Gözlerimi açtığımda iki çift gözle karşılaşmam en son bekleyeceğim şeydi. Kim olduğunu anlamak için kafamı kaldırmaya çalıştım. Ah tanrım boynum çok kötü ağrıyordu.
"Sakin ol şampiyon" sesini duyduğumda ürktüm. Yüzünü incelediğimde fark ettim ki bu Kutay'dı. Aniden ayağa fırlamamla yere yapışmam bir oldu. Sanırım gece boyunca üstüm açık uyuduğum için bu hale gelmiştim. Kutay nazikçe elimden tuttu ve beni kaldırdı. Kalkar kalkmaz boynuna atladım. Ah onu ne kadar özlemişim! Sigaradan nefret etmeme rağmen sigarayla karışmış kokusunu o kadar özlemiştim ki. O an neden içtin diye kızamadım.
"Ne işin var burda?" dedim.
"Babamla yine kavga ettik gece dışarı sinirle çıktım buralara kadar gelmişim. Bir baktım yatıyorsun. Bu fırsat bir daha elime geçmez diye sabaha kadar oturup seni izledim. Şu an diyorum da iyi ki kavga etmişiz." Bunu duyunca şapşalca güldüğümü Kutay "Niye gülüyorsun" dediğinde anladım.
"Hiç" dedim sadece ve onu izledim. Gözlerinin altları morarmıştı. Ve gözleri şişmişti. Elimde olmadan parmaklarım göz altlarında gezinmeye başladı. Uzun ve kıvrık kirpikleri bile yorgun görünüyordu. Uzanıp gözlerinden öptüm. Güldü.
"Sen hep böyle olacaksan biz sık sık görüşmeyelim" dedi o tatlı gülümsemesiyle. Gülümsemekle yetindim.
"Sahi seni görünce sormayı unuttum. Senin ne işin var burda?"
"Sence?" dememle
"Doğru ya" demesi bir oldu. Kolumdan çekip,
"Yürü gidiyoruz" dedi. Canım acımıştı ama sesimi çıkarmadım. Merakla,
"Nereye böyle?" demekten kendimi alamadım.
"Sürpriz."