Medya Azra Ile Mete
Selin'in ağzından:Arabayla Azra'yı almaya gidiyorduk. Tabi baba zengin. Arabası var..
Şaka yaptım. Nerde arabam olsun? Burak sürüyordu tabiki. Onlarındı yaniiğ.
Tabi arabayı kullanırken arada bir beni süzen Burak, ağzıma etmesin diye bildiğim tüm sureleri okumuştum. Keşke Yasin'i falanda ezberleseydim. Yani tırsıyorum. Çok tırsıyorum. Arabaya bindiğimden beri yaklaşık 847639734.kez beni süzen Burak, bu sefer konuşmaya karar verdi.
"Selin." Besmele çek Selin! Fatiha'yı bir defa oku ardından.
"Efendim biricik tatlış mı tatlış sevgilimcm, seni çok sevdiğimi söylemiş miydim?" ardından bir melek smile ile ona baktım. Hiçte gülcek gibi durmuyordu ayöl.
"Sana ben.."
Otok goymomono soylomomoş moydom?
"Etek giymemeni söylememiş miydim?"
Bokoyolor doyorom goymo yoo!!
"Sana kaç kez baktıklarını söyliceğim? Giyme işte, kotun falan yok mu senin?"
"Tamam bir daha giymicem ya :(, ıı sini siviyirim" (435874363446834629 kez daha giydi)
Sonunda geldiğimiz Azra'ların evi binbir kere şükretmemi sağlamıştı. Allah'ım ya! Süprizi çok beğenicekti.
"Naber lö?"
"İyi kanka sen?"
"Tabiki iyiyim olm. Yine yakıyosun ortalığı."
"Ehuehueh tabi ben bkvhfjb."
"Salak :D"
Ardından Burak'a döndü ve,
"O benim karım. Benden ırak yerlere götürürsen yakarım bu Dünya'yı!!"
Burak'la birbirimize baktıktan sonra ikimizde mal ya bakışı attık. Ve emniyet kemerlerini takıp yola devam ettik.
Sessiz bi yolculuk sonrasında adını okuyamadığım garip yere gelmiştik. Arabadan indim ve.. AĞAĞAĞAA lanet olsun! Çamur oldu ayakkabılarım işte.
Azra piç smile atarken ben öf öf diyerek içeri girdim. Ne desem işte bu yer olması gerektiği gibi karanlık ve boştu.
"Nilssuuuööğ!"
"Buraya gel gerizekalı!" diyerek elimi çeken başka bir el sarsılmama ve sendelememe neden oldu. Burak kapıyı açtı ve ışıkları yaktı. Büyük bir alkış sesi ile Azra'yı gördük. Azra şok. Azra iptal. Bi anda yerimde zıplayarak Azra'ya doğru koştum.
"GRUP KUCAKLAŞMASIIII!!" hep beraber sarılıp gülüşmeye başladık. Sonra Ulaş,
"3,2,1" dedi ve herkes bi anda,
"DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN!" diye bağırdı. Azra mutluluktan gözü dolmuş hepimizin üzerinden gözlerini geçirdi.
"Teşekkür ederim, unutmamışsınız. Yerim sizi yaaağ." dedi.
"Duur! Hepimizi yiyemezsin. Burak olmaz."
"Gerizekalığ." deyip sarıldı. Gülümsedim ve bende sarıldım. Nilsu gelip bende ama dedi. Üçlü sarıldık.
Birlikte bir masaya oturduk. Burak'ın omzunda ben, Ulaş'ın omzunda Nilsu yatıyordu. Umut ve Kutay (sınıftan çok yakın arkadaşlarımızdan ikisiydiiğ) yanımıza oturup,
"Ne yapıyosunuz siz ya kızı ortanıza almışsınız, ikili ikili birleşmişsiniz de kız üçüncü şahıs gibi oturuyo."
"Ama-"
"Sus la sen göt." diye Umut'a gülerek cevap veren Burak sözümü yarı da kesti. Bende aptal aptal sırıtmayı tercih ettim.
Hep beraber gülüşürken bi anda yavaş bir şarkı çalmaya başladı. Ardından mikrafon sesi duyuldu.
