Can alıcı maviliği vardı.Deniz gibi.Gökyüzü gibi.Huzur gibi...
Günün erken saatleri olduğu için sahil boştu.Bir bank bulup oturdum.Hafta sonu olduğu için rahattım ama yarın okul vardı.Deniz kenarı düşüncelerimle beni yapayalnız bırakıyordu.
''Aşk ; Nefrete en yakınsın.'' derler ya hani,insan nefret ettiğini sanarken bir o kadar da seviyor aslında.
Ben onu bir o kadar seviyorum.
Yaşananlar zamanla unutulur.Biliyorum belki çocukluk,belki saçmalık ya da her neyse.Çocuk olmak bir şey değiştirmiyor ki sevebiliyorsun.Geçici olduğunu bilmene rağmen hayal kurmadan edemiyorsun.Karşındakinin sana yara açmasına engel olamıyorsun ve engel olamadığın taktirde daha derin yaralar oluşturmasına neden oluyorsun.Ve o yaraların izini zaman bile kapatmıyor.Sonra yara izlerini görenler ''kimler açtı bu yaraları bu kadar derin ? '' diyorlar.Oysa tek bir kişi bile yarayı oyabiliyor iliklerine ulaşıncaya kadar.Onlar bunu bilmiyor.Ne sen anlatabiliyorsun ne de onlar anlıyor.Zaman elimizden her şeyimizi alıyor.Ruhumuz dahil.Belki işkencelerle dolu bir hayatın içinden ya da belki de huzur dolu bir hayattan.Dünya adil değil.Yoruyor bizleri.
Ben düşüncelerimde kaybolurken arkamda bir şey hissettim ve irkildim.Ardından bir ses
''Uzaklara dalmışsın sanırım.'' dedi.
Boş gözlerle baktığımda tebessüm etti.
''Oturabilir miyim?''Kim olduğunu bilmediğim biri gelmiş dalga geçer gibi başımda dikiliyor ve benden cevap bekliyordu.Hemde beni bu durumda gördüğü halde - hayır neşeli gibi duran bir yanım mı var ? -
Elini uzattı.
- Ya kusura bakma kendimi tanıtmadım.Ben Kutay.İstanbul'da yeniyim.Durgun gözüküyorsun belki konuşmak iyi gelir diye düşündüm.Biraz aptalca yaklaştım sanırım.Özür dilerim.Dedikleriyle hafif de olsa tebessüm ettim ve elimi uzattım.Elimi uzun bi süre tuttu donmuş gibi gözüküyordu.Başını iki yana salladıktan sonra gözleriyle bankta boş olan yanımı gösterdi.Bende izin vererek başımı hafifçe salladım.Oturdu.
Bir süre ikimiz de sessizce gördüklerimizi izledik.Kutay sessizliği bozarak
''Dinleyebilirim tabi istersen ?''
Diyerek bana döndü.Başımı ona çevirdiğimde gözlerinin rengini fark etmem uzun sürmedi.Can alıcı maviliği vardı.Deniz gibi.Gökyüzü gibi.Huzur gibi...
Tebessüm ettim.Başımı öne eğerek cümleye nasıl başlayacağımı bilmediğim için stresten oynadığım parmaklarıma kitlendim.
''Sevdiğim birini kaybettim.''
- Öldü mü ?
Kutay'ın sorusuyla donsam da ağzımdan kelimeler bir anda döküldü.
"İçimde öldü.
Kutay'a döndüğümde bir şey söyleyecekmiş gibi dudakları hafifçe aralandı ama ardından tekrar kapandı.Yüzünde alaycı bir tebessüm oluştu.
"İçimiz mezarlık zaten.Boşversene."Dediğiyle onun da bir geçmişi olduğunu anladım.İyi birine benziyordu.Ruhu yaralı ama hayatta kalmayı başarabilmiş,yaralarını sarabilmiş biri gibiydi.Bakışları anlatıyordu kırgınlığını.O huzur dolu bakışları insanın içini titretirken bir yandan da ısıtıyordu.
Başımı salladım ve düşüncelerimden kurtulmaya çalıştım.Eve dönmek için ayağa kalktım.
''Tanıştığıma memnun oldum.Gitsem iyi olucak.''
- Bende memnun oldum şey...
''Hale.'' Diyerek tebessüm ettim.
Gülümsedi.
''Tekrar görüşmek dileğiyle."
"Görüşürüz." Dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım.Bakışları derindi.İçime işlemişti resmen.Neden bu kadar kalıcı etkisi oldu onu da anlamadım.
Düşünürken birine çarptım.Sinirli gözlerle bana bakıyordu.
''Pardon." Dedim ve önüme döndüm.Umrumda değildi.Alt tarafı yanlışlıkla çarptık -aptal- .Bu sefer eve gitmek için yolu uzattım.Değişiklik yapmak iyi geliyordu.
Aslında daha farklı ve büyük bir değişiklik olması lazımdı hayatımda.İhtiyacım vardı.Tabi düşüncelerim hayalden başka bir şey olmuyordu.
Eve geldiğimde kimse yoktu.Fark etmesem de hava kararmaya başlamıştı.Sessiz evin içinde zemine çarpan ayakkabılarımın sesi yankılanıyordu.Merdivenleri üçer beşer atlayarak odama çıktım.Sessizlik insana huzur veriyordu ama beni bir o kadar da korkutuyordu.Sessizlik ve karanlık fobilerimden biri.Karanlıktan korkuyorum.Çünkü etrafımda sanki bana dokunmak isteyen birilerinin olduğunu hissediyorum.Karanlık zaten içine sessizliği hapsettiği için ikisi benim korkulu rüyam oluyorlar.
Derin bir iç çekişten sonra kendimi yatağa bırakıp bembeyaz tavana boş gözlerle bakmaya başladım.
Mavi gözler benim niye bu kadar dikkatimi çekiyor ya ?
Yataktan kalkarak aynanın karşısına geçtim.İlk defa eve döndüğümde göz altlarım fazla kızarıp,morarmamıştı.Çünkü Kutay biraz da olsa dikkatimi dağıtmıştı.En azından o gelince ağlamamıştım.Dolabımın kapağını açıp içinden siyah taytımla salaş mavi bir t-shirt çıkardım.Üstümü değiştirdikten sonra bahçeye çıkarak pufların bulunduğu yere gittim.Burayı annemlere bana yapmaları için rica etmiştim ve beni kırmayıp yapmışlardı.Gece gökyüzündeki yıldızları izlemeyi çok sevdiğim için burayı benimsiyordum.Karanlıktan korktuğum için loş bir ışık koymuşlardı.Etrafımı birazcık da olsa aydınlatıyordu ve yıldızları izlememe engel olmuyordu.
Hava iyice karardığı için yıldızlar ortaya çıkmıştı.Gökyüzünü seyrederken evden gelen annemin sesiyle başımı kapıya çevirdim.
''Hale?''
"Efendim."
"Nasılsın canım?"
"İyiyim anne.Neredeydiniz?"
"Evde eksik olan şeyleri almaya gittik.Burada mı oturucaksın?Hava serin."
"Soğuk değil.İyiyim böyle."
"Battaniye getiriyim ben yine de üstüne alırsın."
"Olur."
Annem giderken bende kendimi pufların üstüne attım.Sanırım bugün biraz yorucu geçmişti.Sabahta erken kalktığım için uykumu alamamıştım.Göz kapaklarım yavaşça kapanıyordu.Ne kadar istesem de kendime engel olamadım.Uyumadan önce telefonumdan şarkı açarak sesini azalttım.Annem üstüme battaniyeyi örtmek için gelmişti.Yavaşça üstümü örtüp saç diplerime öpücük kondurdu.O sessizce yanımdan ayrılırken bende kendimi uykuya bırakmıştım.Multimedyada telefonda açtığını bahsettiğim şarkı var.Dinleyebilirsiniz canlar.
Biraz geç yayınlamak zorunda kaldım.Abimin sağlık sorunları var.Bugün ameliyat olucak dua edin.😔
Yorum ve votelerinizi bekliyorum.😘