1- HAMİLTON FİSH (1870-1936)

203 15 3
                                    

* gençler bir siteden alıntıdır.*
site sayesinde şimdiye kadar çok manyakça şeyler okudum, öğrendim ancak ilk kez okurken nefesimin daraldığını hissediyorum. O yüzden baştan uyarayım yapacak daha iyi bişeyiniz varsabu yazıyı okumayın. Kapatın bilgisayarı, dışarı çıkın.. ne bileyim film falan izleyin.

Hamilton Fish 1870 yılında Washington'da doğdu. 5 yaşında babası öldüğünde annesi dahil hiçbir akrabası ona bakmak istemediği için yetimler yurduna yerleştirildi. İlk anormal davranışlarını burada sergilemeye başlayan küçük Hamilton sürekli kendini yaralamasıyla bilinir oldu. Öğretmenlerine canının yanmasının çok hoşuna gittiğini söyleyen Hamilton Fish, 7 yaşındayken annesi resmî bir iş bulunca yani memur olunca resmen geri postalandı. (Bazı kaynaklarda yurtta tecavüze uğradığı da yakmaktadır.) Hamilton'ın hayatındaki en büyük dönüm noktalarından biri bu yıllarda gerçekleşti. Evlerinin bahçesindeki kiraz ağacından düşerek bir kafa travması geçiren Fish bu olaydan sonra hayatı boyunca sürekli olarak şiddetli baş ağrılarından şikayet etti. Dindar bir kadın olan annesinin üzerinde büyük etkisi olduğunu söyleyen Hamilton Fish büyüdükçe çevreyle olan uyumsuzluğu artmaya başladı ancak bunu bir şekilde bastırmayı başardı. Örneğin; arkadaşları ismiyle dalga geçtiği için kendisine Albert ismini seçti ve hayatının geri kalanında bu ismi kullandı. Lise yıllarında manyakça dürtülerini kontrol edememe başladı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre kendisini umumi tuvaletlerde idrar içmek, dışkı yerken gördüğünü ve birçok kez küçük oğlan çocuklarını tuvalette izlerken yakalandı. Bu yüzden olsa gerek daha lise çağlarında yaşadığı mahalleyi terk ederek şehir şehir gezmeye başladı. 1890 yılında New York'ta erkek fahişe olarak çalışmaya başladı. Sokaklarda yaşayan kimsesiz çocuklarla pek çok kez ilişkiye girdiğini kendi ifadesinde detaylarıyla anlatmıştır.

Albert Fish 1898 yılında annesinin bulduğu kendisinden 7 yaş küçük bir kızla evlendi. Bu evlilikten 6 çocuğu oldu. Ailesi mazoşist işkencelerinin en büyük ortağı haline geldi. Kendisini çivili sopalarla dövdürmek, kasıklarına ve anüsüne iğneler sokmak gibi psikopatça zevklerini artık aile yardımıyla kolayca halledebiliyordu. 1917 yılında karısı olacak zavallı kadın başka bir adamla kaçarak kendisini bu manyağın elinden kurtardı ancak çocukları o kadar şanslı değildi. 40'lı yaşlarına geldiğinde dine olan saplantısı gittikçe arttı ve sanrılar görmeye başladı. Kendisini bir çeşit rahip olarak görmeye başlayan Fish bundan sonraki bütün sapıklıklarını hep İncil'e dayandırmış ve Tanrı razı olmasaydı bunları yapmama izin vermezdi demiştir. Oğullarını sünnet ediyorum bahanesiyle canlı canlı hadım ettiğinde de bunu Tanrı için yaptığına inanıyordu. Hapishane psikiyatrının ölümünden sonra açıkladığı kayıtlara göre kendi çocuklarını öldürüp 9 gün etlerini yemesini ve kanlarını içmesini koyu Katoliklerin (Hz. İsa'nın etini ve kanını temsilen) ekmek ve şarapla yaptıkları Asa-i Rabbani Ayini'ne benzetmiştir. Bu olayların pek çoğu gizli kaldığı için hayatına rahatça devam eden Fish 1930 yılında tekrar evlendi fakat ikinci eşi bu deliye sadece 1 hafta dayanabildi. Onca manyakça şey yapmasına rağmen ilk tutuklanması gazeteye hizmetçilik için iş ilanı veren bir kadına yazdığı müstehcen mektuptan dolayı oldu. Artık ne yazdıysa -diğer yaptıklarından bîhaber olan- hakim okur okumaz kendisini akıl hastanesine gönderdi. Kısa süren bir akıl hastanesi macerasının ardından kendisini elektirikli sandalyeye götürecek olan ilk adımı bir pazar günü gazetede görmüş ve tekrar yollara düştü.

