Masmavi bir gezegen..

92 7 0
                                    

  Yatağıyla çok düzenli bir ilişkisi vardı onun.Çalar saatinin belki 4. kez ertelenmesinden sonra sonunda yataktan kalkabilmişti. Okulu ve pazartesi günlerini her lise öğrencisi gibi iple çekiyor okulun ne kadar anlamlı, ne kadar ciddi bir müessese olduğunu düşünüyordu yine. Yatak çoraplarını ayaklarından çıkarıp biribirin içine sardı komidinin üzerine koydu. Çorapsız uyuyamazdı. İlkokul ikinci sınıfta romatizma teşhisi konulmuştu. Yağmur yağacağı zaman ağrırdı sol ayağı. Uzun yıllar penisilin iğnesi ile tedavi görmüştü. Perdeleri yoktu penceresinin çünkü korkardı karanlıktan. Kalktı penceresini açtı odaya çise çise yağmur girmesi hoşuna giderdi. Pencere duvarının önüne oturur beklerdi biraz. Dışardaki anlamsız koşturmacayı izlerdi. Servise yetişmeye çalışan ve topuklu ayakkabısıyla çocuğun elini tutmuş bir anneyi, tezgaha yeni yeni sebze seren manav Muttalip amcayı izlerdi. Tam karşı evin yanındaki tek katlı mustakil evin kızı ipteki çamaşırları  jet hızıyla toplardı. Aceleci insanlar hep tuhaf gelmişti ona. Sanki herkes kaderinden kaçıyor ama yine kaderine yakalanıyormuş gibiydi. Başını yasladı pencereye camın soğukluğu içini titresede  bir yandan hoşuna gidiyordu. Bir süre daha bekledi o şekilde sonra kalkması gerektiğini ve diğer insanların arasına dağılması gerektiğini anımsadı. Yüzünü yıkadı kollarından aşağı akan suya yine lanet okudu . Formasını giydi kravatını taktı. Kravat zorunluydu cinsiyet ayrımı yoktu. Takmadığın gün okulun önünde kenara çekilir biraz azarlanır ikaz edilirdin. Başını öne attı saçma sapan bir topuz yaptı saçlarını. Çantasına ders programına bakmadan bir iki kitap bir defter ve iki tükenmez kalem attı. Düzeni sevmezdi. Düzen korkuturdu onu. Ama sınıfta en önde oturup renkli kalemlerle not tutan o kıza hep özenirdi. Ona göre düzenin olduğu yerde hayat yoktu. Sorumsuzdu belki dağınık ama odasında dilediği şeyi bulabiliyordu asıl özgürlük buydu ona göre. Saate baktı dersin başlamasına 15 dk vardı ama o yine acele etmemekte kararlıydı. Spor ayakkabılarının topuklarına basarak çıktı evden. Biraz ilerdeki küçük fırından zeytinli poğaçasını aldı. Poğaçaları yapan Neriman teyzenin kızının ne kadar şanslı olduğunu düşündü.İnsanlara isimleriyle hitap etmeyi çok severdi. Çünkü herkesin özel hissetmesi gerektiğine inanırdı. Neriman teyze ismiyle hitap edilince ağlayacak gibi olmuştu bir gün.

- İsmimle eşim bile çağırmaz beni. demişti..

- Neriman Teyze bence isminiz çok güzel ve size çok yakışıyor diye cevap vermişti tomris.

Neriman teyze bir zeytinli poğaça daha koymuştu kese kağıdına. 'Bu benden' demişti. 

Tomris insanları severdi ama tahammül edemezdi onlara özellikle herkesin sevdiği insanları kafadan elerdi. O birbirine benzeyen şeyleri, birbirine benzemeye çalışan şeyleri sevemezdi. Herkes eşsiz yaratılmıştı ve herkes farklı gözlerden bakıyordu Dünyaya. İki farklı gözle hemde..  Sonunda okulun kapısına varabilmişti. Kapı bekçisi Tomrisin sorumsuzluğuna alışmış gibi eliyle geç işareti yaptı. Tomris o cool tavrını bir kenera bırakıp üçer beşer koşarak çıktı merdivenleri. Öğretmeniyle aynı anda girdi sınıfa. Nur'un yanına oturdu. Nur onun sınıfta anlaşabildiği tek tük insanlardandı. En yakınıydı. Nur, Tomrisin aksine derslerine oldukça iyi çalışır güzel notlar tutardı. Terbiyeli ve oldukça güzel bir kızdı. Kumral saçları ve rengini hala kendinin bile tanımlayamadığı güzel gözleri vardı. Güneşte yeşil gölgede maviydi. Tomris tahammül edilesi zor bir kızdı ama Nur onu çok iyi idare ederdi. Öğle yemeklerinde bazen evlerine gitmezler bilmedikleri bir sokağın duvarına oturur marketten aldıkları cips, çikolata ve jelibonları yerlerdi. Nur jelibon sevmezdi Tomris de cips yemezdi. Ama ikisede bitter çikolataya bayılırlardı. Okul çıkışı Tomrisin gitar derine başlaması gerekiyordu. Belki sorumluluk duygusu yerine gelir diye Babası onu gitar kursuna yazdırmıştı. Tomris şarkı söylemeyi çok seviyordu ve bazen Dünyaya yalnızca şarkı söylemek için gönderildiğini düşündüğü de olurdu. Ama gitar çalmak istediğinden hiç emin değildİ. Sanat Müziği derneklerinin korolarına katılır, kendinden yaşça büyük amcaların, teyzelerin  içinde olmak keyif verirdi. Sanat Müziği Tomrisin  yaşıtlarına sıkıcı gelebilirdi belki ama ona samimi gelirdi. Dışarda onca samimiyetsiz saçma sapan insan dolaşırken sanat müziği derneği ona sığınak olurdu sanki. Evde mutlu değildi. Yalnızca kendi kendine kalabildiği zamanlar huzurlu hissederdi. Ders çıkışı Babası aradı ve Sanat Derneğinde gitar hocasının onu beklediğini ve acele etmesi gerektiğini söyledi. Acele etmeyi sevmediğini bilmezdi babası. Babasının Tomris hakkında bildiği tek şey onun kızı olduğuydu fazlası yoktu. Her ayakkabı alışverişinde ayak numarasını sorardı mesela. Ama Tomris bunları aşmıştı belkide alışmıştı..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 08, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖPTÜM AŞKA DÖNÜŞTÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin