlamıştım.Başımı omzuna yaslayacağım kimsem yoktu ki.Göz yaşlarımı kimsenin görmesine izin vermemiştim.Güçsüz olduğumu kimsenin görmesine izin vermemiştim.Zayıf olduğumu kimsenin görmesini istememistim.Çünkü her zaman güçlü görünmeliydim.Eğer güçlü olamazsam başkaları benim canımı acıtabilirdi.Bu düşünceyle ben ayakta duruyordum.Zayıf olanı her zaman kırarlardı.Ama güclu olani kirmak daha zordu.Her şeyimi tek başıma yapmaya çalıştım.Yaralarımı tek başıma sarmıştım.Hayat denen bu yolda ben hep tek ilerlemiştim ve galiba bundan sonrada böyle olacaktı .
Artık çok yorulmuştum.Aslında normalde bu kadar koşmazdım.Şimdiye kadar izimı kaybetmiş olmaları lazımdı.Biraz daha böyle koşmaya devam edersem dalağım patlayacaktı.Bacak denen organı bilen var mı?Şu anda işlevini görmüyordu.Ya da ben hissetmiyordum.Ağzım susamış köpekler gibiydi.Ağzım açık dilim hafif dışarıdaydı.Koşmaktan terlemiştim.Üzerimdeki penye üzerime yapışmıştı.Saçlarım terlediğim için yağlanmıştı ki içerisinde yumurta kızartabilirdik o derece yani düşünün.Karnıma giren ağrı yüzünden elim karnımda kosuyordum.Duraklamaya başlamıştım bile az sonra ise yere yapışabilirdim.
"Bu iki Dingilden kurtulmalıyım.Yorulmak yok.Koşmaya devam."Ben bu şekilde kendime gaz vermeye çalışırken karnıma şiddetli bir ağrı daha girdi.Sanki mümkünmüş gibi elimi biraz daha karnına bastırdım.Dalağım bana "Dur artık amına koyim!"diye haykırıyordu.Kalp ritmim bozulmuştu.Boğazım yanıyordu.Midem bulanıyordu.Bacaklarım da onlara katılırmışçasına yavaşlamaya başlamıştı.Bütün organlarım isyan ediyordu durmam için.Allahtan beynime birşey olamamıştı.En azından o benim tarafımdaydı.Bacaklarım "İstifa ediyorum ben artık?"der gibi durmaya kalkışmıştı.Hayır,Hayır durma şimdi duramazsın.Beyin bir şey de şuna.
BEYİN:Oğlum devam etsene koşmaya
BACAK:Lan mk benimde bir canım var.Artık oksijen bile almıyorum.Ben bu şartlar altında çalışamam.
BEYİN:Amına koyim lan senin,kızı yarı yolda mı bırakacan.
BACAK:Bana bak daha hızlı calışmamı istiyorsan bana daha fazla oksijen lazım.Ben oksijen olmadan çalışamam.Çok biliyorsan sen bir çözüm bul.
BEYİN:Tamam lan tamam.Merak etme ben bir çözüm yolu bulacam Alya.
Beynim ve bacaklarım hararetli bir kavgaya girerken kimin kazandığını anlamıştım.
BACAK:Benden bu kadar başının çaresine bak.Bacaklarım benden habersizce durmaya yeltendiğinde artık koşmuyor başka bir şeyler yapıyordum.Ne yaptığımı bende kestirebilmiş değildim.Ben koşmaya çalışmaya çalışırken ayağım, orda ne işi olduğuna dair hiç bir fikrim olmadığı taşa takıldı ve yere düştüm.Pardon yerle öpüştüm.Bütün organlarım bir rahatlama içerisine girerken kısık sesle bir küfür mırıldandım.
BEYİN:HASSİKTİR.
Hayat yine yapacağını yapmıştı.Her zaman görevini yerine getirirdi.Beni yine yere düsürmüstü.Zaten iyi bir şey yapsan şaşarım.Gözlerim dolmuştu.Neden hep acı çektiriyordu bana?Ben bu kadarını haketmemiştim ki.Her gün yeni bir darbe alıyordum onun yüzünden.Kalbim artık dayanmıyordu.Boğuluyordum.Nefesim kesiliyordu.Canım yanıyordu.Bazen neden yaşadığımı düşünmüştüm.Amaçsızca denen kelimenin beden bulmuş haliydim.Her günüm kederli her günüm hüzünlü...Vücudumun her yeri yaraydı.En çokta kalbimde yara vardı.Hayat kalbimi hançerlemişti. yaralarım o kadar çoktu ki artık hançer geçirecek yer kalmamıştı ama hayat tıpkı sadist bir ruh gibi canımı yakmaya doymuyordu.Aslında evet ben neden yaşıyordum ki?Hayat daha çok canımı acıtsın diye mi?
Aklıma bir anda ülkünün masum yüzü düştü.Sonrada annem,bana verdirdiği söz...Eğer ben yaşıyorsam bunun tek bir sebebi vardı.O da Ülküydü.Eğer o olmasaydı şimdiye kadar intihar etmiştim.O benim hayatta kalmak için tek sebebimdi.Yaşama sebebimdi.Bu içi dışı bir olmayan hayatımda tek anlamlı olan şey oydu.Benim kıymetlimdi.Harbiden ya o benim için en değerli şey iken hayat onu elimden almamıştı.İçimden bir yerlerde bir ses bağırdı."Henüz almadı."Ne demiştim ben,bu iç ses hiç yardımcı olmuyordu bana. hayatta her şeyi kardeşim için yapıyordum.Benim yaşadığım hayatı ileride o yaşamasın diyeydi bütün bu çabam.O da benim gibi acı çekmesin diyeydi her yaptığım şey.
Kızgın asfaltın üzerinde duran ellerimi yavaşça asfalttan ayırdım yüzüme gelecek kadar kaldırdım kollarımı.Dolu dolu olan gözlerimi sildim ve başımı yukarı kaldırdım.Omuzlarımı dikleştirdim.Güçlü görünmeliydim.Koşmaktan iflas etmiş bedenimi yerden kaldırmaya çalıştım.Bütün organlarım sanki bana küfür edercesine ağrımaya başladı ve kalkmaya çalıştığım yere geri düştüm.Ellerimi yumruk yapıp kızgın asfalta vurdum.Sinirlenmiştim ve kendi kendime konuşmaya başladım.
''Siz kimin tarafındasınız ha?Bana hiç yardımcı olmuyorsunuz.Sizin yüzünüzden bunlar hep.Nolur biraz daha sabretseniz yani.Sizi ben taşıyorum tamam mı?Benim Vücudumdasınız ve benim dediklerimi yapıcaksınız.''Ven vücut parçalarımı azarlarken tekrar kalkmaya çalıştım.Ama sonuç yine hüsran yine hüsrandı.Başımı eğdim ve göğüs kafesime doğru konuştum.
''Amınıza koyim sizin.Bi boka yarayın bi kere yaa.''Vücut parçalarım dediklerime alınmış olacakki bir daha ayağa kalkma girişimim başarıyla sonuçlanmıştı.Etrafıma göz gezdirdim ve bizim salaklara baktım.İkisi de durmuş bana öylece dümdüz bakıyordu.Bu bakışı nerde görsem tanırdım çünkü bu bakışı bende çok kullanırdım.Bu bakış Uzaylı görmüş köylü bakışıydı.İyide bunların şuan beni yakalamış olması gerekiyordu bakış atmaları değil.Hangisini sorsaydım acaba.Niye oyle baktıklarını mı yoksa neden yakalamaya çalışmadıklarını mı?En iyisi birinciyi sormaktı.İkinciyi sorarsam duruma uyanabilirlerdi ve yakalamaya çalışîrlardı.Büyük ihtimalle de başarıŕlardı çünkü koşmaya takatim kalmamıştı.
''Niye oyle bakıyonuz lan.''Benim soruma gülerek cevap verdiler.Bak sinir geliyor bana.Hemde tepemden...
''Olum bu kız şizofren bence.''dedi sarışın olan ve işaret parmağıyla beni gösterdi.Esmer olan ise bana bakarak güldü.
''Herşeyi anladımda bi o şeyi anlamadım.''Meraklı gözler eşliğinde sordum.
''Neyi?''Bu soruma ağzını Bükerek cevap ve taklit yaparak konuştu.