Edward Budd ve ailesinin evine hizmetçi olarak işe giren Albert Fish kısa sürede ailenin güvenini kazandı. Manhattan'daki pansiyonda kalmaya başlayan Albert Fish önceleri aileyle normal bir ilişki yürüttü. Bu esnada küçük zenci çocukları kaçırıp öldürmeye devam etti. Polisin zencileri umursamadığı yıllarda olduğu için kimse bu cinayetleri etraflıca araştırmadı. Tâ ki New York Polis Departmanı'ndan William F. King'in bu silik tipli ihtiyarın bir haltlar karıştırdığından şüphelenene kadar. 1928 yılında artık iyice yaşlanmış olan Albert kendisine son hedef olarak en yakınındaki Budd ailesinin küçük kızı Grace'i seçti. Ailesine yeğeninin doğum günü partisine götürdüğün söyleyerek evinden aldığı küçük kızı boş bir evde parçalarak ayırıp vahşice öldürdü ve etleriyle günlerce beslendi. Yapılan soruşturmalar, haftalarca süren araştırmalar hep boşuna çıkmaktaydı. Bu korkunç katil nam-ı diğer Gri Adam, işlediği onca cinayetten ve sapıklıktan paçayı kurtarmak üzereydi ki ölümcül bir hata yaptı. Artık aklî melekelerini iyice yitirmiş olan Fish öldürdüğü kızın ailesine kızlarını nasıl öldürdüğü detaylarıyla anlatan bir mektup yazdı. Mektubu teslim alan zavallı annesinin okuma yazma bilmemesi ise kaderin bir cilvesiyedi. Bu dedektif William King için de büyük bir fırsat oldu ve gönderdiği mektuptaki amblemden nerede yaşadığını buldu ve tek başına gidip kaldığı odada kendisini bekledi. Kaçmaya çalışmayan ihtiyar manyak teslim olup Grace'in ağabeyi Edward'ı öldürmeye hazırlandığını söyleyerek geldiğine memnun olduğu belirtmiş.

Mahkemeye çıkartılan Albert Fish yarım düzine psikiyatrist tarafından muayene edilerek beyninin hasarlı olduğu onaylandı ancak yine de 4 ayrı cinayetten elektrikli sandalyede idam edilmesine karar verildi. Elektrikli sandalyede öldürüleceğini duyan Albert Fish, "çok büyük bir zevk olacak" demiştir. İnfazı için yapılan ilk denemede elektrikli sandalye kısa devre yapmış, nedeni ise bu kaçık caninin çekilen röntgeniyle anlaşılmıştır. Manyak herif mazoşist duygularını tatmin edebilmek için genital bölgesine düzinelerce metal iğne sağlamış pek çoğunu da çıkartamadığı için yıllarca böyle yaşamış. 16 Ocak 1936'da ünlü Sing Sing Hapisanesi'nde infaz edildiği dünya gerçekten çok büyük bir pislikten kurtuldu. Ancak Albert Fish adı bugün ilham verdiği filmler ve romanlarda hala yaşamaktadır. Ünlü Hannibal Lecter karakteri kendisinden esinlenilerek yaratılmış olup Stephen King'in Korku Evi romanı da Fish'in hayatından uyarlanmıştır.

10 VOTE' DA YENİ BÖLÜM GELECEKTİR...

Korku Hikayeleri (ölümcül deneyler )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin