Baekhyun okulun bahçesinden içeri girdiğinde, arkadaşlarıyla şakalaşan uzun boylu çocuğu gördü.Onun sabah dersi bile yoktu ki. Ne işi vardı burada? Yahu tabiki de Baekhyun onun ders saatlerini bakmış ve ezberlemişti. Bunun nedeni kendince ondan saklanmaktı.
Uzun çocuk onu ne zaman görse 'Baekiee' diye koşuyordu. Lise zamanlarında ki havalı Chanyeol gitmiş ve yerine tuhaf bir şey gelmişti. Bu Baekhyun için iyi değildi tabikide. Ona tekrar tutulmak istemiyordu. Çok fazla acı çekmiş, çok fazla üzülmüştü. Ama Chanyeol bir türlü peşini bırakmıyordu. Ondan kurtulmak istiyordu. Uzun çocuk dengesizin tekiydi cidden.
Tam bu sırada Chanyeol'lun gözleri kendisini bulmuştu. Panikle yanındaki Kyungsoo'nun arkasına saklandı. ''Napıyon lan manyak?'' Kyungsoo gözlerini devirerek arkasındaki onu çekiştirip duran çocuğa söyledi. Baekhyun işaret parmağına dudağına götürerek ''Şşş tehlike yaklaşıyor koru beni Kyungie.'' fısıldadı.
''Baekie!!'' Bu sırada tüm kampüsü inleten kalın ve erkeksi ses duyuldu. Herkes kısa çocuklara doğru depar atan Chanyeol'u görünce gözlerini devirdiler. Bu artık sıradan bir olaydı. Başlarda eğlencesi olsada alışmışlardı artık. Alışamayan tek kişi Baekhyun'du.
''Gelmesene pislik! Kış kış!'' Baekhyun saklandığı yerden çıkıp okulun daha iç taraflarına doğru depar attı uzun çocuk gibi.
Chanyeol kısa olanı kovalamaktan büyük bir haz alıyordu. Küçük çocuklar gibi göründüklerinin farkında olsada Baekhyun'un koşarken kasılıp gevşeyen sıkı kalçaları buna değerdi. ''Baeki! Benim Nutella prensim seni seviyorum!!'' Hala bağırıp bir yandan da kahkaha atıyordu.
Arkasındaki uzun çocuğun bağırışları Baekhyun'u daha da geriyor ve dikkatini dağıtıyordu. Tam bu sırada ayağı takılıp deyim yerindeyse yeri öptü. Deyimi boş verin gerçekten yeri öpmüştü. Hatta o kadar tutkuluydu ki burnunun üstünü sürtmüştü.
Chanyeol onun düştüğünü görünce ürperdi. Sanki kendi canı çok yanmış gibi hissetti. Hızla yerde yüz üstü yatan çocuğu kaldırdı. ''Baekhyun iyi misin? Çocuk musun sen? Neden önüne bakmıyorsun?'' Onu kendine çekip sordu. Ardından büyük elleriyle minik suratın yanaklarından tuttu yüzüne baktı.
''Senin yüzünden! Sapık katiller gibi peşimde koşuyorsun!'' Baekhyun kızaran burnu ve dolu dolu olan gözleriyle bağırdığında uzun çocuk itiraf etmeliydi ki irkilmişti.
Baekhyun canının acısından ağlamaya başlamıştı. Gerçekten çok canı yanıyordu. Chanyeol'a tekrar bağırmak için ağzını açtığında uzun çocuk onun dudaklarına kapanmıştı. Gözleri kocaman açılmıştı kısa olan çocuğun. 'Oha Chanyeol beni mi öpüyor? Diye geçirdi içinden, Beklenmedik bir öpücüktü.
Biraz sonra Chanyeol sadece temastan sıkılmış ve kısa olanın alt dudağını hafifçe emip dişlemeye başlamıştı. Gerçekten Baekhyun'u öpmenin bu kadar muhteşem bir his olacağını bilmiyordu. Kollarını yüzünden indirip ince bele dolayıp onu biraz daha kendine çekti. Baekhyun ona karşılık vermiyordu başlarda ama sonra oda uzun olanın üst dudağını emmeye başlamıştı. Teredütlüydü hareketleri. Uzun olan onu tecrübesizliğinin mutluluğuyla dilini alt dudağına sürttü. Baekhyun omurgasında bir titreme hissetti. Gelip geçici ama baş döndürücü.
Yavaşca bıraktı onun dudaklarını Chanyeol. Ama kollarını serbest bırakmadı. Baekhyun onun yüzüne bakamıyordu. Çok fazla utanıyordu ve kalbi maratondaymış gibi hızlı hızlı atıyordu. Canının acısı bile geçmişti. ''Neden?'' Baekhyun kısık sesiyle sordu. Şuanda sinirli olması gerekiyordu. Tuhaf bir şekilde Chanyeol'bu yakınlık hoşuna gitmiş ama onu utandırmıştı.
Uzun olan onu kendine çekip sarıldı. ''Ağlamanı istemiyorum. Benim yüzümden o kadar göz yaşı dökmüşken daha fazla ağlama olur mu?'' Sesi kırık ve duygu yüklüydü Chanyeol'un.
''Lan Baek sen ne bok yiyorsun burada seni gerizekalı?'' İkisinin duygusal yakınlaşmalarını bölen ise sinirli çok sinirli bir Kyungsoo'ydu. (Ay benim Haşin Kyungieemm ♥♥)
Baekhyun, Chanyeolun kolları arasında sıçradı ve arkasına ürkek bakışlarla döndü. ''Şimdi yandım.''
Chanyeol hala kısa olanı düşünüyordu. Bugünki öpücük aklına geldikçe çok mutlu oluyor ve daha çok onu öpme isteğiyle doluyordu. Kısa olanın dudaklarıda herşeyi gibi çok güzeldi. Diğer baykuş çocuk olmasaydı. Belkide Baeki evinde pansuman manasıyla ağırlayabilir ve birbirlerine ahlaksızca şeyler yapabilirlerdi. Hep o iri gözlü çocuk yüzünden planları berbat olmuştu. Baekhyun'nu istiyordu.
Daha fazla dayanamayıp yatağından kalktı. Onun nasıl olduğunu sormak için gidebilirdi değil mi? Komşular bu günler için varlardı. Aynada siyah saçlarını ve kıyafetlerini düzelti. Hoş göründüğüne ikna olup diğer çocuğun dairesine gitmek için kapıdan çıktı.
Baekhyun kapısı çaldığında ağzına doldurduğu cipsleri kolayla yutmaya çalıştı. Pek başarılı olmayınca umursamayıp kapıyı açmak için en sevdiği ve tek olan koltuğundan kalktı. Bu saatte kim gelmiş olabilirdi bilmiyordu. Merakla kapıyı açtığında ona sırıtan Chanyeol'u gördü.
Hayırdır masasında kaş göz hareketi yaptı. Konuşması pek mümkün değildi. "Ne bakıyorsun mal mal Baek beni içeri al. Insan bir hoş geldin sevgilim der."Chanyeolun ukala tavrı siniri bozdu.
"Hey sana diyorum. Dilini kedi mi yedi? Hii yoksa ben mi? Bugünkü ateş..." Chanyeol devam edemeden Baekhyun onun ağzını kapatıp "Yeter!" diye bağırdı. Bu sırada ağzındaki cipsler etrafa saçıldı.
Chanyeol ona bakıp göz devirdi. Bu çocuk sessiz sakinken çok daha tatlıydı. Gerçi sinirli Baekide seviyordu.
"Ben iyi misin diye merak ettim." Kısa olan onun ağzını serbest bırakınca söyledi neden geldiğini.
Baekhyun kafasını yana eğip "Evet şimdi siktir git." Dedi. Bunu o kadar sakin söylemişti ki Chanyeol birden sinirli hissetti.
Kısa olan kapıyı kapatacakken tüm gün yapmak istediği şeyi yapmıştı. Onu duvara yapıştırıp dudaklarına kapandı. Chanyeol artık bu nutelladan bile güzel olan dudaklara nasıl Hayır diyebilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nutellaya Nasıl Hayır Diyebilirsin Ki? // ChanBaek Teksting
Fiksi PenggemarButterflyBN: Hey pembe kuşak ParkCY: Sen kimsin? Hem pembe kuşak da ne ButterflyBN: Bu gün siyah kuşak oldun ya aslında ruhun bir pembe kuşağa sahip ChanChan ParkCY: Kelebek misin...