Ve sonunda o hayalini kurduğum ajansın içerisindeydim. Heyecandan ölebilirdim. Daha kapıdan girdikten sonra bir adım atamadan geri çıkmıştım. Bünyeme bu kadar heyecan fazlaydı. Nolmuştu benim özgüvenime hani bu iş ya benim ya benimdi. Kendimi sakinleştirme çabaları içindeyken arkamdan gelen "iyi misin?" sesiyle irkildim. Yaka kartından adının Arda olduğunu öğrendiğim ajans çalışanlarından biriydi. Heyecanım aşırı belli oluyor olacak ki beni içeriye alıp koltuğa oturtup su ikram edip sakinleştirme çabasına girdi. "Evet sakinleştiysen anlat bakalım kimsin ne için burdasın?" "Ben Cemre iş görüşmesi için geldim" "Sırf bunun için mi bu kadar heyecanlısın yani sakin ol burda seni yemezler" dedi gülerek. "Buraya gelmeden önce çok yere gittim hep sonuç hüsran buraya görüşme ayarladığımdan beri herşeyi baştan çalıştım burası artık olmalı dedim kendime güvendim herkese de emin konuştum falan buraya büyük umutlarla geldim ama kapıdan içeri girince yine olmayacak hissi kapladı ve bu sefer de olmazsa ne yaparım bilemiyorum" diye içimde ne var ne yoksa dökmüştüm. "Sen kendine güven elinden geleni zaten yapmışsın bundan sonra da özgüveninle içeride işi kapman kalıyor ve eğer cidden iyiysen seni asla bırakmazlar." Bu konuşma bana iyi gelmişti özgüvenim biraz olsun toparlanmıştı. Saatte baktığımda görüşme saatinin gelip çattığını farketmemle yerimden sıçramam bir oldu. "Benim acele etmem lazım toplantı salonu nerede?" "Bak yine bi stres yine bi heyecan sakin ol şampiyon tam karşıda toplantı salonu sen bu işi yaparsın hadi güveniyorum sana" Birbirimizi hiç tanımıyorduk sırf beni rahatlatmak için bana güvendiğini söylemişti bunun farkındayım ama yinede bu cümle insana huzur dolduruyordu. Cidden ona çok şey borçluyum. O olmasa belkide tekrar içeri giremicektim bile. "Sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Minnettarım diyebilirim. Çok sağol. Çok yardımcı oldun." "Ne önemi var alt tarafı çene çaldım" dedi kahkaha atarak "İşe yararsa ne mutlu. Çıkınca yanıma uğra bilgilendir beni mutlaka. Danışman masasında olurum." dedi ve beni toplantı salonuna doğru yönlendirdi. Heyecanlanma Cemre, sakin ol Cemre, kendinden emin ol Cemre, yapabilirsin Cemre. Ne büyük şirketti böyle git git bilmiyordu yoksa bana mı öyle geliyordu. Tam bu düşüncelerdeyken ne olduğunu anlamadığım bi şekilde bi çarpışma etkisi ve hafif bi sıcaklık hissettim. Yok hafif bi sıcaklık değil bildiğin yanıyordum. Neydi bu beni yakan diye önüme baktığım an bembeyaz gömleğimin önünde kocaman bir kahve lekesi gördüm. Yandığıma mı gömleğime mi üzülsem derken kafamı kaldırmamla onu görmem bir oldu. Evet onu. O üstümü mahveden gerizekalıyı. Gerizekalı demişken cidden sorunlu mu bu çocuk hem üstümü mahvetmiş hemde bıyık altından sırıtarak sinirlerimi tepeme çıkarıyordu. Şeytan diyodu al bi tane kahve dök kafasından aşağı bi güzel yansın sonra geç karşısına sırıt. Ama bunları yapmayı bırak iki çift laf edecek vaktim yoktu. Bi an önce lavabo bulup üstümü temizlemeliydim . Böyle beni işe almayı bırak yüzüme bakmazlardı. Şu bana çarpan akıllıya tam lavaboyu soracakken tabelasını gördüm. Allah işte muhatap olmamı dahi istemiyordu ki ağzımı açarsam nefret kusardım. Aceleyle lavaboya girip gömleğimi temizleme çabasına girmiştim ama ne fayda. Kahve lekesiydi bu nasıl hemen çıksın. Napacaktım şimdi ben. Bana illa ev yolu mu gözükecekti. Tam lavabodan çıktığım sırada o akıllıyı gördüm yine ağzını açıp konuşmaya kalkacaktı ki "sakın" diye küçük bi haykırışta bulundum "sakın tek kelime etme sinirimden seni şuracıkta boğabilirim" fazla sinirden herhalde bitkin bi sesle "lütfen.. Lütfen sakın gözüme gözükme." "Sana yardım etmeliyim bu halin nolcak." "İstemez!" diye fazla çıkışmıştım sanırım sesim bi anda yükselmişti çünkü oradaki insanların ilgisi bize kalmıştı. Bu akıllıda - ki adı kesin bende hep artık akıllı olarak kalır- benden çekinmiş olacak peki diyip gitmeye yeltendi. Tam bu sırada onu durdum bana nasıl yardım edebilirdi acaba şuan ondan başka bana yardım edecek kişide olmadığına göre ona muhtaçtım. Ama bu onu anlamamalıydı. "Hey sen dur bakalım bu kadar çabuk gidemezsin. Beni bu duruma soktun kurtar bakalım 10 dakikan var." "Peki o halde çekim atölyesinde kıyafet katalog çekimi var ordan sana bişey ayarlayalım. Gel benimle. " Evet başka bi çözümüm yoktu takılmıştım peşine. Atölyenin içerisine girdiğimde bugünün ikinci bombası vardı karşımda. Ta daa. Evet bu bir kış kataloğuydu ve beni bu sıcakta uzun koltukların, kazıkların içine hapsedecekti bu akıllı." Tebrik ederim seni bay akıllı ama senden de bu çıkardı şaşırmamalıyım. " " Benim haberim yoktu ama daha iyi bi fikrimde yok vaktinde yoksa giymek zorundasın" "Sen azcık ukala mısın yaptığın yetmezmiş gibi ne bu bilmişlik." Yine konuşmasına fırsat vermeden "Tamam tamam hadi bak işine ben yaptıklarını düzeltmeye çalışıcam. Senden bi fayda yok. Günümü mahvettiğin içinde ayrıca teşekkürler bay akıllı." diyip elime geçen herhangi bir kazağın içinde pişmeye hazırdım.
***
Ve sonunda bu sıcakta uzun kollu kazağın içinde hem sıcaktan hem stresten terler akıtırken dışarıya deli görüntüsü verdiğimden emin bir halde toplantı salonunun kapısının önündeyim. Son kez dua edip içeri girdim. Hadi hayırlısı.***
Uzun bir cv inceleme sessizliğinden sonra patrondan sonunda o beklediğim soru gelmişti. "Bu sıcakta bu kazağa pek anlam veremedim doğrusu." "Iııı" Çalışanını kötülesem olmazdı ilk günden böyle sonra neler yapar diye düşünebilirdi. Kazaydı diyemezdim sakar diye düşünebilirdi. Iıı layıp kalmıştım. "Tamam sizi zorlamayayım. Cv'nizi gayet beğendim kısa bi süre deneme amaçlı çalışma yapıp uygun görülmeniz halinde şirketimize hoşgeldiniz diyebiliriz" Evet bugünün bütün sinir stresini alan konuşması canım patronumdan geldi. Teşekkürler sizi mahcup etmeyeceğim sözleri eşliğinde odadan çıkmıştım. Tabi çıkarken patronumun "Umarım kazak sizde alışkanlık değildir bi daha bu sıcakta pişmeyi tercih etmezsiniz" iğnelemesi de tam yine aklıma bay akıllıyı getirip sinir olmama yetti. Arda yı bulup o çocuğu sormam lazımdı. Artık döver miydim dövdürür müydüm bilemiyorum ama bu sinir geçecek gibi değildi. Şans ta bu ya Arda gitmişti. Bu da benim eve gidip Hande ye mutlu haberi vermem demek oluyordu. Tabi kendimi pizzayla da ödüllendirmem lazımdı. İstikamet önce pizzacı sonra ev ve günün sonunda güzeller güzeli bir uykuydu. Ne de olsa yarın iş başıydı ve bana sağlam bi vücut lazımdı. Herşey çok çok çok güzel olsun inşallah çok amin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Çarpışması
AléatoireMerhabalar daha önce yayınladığım fakat yeterli bulamayıp sildiğim bi hikayeyi tekrardan yayınlıyorum☺ Fazla bi iddaam yok fazla tecrübesizim yazma konularında kendimi deniyorum diyelim bu sebeple amatörce bi hikaye okuyacağınızı belirtmek isterim...