''Sizi ben taşıyorum tamam mı.Benim vücudumdasınız ve benim dediklerimi yapıcaksınız.''Dedi ve bu sefer ikisi birlikte gülmeye başladı.İkiside hunharca gülüyordu ve bu benim sınirlerimi altüst etmişti.Evet şuan beni kaçırmak isteyen adamlarla konuşuyorum.Beni kaçırmaya çalışan iki salakla.Ellerimi yumruk yaptım istemsizce sinirlenince bole oluyordu ve konuşmaya başladım.
''Siz kendinizi ćok mu akıllı sanıyorsunuz.Burda beni yakalamak varken gelmiş benle alay ediyorsunuz.Aklınız olsaydı beni yere düştüğüm an yakalardın salak.Gerizekalı beyinsiz-Hemen elimi ağzıma bastırdım.Şu an uyuyan devi uyandırmıştım.Alkış bana...Benim dediklerimi haklı bulacaklar ki yüz ifadeleri değişti.Ve üzerimë gelmeye başladılar.Galiba koşma vakti-tekrar-
Cidden artık bunlardan kurtulmalıydım.Koşmaya başladım.Birçok ara sokağı bir çok yeri ve bir sokak kavgasını geride bıraktım.İşte şimdi pişman olmuştum.Ben yaa ben.Alya Soyder.Nam-ı diğer Arıza Kız.İlk defa bir kavgaya katılmadım.Hepsi bu iki salak yüzündendi.O kavgaya gidip biraz kız dövmek istiyordum.Bi şunlardan kurtulayım ilk işim o kavgaya gitmek olacaktı.Irmağın kenarında koşarak ilerliyordum.Nasıl kurtulcam yaa ben.Irmağın kenarında banklar vardı.Bir kadın telefonu ile uğrasıyordu ama onun oturduğu bank daha gerideydi ve çok belli olmuyordu.Bankın üzerinde bir gazete vardı.Bir anda beynimde bir ampul yandı.Hızımı olabildiğince artırdım ve büyük otların içerisinden içeri girdim.İşte beni gòremiyorlardı.Hemen o telefonu ile uğraşan kadının yanına oturdum.Bankın üzerindeki gazeteyi elime aldım ve açtım.Gazeteyi yüzümümden karnıma kadar kapayacak şekilde tuttum.Sol tarafıma baktığımda ise kadın bana ''Sen hayırdır?''bakışı attı.Bende ona''Çaktırma''bakışı attım.Bunu bakarak nası anlattığım-''Neyi?''Ahh pardon bakış atmamışım direk solemişim.Adamların ayak sesleri yaklaştığında sessizce önüme döndüm.Kadın hala aynı bakıştaydı.Adamlardan biri -muhtemelen sarışın olan-
''Buralardan koşarak bi kiz geçti mi?Sarışın mavi gözlü.Full siyah giyinmiş...''Kadın bakışlarını bana çevirdi ve baştam aşağı süzdü.Galiba tarif ettiğinin ben olduğunu anladı.Kadın tam ağzını açmaya yeltenmişti ki ben işaret parmağımla sağ tarafımı gösterince ağzını açtığı gibi kapadı.Allahtan sustu yani.Gazetenin altından ayaklarına baktım.Koşmaya devam ettiler.Bir kaç saniye òylece kaldım.Ayak sesleri kaybolan kadar durdum.Sonra Gazeteyi sadece gözlerimin göreceği kadar aşağı çektim ve etrafıma bakındım.Etrafta kimsecikler yoktu.Gazeteyi üzerimden çektim.Bir kaç sevinç hareketleri eşliğinde gazeteyi gelişigüzel fırlattım.Kendimce bir kaç mırıltılar çıkardım ve güldüm.Sonra iki saattir bana aynı bakışı atan kadına baktım.Aynı bıraktığım gibiydi.Hala dik dik bakıyordu ve ben ona ya birşeyden endişe duyduğum zaman yada bir şeye sevinince sorduğum amaçsızca ve benim meşhur olan sözümü söyledim.
''Naaaaaber''Evet bu kelime aslında birine nasılsın vabında sorulan bir sorudur ama ben bunu o amaç için kullanmıyordum.Yani her söz benim ağzımdan çıktıktan sonra anlamını yitirir.Zaaaaa.Bana -hala daha-aynı bakan kadının yanağından makas aldım.Garibim hala durumu çözmeye çalışıyordu.Onu oracıkta öylece bırakıp yoluma devam ettim.Temiz havayı içime çektim ve gülümsedim.