"Tüm herkes dans etmek zorundadır. Dans etmeyen herkes oturanlarla rastgele eşleştirilcektir."
Ulaş bi anda ayağa kalkıp Nilsu'nun elinden tuttu ve orta yere doğru götürdü. Tatlı tatlı dans ediyolardı. Bende Burak'ın kulağına doğru eğilip,
"Buraağk, ben dans etmeyi bilmiyorm."
"Aa bende ne tesadüf." dedi ve gülümsedi.
Abiiğ.
Senin.
Gülüşüne.
Ölürüm.
Çocuk.
"Bence orta şeysiye çıkıp salak salak sallanmalıyız, yoksa ben başka bi çocukla sende başka bir yellozla dans etmek zorunda kalıcaksın. Ve sonunda hepsi ölücek. Sonra çok mutlu olucaz. Sonra büyücez. Sonra evlenicez. Sonra iki tane çocuğumuz olucak. Gözleri ben gibi ve bakışları sen gibi, sonra onlar büyüc-" ve hızlı konuşamamı bişisi engeller. (o bişisiyi söylemicm.)
"Hmm, demek evlenicez, bu bir teklif miydi?" dedi ve elimden tutup götürdü.
Azra'ya bakıyordum. Hala oturuyordu ve sanırım herkes dans ediyordu. Kimseyi otururken görmüyordum. Sonra mikrafona konuşan adam olduğunu düşündüğüm adam, bir çocukla beraber Azra'nın yanına geldi. Azra kafasını sağa sola sallayarak muhtemelen dans etmek istemediğini söylüyodu. Adam ile bir süre konuştular ve kazanan taraf adam olduğunu anlamam yaklaşık 2 saniye falan sürmüştü. Azra bir çocukla yanımıza doğru geliyodu. Ona bir piç smile attım.
Gözlerimi kısarak çocuğa baktım. Bi yerden tanıdık geliyordu. Tanıyodum bu çocuğu. Hah evet, kurslarımız aynıydı. Adı Mete'ydi. Okul çapında baya beğenilen bir çocuktu da. Burda ki bir çok kızın da Mete ile dans etmek istediğine de emindim.
Yaklaşık bi beş dakika falan daha dans ettik. Nilsu'yla birlikte hafiften Azra'yi izliiyorduk, çok mutlu görünüyordu canım kardeşim benim ya... Ulaş, Mete'ye baktı ve pis pis sırıttı. Nilsu'yla bu durumu az buçuk çakan ben Ulaş'a neler döndüğünü bize anlatıcaksın bakışı attık. Attıkta bizim dediğimizi pekte anlamış gibi durmuyordu işte. Mete'de zaten Ulaş'la sürekli bakışma halinde olduğuna göre veveveve en iyi arkadaş olduklarına göre Ulaş kesin bir şeyler biliyordu yaniiğ. O kadar 10.sınıfları ikiye bölüyolar yani bi zahmet bilsin yani. Ha, açıklayım 10.sınıflar arasında grup başlarını 2'şer erkek sürdürmek üzere oluşan iki farklı grup vardı.
1. Ulaş - Mete
2. Burak - Efe
Tabi ki bunlar birbirleriyle kavgalı değillerdi. Sadece pek fazla takıldıklarını söyleyemezdik. Ama bu son zamanlarda ben, Nilsu, Azra, Kutay, Umut ve Emre gibi etkenler bu iki grubunun eskisine göre daha fazla konuşmasını sağlamış gibi duruyordu. Her neyse. Sonunda dans bitmişti ve yorulmuş ayaklarla az önce oturduğumuz masaya geri döndük.
Sonra Azra yanımıza bitch smile atarak,
"Numaramı aldı." Dedi ve gülerek Umut'un yanına oturdu.
Diğer bölümü ya bu akşam ya da yarın sabah yayinlayacagim. Umarım sevmissinizdir.. 💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLA VAZGEÇMEM
أدب المراهقينBundan epey bi zaman önce hayat hakkında bir fikrim olmamıştı. Sağ ve temiz yüreğim içten guluslerim vardı. Acı kelimesiyle henüz tamismamistim. Gozlerimin içinde parlayan ışık verdi. Ruhum beymbeyazdi, aglamayida bilirdim kaybolan oyuncagima dustug...