Adım SİNAN MERT KÖSE Bu kitabı sizlerin sevebileceği bir tarzda yazıyorum inşallah seversiniz. Lütfen yorumlarınızı ve beğenilerinizi eksik etmeyin sizleri seviyorum
İYİ OKUMALAR ...." Kızım biletini aldın mı ? "
"Evet anne herşeyim tamam bir tek havaalanına gitmek kaldı"
Çok heycanlıydım artık gidiyordum hayatımın ülkesine gidiyordum ama gitmeden önce biraz kendimden bahsetmek ve geriye gitmek istiyorum.3 AY ÖNCE...
Merhaba adım Elis İstanbulda annem (emma) ve babam (Jimmy) ile beraber küçük bir evde oturuyoruz henüz 19 yaşındayım ve resim çizmeye bayılıyorum. En büyük hayalim koreye gitmek ve orada okumak, bu hayalimide en kısa sürede gerçekleştirmek istiyorum, nerden biliyoruz belki de yarın Kore tercümanı bile olabilirim.
Annem aşağıdan bana " Hadi kızım kahvaltıya " diye bağırken ben uykumdan yeni uyanmış pencereden dışarıya bakıyordum. "Tamam anne geliyorum" odamdaki lavaboya giderek aynada kendime baktım ne çirkin bir kızdım böyle, dışardan insanlar güzelsin dese bile ben kendimi beğenmiyordum.
Aynada tekrar kavisli kaşlarımı çatarak kendime baktım, koyu kahve tonlarında ki düz ve ipeksi saçlarım kahve tonlarında ki göz rengine gayet uyumlu duruyordu. Elimi ve yüzümü yıkayarak merdivenler den aşağıya inip sofraya oturdum. Annem benim başka yerlerde okumamı istemediği için bana aynı soruyu tekrar yöneltmişti " Hala koreye gitmekte ısrarlımısın Elis " başımı onaylar anlamda saladım. Babam bana dönerek " Gerçekten gitmek istiyor musun kızım " babama dönerek bıkmış bir ifadeyle "evet baba" dedim babam kafasını sallayarak " haklısın senin yerinde olsam bende gitmek isterdim, çünkü Kore okuma kapasitesi yüksek bir yer " dedi.
Kahvaltımı yapıp odama resim çizmeye çıkmıştım, buraya yeni taşındığımız için dışarıya çıkıp yabancı insanlarla tanışmak istememiştim, çünkü biraz utangaç ve çekingen birisiyimdir.Telefon çalar...
"Alo"
"Alo merhaba kiminle görüşüyorum?"
"Ben Elis"
"Tatlım beni tanıdın mı?"
"Hayır kusura bakmayın"
"Canım beni nasıl tanımasını ben Eylül"
"Kusura bakma Eylül tanıyamadım"
"En iyi arkadaşını nasıl tanıyamasın, neyse öğleden sonra alışverişe çıkalım mı Elis"
"Bana uyar saat kaçta ?"
"Saat 13.00 ' a ne dersin canım "
"Güzel derim"
"Tamam ozaman saat 13.00 ' da bizim evin önünde ol"
" Tamam görüşmek üzere"
" By by tatlım"Telefonu kapatıktan sonra, kulaklığımı takıp müziklerimin arasından keman sesi seçim dinlemeye başladım, keman sesini çok seviyordum, ayrıca keman sesiyle resimlerimi daha güzel çiziyorum.
Annemin odaya dalmasıyla irkilerek aya kalktım.
"Elis ne yapıyorsun ? Aşağıdan babanla sana sesleniyoruz.""Gördüğün gibi resim çiziyorum anne" annem benim kulaklıkla müzik dinlememi sevmezdi, çünkü ne zaman çağırsalar duymazdım.
Annemin odadan çıkmasıyla saate bakıp alt dudağımı dişledim.
" Allah kahretsin geç kaldım"
Hemen yerimden fırlayarak dolabı açıp kıyafetlerimin arasından siyah dar pantolonu ayağımdan geçirdim,
Üzerine yeşil tonlarında bir gömlek giyip saçımı düzeltmek üzere banyoya gittim.
Eylül benim en iyi arkadaşlarımdan birisiydi ve şuan geç kalırsam gelmediğimi düşünüp üzülebilirdi.
Aynanın karşısına geçip saçlarımı at kuyruğu yaptım, fazla makyaj yapmayı sevmediğim için yanaklarıma hafif alık sürerek ayakabımı giymek üzere aşağıya indim.
" Elis acelen ne ?"
" Arkadaşım çağırdı anne hemen çıkmam gerek"
"Elis Elis ..."
Annemin ismimi defalarca söylemesine takmayıp çantamı da alıp çıktım.
Bu
Evimizden birkaç kilometre uzaklıktaki Eylül 'ün evine gelmiştim, Eylül beni aşağıda bekliyordu.Eylül üzerinde kırmızı belden bağlamalı bir gömlek altına ise beyaz bir etek giymişti ayakkabıları kırmızıya yakın bir renkti, elinde beyaz çantası ve dağınık topuz saçlarıyla harika duruyordu.
"Elis sen nerelerdesin beklemekten ağaç oldum"
Gülümseyerek "sulayan olmadı mı canım" espiri yapmayı biraz severdim ama yakınımdaki arkadaşlarım espiri yapmamı istemezdi.
"Yine mi ! Espiri yapmaktan ne zaman vazgeçiceksin Elis"
Hafif gülümseyerek yanında yürümeye devam ettim.
"Elis nereye gidelim"
"Şu mağazaya ne dersin eylül"
"Tmm"
Eylül ile bi süperşok adlı bir mağazaya yönelmiştik, arkadan gelen baslı müzik mağzayı daha da çok özeleştiriyordu.
Eylül ve ben kenardaki rengarenk elbiselere yönelirken elaman gelip "ne tür bir elbise almak istersiniz" dedi
Ben genellikle sade ve şık elbiseleri severdim ama Eylül o bambaşkaydı rengarenk, çiçekli, böcekli elbiseleri çok severdi,
Siyah düz ve askılı bir elbiseyi alarak kabine doğru ilerledim, kabinin içine girdikten sonra kapıyı kapatıp elbiseyi giymeye başladım.
Elbiseyi giydikten sonra aynada duruşuma ve vücuduma baktım kabinden dışarı çıktığımda duyduğum ıslık sesiyle irkildim Eylül karşımda durmuş bana bakıyordu
Eylül dönerek "Eylül ne yapıyorsun"
"Elis fıstık gibisin kızım" aynaya baktıktan sonra alaycı bir ifadeyle "abartma Eylül"
Hemen soyunma kabinine girip üstümü değiştirerek kıyafetlerimi giydim, alışveriş yapmayı fazla sevmezdim o yüzden kabinden çıktıktan sonra eylüle "gidelim buradan sıkıldım"
"Tamam bebeğim bu elbiseyi alıyoruz lütfen paketlermisiniz"
"Ne diyorsun Eylül ben beğenmedim ki"
"Hadi ama tatlım çok yakıştı, paraını ben ödeyeceğim"
"Of Eylül "
Eylül ben istemesem bile alırdı o yüzden daha fazla ısrar etmeden mağazadan çıkıp bir kaç mağza gezerek elimizde çantalarla eve döndük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOREDE AŞK
Teen FictionÇizimci genç bir kız ve koreli holding sahibi bir patron sizce nasıl bir aşk olabilir ??