Evet şimdi yapmam gereken bir şey vardı.O da o kavgaya gitmekti.
Evet hala unutmadım.Ben asla gideceğim kavgayı unutmam.
Ben kavga etmeye bayılırdım.Bir yerde görünce dayanamam hemen birine dalarım.Eger gittiğim yerde kavga çıkarmazsam rahat edemezdim.Bu yüzden adım Arıza ya zaten.Irmak kenarından çıktıktan sonra bi kaç sokak geçtim.Ve sonunda o sokağa geldim.Etrafıma biraz göz gezdirdim.Evet yanılmamıştım.Kavga tam bıraktığım gibi duruyordu.Hala başlamamışlardı.Kavganın sebebini öğrenmek için topluluğun içine karıştım.Önüme rastgele gelen bi kıza sordum.
''Niye kavga ediyolar?''Kız bana el işaretiyle òyle birşey anlattı ki...
Hiç bir şey anlamadım.Arkalarda takılmayı bıraktım ve biraz önlere ilerledim.Bir de ne görim.İki taraf barıştı barışacak.Biraz kavgayı körüklemem gerekiyordu sanırım.Hemen sol taraftaki grubun başındaki çocuğun yanına gittim.Evet şimdi başlıyoruz.Karşıdaki çocuk benim yanımda olan çocuğa söyle dedi.
''Bilirsin ben öyle birşey yapmam.''dedi.Karşıdaki de ona gülümsedi ta ki ben gelene kadar.
''Nerden bilcez biz senin yapmadığını.''dedim ve daha çocuk ağzını açmışken devam ettim.
''Belki sen yaptın.Simdi de yapmadım diye yalan sölüyon.''
''Bize garanti verebilir misin?''Tam çocuk ağzını açmış konuşcakken ben araya girip izin vermiyordum.O yüzden çocuk her seferinde ağzını açtığı gibi kapıyordu.Tam devam edicektim ki onun tarafında olduğum çocuk eliyle sus işareti yaptı.What?Onu bana mı yaptı o?Bana bana Arıza ya ebesini sikerim onun.Kimse bana sus diyemez.Buna cesaret bile edemez.Çocuk telefonla biruyle görüstü ve hiç bir sey demeden kapadı.Tam çocuğa dalmaya gideceğim sırada çocuk karşıda ki çocuğa yumruk attı.Hadi bakalım kavga başlasın.Herkes birbirine girmişti ve ben kimin tarafında olduğum belirsiz olduğu için önüme gelen çocuğu dövüyordum.Mesela şuan dövdüğüm çocuk bana uçarak gelmişti.Hayır cidden uçarak gelmişti.Heralde biri uçan tekme attı.Çocuk adeta havada uçtu sonrada üzerime düştü ben de onun ağzını burnunu kırdım.Bi kaç yıl önce bir sürü ders almıştım.Dövüş sporlarının bir çoğunu biliyordum.O yüzden birini hiç yara almadan dovebiliyordum.Bu elimdeki çocuğu bıraktım ve biraz ilerledim.Bana sus işareti yapan çocuğa okkalı bi yumruk geçirdim.Çocuk daha ne olduğunu anlayamadan karnına tekme attım.Karşı grubun elebaşı bana
''Sen onun tarafında değil misin?''
''Hayır.''
''O zaman onları niye dedin.''Karşımdaki çocuğu dövmeyi bırakıp çocuğa cevap verdim.
''Boşver anlamazsın.Buna zekan yetmez.Anladın mı?''dedim.Yerde acı içinde kıvranan çocuk bana
''Ağzına sıćıcam senin kaltak.''Onun bu haykırışina tek kasimi kaldırdım.Yere egildim ve çocuğun saçını tuttuğum gibi çektim.O acı içinde haykirirken bende kulağına şunları söyledim.
''Bana bak piç kurusu kimse bana emir veremez.Bu bir.Benim hakkımda bilip bilmeden konuşma.Bu da iki.Ha ağzıma sıcmak istiyorsan adresim belli.Arıza Kız de herkes tanır.Bu da üç.''Benim bu dediklerime karşı.Gözlerindeki ifade birden değişti sert bakışlarınin yerini korku dolu bakışlar aldı.Kaldırdığı kafasının altından elimi çektim ve kafasının sert betona vurmasını sağladım.İşte bu kadardı.Tabi benim neler yapabileceğimi çok iyi biliyordu.Bunların hepsi de korkak tavuktu.Biri de karşıma çıkıp ta savaşmayı seçmiyordu hepsi kaçıyordu.
Kavganın içinden hızlıca çıktım.Ben yürümeye devam ederken bir yandanda saatime baktım.Saat 4:30'du.Ülkü'nün okuldan cıkış saati geçmişti.Offf...Keşke o kavgaya girmeseydim.Belki bu kadar geç kalmazdım.Cebimden külüstürel mobilimi çıkardım.Evet telefonuma böyle diyordum.Çünkü gerçekten külüstürdü.Bu telefonu almıştım.Çünkü parayı iyi değerlendirmeliydim.Aldığım para zaten azdı.Birde babam bu paranın birçoğunu elimden alıyordu.O yüzden telefon alacağım zaman param bu kadarına yetişmişti.Bende bunu almıştım ki telefon ucuzdu ve bununla birlikte eskiydi.Zaten ucuz bir telefondan da bu beklenirdi.Rehber de zar zor bulduğum müdürün numarasını tıklamadım tabiki...Telefon eski diyom abi!Arama simgesine bastım ve kulağıma dayadım.Sonrada karşı taraftan ses gelmesini bekledim ama duyabildiğim tek ses''Dııııtt...Dııııtt...Dııııtt...''dı.İşte şimdi sinirlerim tekrar geliyordu.Bu müdür niye açmıyordu lan telefonu...Onunda hesabını sorucaktım ondan...Hızlı adımlarla okulun yolunu tuttum.Birkaç sokağı geçtikten ve birkaç abazayı hallettikten sonra okula vardım.Okulun bahçesine girdikten sonra gözlerim Ülkü'yü aradı.Sonra bankın üzerinde tek başına oturan küçük bir kız gördüm.Beynim bu kızın Ülkü olduğunu idrak edene kadar 2 dk geçmişti.Öyle bakmayın ya kaç saat koştum beynime yeni yeni kan gidiyordu.Yani normal böyle şeyler...Fazla vakit kaybetmeden Ülkü'ye doğru yürüdüm.Okulda hiç öğrenci kalmamıştı-Ülkü dışında-ve o da kafasını yere eğmiş bir şekilde oturuyordu.Ben ona bir çok kez başını hep yukarda tutması gerektiğini söylemiştim.
************
''Ama abla...''diye söylendi.Ben de o daha cümlesini tamamlayamadan araya girdim.
''Ama mama yok ablacığım.Bir daha başını yere eğmeyeceksin.''Deyip eğik olan başını işaret parmağımla yukarı doğru kaldırdım.
''Öğretmenimiz bize başımız yukarda yürümememizi söyledi.''Neden derecesine kaşlarımı çattım.Sanki çok önemli birşey diyormuş gibi ellerini kaldırarak ve mimiklerini göstererek konuştu.Bu haline gülmeden edemedim.
''Çünkü başımız yukarda yürürsek kibirli biri olurmuşuz.''Ahh şu hocalar yok mu HAYAT BİLGİSİ dersinde bunlara yanlış şeyler öğretiyorlardı.
''Bak canım.Başımız yukarda yürümemiz bizim kibirli olduğumuzu değil ne kadar güçlü olduğumuzu gösterir.Hayat bilgisi dersinde size hayatı değil yaşamı öğretiyorlar.Yaşamak...Bu eylemi bir sürü kişiyle yapabilirsin ama Hayat...Herkesin hayatı kendinedir.Ve hayat kelimesini tek bir kişi yapar.Herkes kendi hayatını kendi yaşar ve bunu yaşamla karıştırmamak gerekir.Bir sürü kişi tek bir hayatı paylaşamaz ama bir sürü kişi aynı şeyleri yasayabilir.Hayat bilgisi adı üstünde ya Hayat...Ama size yaşam bilgisi veriliyo.Yaşamda kafan yukarda yürürsen kibirli olursun doğru ama hayatta yürürsen güçlü olursun ve biz hayattayız.Unutma bu hayatta başını yere eğmeyeceksin.''dedim ve dizlerimin üzerine çöktüm.Gözlerimi onun gözlerine sabitledim.
''Çünkü...Yere eğilen baş kesilir.''Benim ciddiyetimi Ülkü bozuverdi.Elini göğsünün ortasına koydu ve başını alay edercesine salladı.Bense onun ne yapacağını merak ederek kaşlarımı çattım.
''Anlıyom seni abla.''dedi ve ikimiz aynı anda gülmeye başladık.
************
Hemen yanına gittim ve banka oturdum.
''Sana kaç defa dedim.Başını eğmeyeceksin diye.Hı...''Başını hafifçe kaldırdı.Dudaklarını büzdü ve Omuz silkti.Eğer biri omuz silkiyorsa dediğiniz şeyi ya umursamıyor ya da ona cevap vermek istemiyordur.Elini tuttum ve onu bana döndürdüm.
''Noldu canım?''Yüzünü kaldırdı.
''Neden bu kadar geç geldin abla?Burda çok beklettin beni.''Gözleri doku dolu olmuştu.Sanki dokunsam ağlayacak gibiydi.
''Ablacım dısarda işim vardı.Biraz uzun sürdü.''
''Hep işin var zaten abla.Herkesin ailesi geldi almaya.Bir tek ben kaldım burda.Bi sen gelemedin.''Gözyaşları gözlerinden akmaya başlayınca hemen ona sarıldım.Onu ağlarken görmeye dayanamazdım.Ben ne kadar düşüncesiz biri olmustum böyle.Bir kavgaya gitcem diye kardeşimi burada bekletmiştim.Arkadaşlarının aileleri onları almaya geldiğinde o burada tek başınaydı ve yalnızlık çekmişti.Başkalarını görerek iç geçirmişti.Yalnız kalmıştı.
''Ben...Çok özür dilerim canım...Seni burda beklettim...''Bedenime yasli olan başını kaldırdım.Kaldırmaz olaydım.Yüzü ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu.
''Çok mu beklettim?''dedim.O da evet der gibi başını aşağı yukarı salladı.Okul çantasını kollarından geçirdim.Suluğunu da boynuna taktım.Elini tuttum.
''Hadi canım kalkta eve gidelim.''Ayağa kalktıktan sonra yürüyerek okul bahçesinden çıktık.Kaldırımda bir sağa bir sola baktım.Araba geçmediğinden emin olduktan sonra Ülkü ile karşıya geçtik.Biraz daha yürüdüler sonra Ülkü bir bakkalın önünden geçerken beni çekiştirdi.
''Ablaaaa...''Ona doğru döndüm.
''Noldu canım?''Önünde durduğumuz bakkalı işaret parmağıyla sallayarak konuştu.Bu haliyle çok sevimli olmuştu gülmeden edemedim.
''Bana çikolata alsanaaaaaa.''dedi a'ları uzatarak.Bunu söylerken de yavru kedi bakışlarından birini yolladı ve iki elini göbeğinin üzerinde kenetleyerek Bedenin olduğu yerde hafif yanlara doğru salladı.Şirinlik abidesiydi bu çocuk ya.Önünde eğildim.Gözlerimi gözlerine sabitledim.İşaret parmağımı kaldırdım.
''Bir şartla...''Kaşlarını çattı.Ne söyleyeceğimi bekliyordu.
''Seni mıncıracağım.''dedim.Bıktım artık der gibi bana baktı ama onu mıncırınca da çok gülüyordu.Elini çenesine koyarak düşünüyormuş gibi yaptı.
''Tamam anlaştık.''dedi ve elini uzattı.Bense elini tutmak yerine onun bu ciddi halini bozarak mıncırdım.Sokaktaydık ve Ülkü garip sesler çıkarıyor yoldan geçenler bize bakıyordu ama benim umrumda değildi.Kardeş sevgisiydi bu.Arada bize bakarak gülümseyenler oluyordu.
''Ya abla tamam artık.''deyip elimden kurtuldu.Elini tutup bakkala girdim ve istediği çikolatayı alıp çıktık ve yürümeye devam ettik.

Arıza KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin