1.BÖLÜM ~BEN PENGUEN

243 47 62
                                    

Herkese merhaba.Ben Miray SEZGİ.Arkadaşlarımın deyimiyle PENGUEN.25 yaşında,oldukça çirkin bir kızım.Yani bence.Çillerim ve sürekli alttan topladığım saçlarımla her erkeğin iğrendiği bir tipim.Fazla kilom da var.Siz benden iğrenmeyip arkadaşım olur musunuz ? Cidden çok yalnızım.Biliyor musunuz browni ve dergi tutkunuyum ben.Oldukça safımdır ayrıca.Her şeye kanar,inanırım.Biraz acayip gelse de evet ben browni tutkunuyum ! Size şöyle açıklıyım browni tutkunluğumun nasıl bir şey olduğunu,ne zaman bu duygumun geliştiğini ; unutmadan browni ve dergi tutkunluğum hala devam etmekte.Tamam şaşırmayın,merak etmeyin.Hemen anlatıyorum.

"Ortaokul 8. sınıftaydım.Herkesin o dönemler sevgilisi var tabii.Ergence tavırlar falan.Bilirsiniz.Bense normalden değişik olarak yüzünün burun kısmında onlarca çil bulunan,saçlarını,fiziğini sevmeyen,kendiyle ilgilenmeyen bir tiptim.Zekiydim.Fakat bir o kadar da geri zekalı bir penguen ! Bana o zaman sınıftan çok hoşlandığım bir çocuk takmıştı bu lakabı.O olayı anlatacağım önce.Bu çocuk benim ilk gerçek aşkımdı diyebilirim size. Çok net hatırlıyorum bu çocuktan hoşlanmaya başladığım dakikada içimden "Tanrım ! Hayır,ben aşık falan olamam.Sen aşık olamazsın Miray.Unutma ! Her erkeğin iğrendiği bir tipsin ve hiç bir zaman sınıfındaki sosyeteler gibi olamayacaksın." demiştim.Acınası bir haldeydim anlıyacağınız. "Ah hayır ! sakın öyle düşünme sende güzelsin."Gibi tesellilere maruz kaldım evet ama bakın cümle adı üstünde TE-SEL-Lİ.7 harf 3 hece teselli.Sadece bir teselliydi.Biliyordum çok çirkindim.Herneyse.Çocuğun adı Burak'tı.O gün beden dersi vardı ve basketbol oynarken ayağımı burkmuş,yan yan yürüyordum.Kantinden browni almaya gidiyordum.-o zaman daha browni tutkunluğum yoktu.-Burak'ta yanıma gelip ;

"Baksanıza ! Çirkin Beta'mız Penguen olmaya karar vermiş anlaşılan." diyerek alaycı ve sinir bozucu bir tavırla gülmeye hatta ne gülmesi kahkaha atmaya başlamıştı.Kafamı utançla yere eğdim.O aralar gözlüklüydüm.Ah lanet olsun ! Siyah ve kalın çerçeveli bir gözlük.Kafamı eğdiğim için gözlüğüm burnumun önüne geldi ve oradan aşağı kayıp yere düştü.Tabii Burak durur mu ? Yeni bir lakap daha ; SAKAR . O davranışıma da güldü.Hemen eğilip gözlüğümü yerden aldım ve gözüme taktım.Sadece o olsa yine iyi tüm kantin bana gülüyordu.Koşarak oradan uzaklaştım.Demek isterdim ki o an da aklımdan koşmak gelmişti fakat ayağımı hatırladım ve seke seke browni almaya gittim.Sinirlerim bozulmuş ve gözlerim dolmuştu.Kantinci ablaya sinirden tüm paramı vererek ;

"Kaç tane geliyorsa browni lütfen ." dedim.Kantinci ablanın elini tıkıştırdığım az buz bir para değildi bir öğrenci için.Tam 10 TL.Kantinci abla andaval gibi suratıma bakıyordu.Sanki o İngiliz ,ben Türk müşüm gibi dişlerimi sıkarak ;

"Ablacığım o parayla diyorum ne kadar geliyorsa browni,browni.Hani çikolatalı kek olan.Ne bakıyorsun versene ya !" diye çemkirince kadın bi 20 tane browniyi poşete koyup bana verdi.Elimle taşıyamazdım ya ! Sizde demeyin hiç orası bakkal mı ne poşeti ? Tamam tamam ben ısrar ettim poşet diye.Az kalsın kantinci ablayı dövecektim de ondan verdi kadıncağız herhalde.Hemen açıp yemeye başladım.Demin ki olayı unutup suratıma sahte bir gülüş yerleştirdim ve geri kalan brownileri yemeye başladım.Tanrım ! Yedikçe yiyesim geliyordu.Hepsini 10 dakikaya kalmaz bitirmiştim.Bu sefer de susamıştım fakat param yoktu.Su dilenecek değildim.Ama elinde su olanlara öyle bir bakış atıyordum ki sanırım herkes susadığımı anlardı,anlamıştı da.Burak bana doğru geliyordu."İşte başladık" dedi iç sesim. Zaten Burak çoktan bağırmaya başlamıştı.

"Hey,Penguen çok mu susadın ? Bak kantindeki terasta kuşlar için su konulan kaplar var.Kapların içinde de soğuk su.Hani sende kuşgillerdensin ya ! diyerek büyük bir kahkaha patlattı.Daha fazla burada duramazdım herhalde.Bir hışımla kalkıp gittim."

Yani gençler olay tam olarak orada başladı.Ben artık browni tutkunuydum.Her teneffüs en az 5 tane alır yerdim.Bayağı yiyordum.Öyle böyle değil.İşte tam orada başlayan hikayem buralara kadar geldi.Vücut yapımda çok fazla değişiklik yok yani hala çirkinim.Büyüdükçe dergilere merak sardım.Bir sürü dergi... Kitap okumayıda severdim.Halada seviyorum.Dergi tutkunluğum da öne çıkan etmenlerden.Hala browni ve dergi tutkunluğuma tam gaz devam ediyorum.Onları bırakmayı hiç denemedim."Sanki annen baban ha " dediğinizi duyar gibi oldum.Haklısınız gençler doğru söze ne denir.Tabi ki annem babam gibi değiller ama değerliler.O dönemler onların telefonu,benim browni ve dergilerimdi.O kadar yani.Şu an bir derginin editörüyüm.Bu mesleği isteyerek seçtim.Saçlarım falan hala aynı ama tabii ki işe giderken daha dikkatli topluyorum.Genel olarak topluyorum yani.Gel gelelim Penguen aşık oldu gençler.Bir adama abayı fena halde yaktım.Bu adam kim sizce ? Tamam tamam söylüyorum.PATRONUM EMRE BULUT ! Sakın bana sürtük demeyin.Evet patronuma aşığım fakat onun sevgilisi var.Zaten bana da bakmaz.Kumral,yeşili andıran ama normalde mavi gözlü bir adam hiç bana gider mi ? Gözleri de bir değişik çok güzel rengi var gerçekten."Gider tabii." diyenlere sesleniyorum ;

"HAHAHA.Bakın sadece güldüm.Tesellilerle değil gerçeklerle gelin bana gençler.

PENGUEN'İN AŞK HİKAYESİ'NE HAZIR MISINIZ ?

İLK BÖLÜMÜMÜZ.UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR.SİZLERİ ÇOK ÇOK SEVEN YAZARINIZ PENGUEN.VOTE VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN.
Bu arada takip edeni takip ederim,vote ve yorumlarda karşılıklı.

İNSTAGRAM : cgl_ozkn





BROWNİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin