Babam vefat ettikten iki yıl sonra annemin bize bir sürprizi varmış ve bizi oraya götürüyordu. Neredeyse tüm evi toplamıştık. Önce ormanlık bir alana girdik. Anneme sürprizi sordum, ancak o sabretmemi söyledi. Çok merak
etmiştim. Tabi sadece ben değil kardeşim Jack de aynı zamanda.
Sonunda varmıştık. Önümde eski ve ormanın derinliklerinde bulunan bir ev vardı. Annem bu evin büyük babasına ait olduğunu söyledi. İçeri girdik ve ev tozdan görünmüyordu. Annem arabaya giderek 3 fırça ve su kovası almamı söyledi. Aldım ve üçümüz havalı bir girişle temizliğe başladık. Ben temizlik yaparken bir kapı gördüm. Kapıyı açtım ve karşıma büyük ve gizemli bir oda çıktı. İçinde bir masa ve üzerinde çeşitli şeyler vardı.
Bir kitap gördüm. İçinde ne yazdığını merak ediyordum.
Kitabı açtım, sanırım içinde büyülerden bahsediyordu. Tam kitabı kurcalarken altında beyaz anlamsız yazılar gördüm. Kitabı kaldırdım ve bir el resmi vardı. Tam o sırada kardeşim Jack gelerek '' Bunu yapma Em. Ne olduğunu bilemeyiz.'' Dedi. "Jack, anneme bu konudan bahsetmek yok. Anlaşılmayan?" Diyerek elimi o elin üstüne değdirdim. Büyük bir ışık patlaması oldu ve elin olduğu bölge alt tarafa doğru dönerek yukarı bir kolyeye benzer antika bir parça çıktı. Jack'e onu bana bağlamasını söyledim. "Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum." "Sen anneme söyleme yeter." Gece olmuştu. Yatıyorduk. Bir ses "Emily! Emily! Ailen tehlikede!
Onları yalnız bırakma." Bu konuşan tılsımdı. "Nasıl, neden ki?" "Dinle" RAMP! RAMP! RAMP!
Anneme " Bunu duydunuzmu?" dedim. Annem "Bodrumdan geliyor. Sabaha bakarız." dedi. Sabah olmuştu. Güneş ışıkları yüzümü aydınlatıyordu. Annemi uyandırarak bodruma inmemiz gerektiğini söyledim. Yoksa o sesleri çıkartan her neyse kaçmış olabilirdi. Annem eline bir fener alarak bodruma doğru inmeye başladı. Bodrum gerçekten çok karanlıktı. Merdivenlerin olduğunu bile göremiyor insan. Annem bodruma indi ve bize gelmememiz gerektiğini söyledi. Aradan birkaç dakika sonra annemin çığlık sesleri duyuldu.
Kardeşim ve ben koşarak bodruma indik. Oraya vardığımızda artık çok geçti.
Annemden geriye kalan tek şey 'fener' idi. Karşımızda bir kapı vardı. Ve o kapıyı açtık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM
Science FictionYaşadıklarımı anlamlandıramıyordum. O küçük eski antika parçası benim hayatıma öylece yön veremezdi. Ben, Emily. Şimdi 15 yaşındayım. Yaşadığım onca şeyi 'siyah'la kapatıyorum. Ve hiçbir renk beni değiştiremezdi.