Yolda, can yoldaşın sana son defa elini değdirebilmek için, yaklaşmaya çalıştı. Muradın üzere, bayrağa sarılı giden tabutunu eller üstünde taşıyanlar, çevrende kenetlenenler, kıl kadar gevşemeden,
- O, onun değil, bizimdir..
dediler. Bu defa, can yoldaşının gözlerinden ayrılık yaşları minnet yaşı olarak aktı.
Büyük kalabalığın, kim olduğunu bilmediğimiz, en ihtiyar adamı, titrek elleri, zayıf kollarıyla arabalardan birine asılmış, sarsıla sarsıla, gidiyordu. Bir aralık ' Düştü, düşecek..' diye, yüreğimiz ağzımıza gelmişti.
İhtiyar, kendisini arabasına almak isteyenleri reddederek, ağlamalı sesiyle
- Evlatlar, dedi, beni düşünecek zaman değil, onu düşünün
Evet.. onları düşünmek gerekti.