1.Bölüm"Huzurlu Kollar"

167 5 5
                                    

Selamün aleyküm arkadaşlar...Hepinize hayırlı Ramazanlar...Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki;bu benim ilk hikayem...Bu nedenle biraz amatörce olabilir.Noktalama işaretlerim ve yazım yanlışlarım varsa bunlar için de kusuruma bakmayın lütfen...Ama bu dönemde bana destek olacağınıza can-ı gönülden inanıyorum.Hatalarım var ise affedin lütfen...Hâttâ bunu bana belirtmenizi çok isterim ki hatalarımı düzelteyim.Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen...Bir tane yıldızcıktan zarar gelmez diye düşünüyorum.Keyifli okumalar...

Yüzünü ıslatan rahmet tanecikleri ritim tutturmuş vaziyette yağıyorlardı.Kurumuş toprağa nüfuz eden yağmur tanecikleri,elinden geldiğince toprağı ıslatmaya çalışıyordu.Yağmurun bu azmi sonucunda etrafa efsanevî bir koku yayıyordu adeta.Bu kokuyu aşkın kokusu diye tanımlıyordu Elif.Huzur veriyordu bu koku ona.Tüm derdini,kederini unutuyordu.Rabb'ine yaklaşıyordu.

Islanmak umru dışıydı.Hâttâ bundan zevk alıyordu.Hasta olma riskini hiç düşünmüyordu bile.Sadece ve sadece bu bereket taneciklerinden nasibini almak istiyordu.Yüzüne en bir sıcağından tebessüm yayıldı.Yaramaz su damlacıkları hızını artırmış ve genç kızın yüzünü gıdıklamaya başlamıştı.Başını semaya kaldırdı Elif.Dilinden sadece şu kelimeler döküldü.
"Çok şükür Ya Rabb'im..."
Bu yeterdi ona...Bir sürü saçma sapan kelime kullanmaktansa,bu yeterdi onun diline,onun minnettarlığına...

Çalan telefonuyla birlikte,gözlerini kıyıya vuran hoyrat dalgalardan çekip eline aldığı telefonuna dikti.Yine yayıldı o sıcak tebessüm yüzüne.Gözlerinin içi gülüyordu.Sağ yanağında oluşan küçük çukur, O'nu daha bir tatlı gösteriyordu.Gerçekten heyecanlandığını hissetmişti.Avuçlarının içi terlemiş,yanakları hafiften pembeleşmişti.Bu hayatta en çok değer verdiği,canından bile çok sevdiği adam arıyordu.Biriciği...Ağabeyi...

Babası öldükten sonra Elif,ağabeyi ve kız kardeşi Erva psikolojik tramvalar geçiriyorlardı.Tabii anneleri Zeynep Hanım'ın da çoçuklarından pek bir farkı yoktu.Ama ağabeyi Yusuf , kendini çok erken toparlamıştı.Artık ailenin tek erkeği O'ydu.Kardeşlerine baba sevgisini en iyi o yaşatmalıydı.Ve yaptı da...Hiçbir zaman kardeşlerine sevgide ve ilgide cimrilik etmedi.Babasının yokluğunu aratmadı onlara.Bu yüzden kız kardeşleri onu ağabeyden ziyade bir baba olarak görüyorlardı.

Elif daha fazla bekletmeden cevapladı ağabeyinin aramasını.
"Alo"dedi ağabeyi.Bir an onun sesini duyunca ne kadar özlediğini anlamıştı.Geciktirmeden" Efendim ağabeycim?"dedi incecik sesiyle."Niye bu telefon bu kadar geç açılıyor bakalım?"dedi.Sesinde hafiften,tatlı bir azarlama tınısı vardı.Niyeti can cağzının kalbini kırmak değildi.Sadece birazcık gırgır olsun diye söylemişti bu cümleyi.

"Aleykümselam ağabey.İyiyim,sağ ol.Sen nasılsın?" diye alaycı bir cümle armağan etti ağabeyciğine.

"Niye bu telefon bu kadar geç açılıyor dedim sana kız?" dedi Yusuf,yüzündeki sırıtışıyla.Evet,sırıtıyordu.Kız kardeşinin bu tavırları çok hoşuna gidiyordu.Her ne kadar onu sinir etmeye çalışsa da,tuzağına düşmedi akıllı kardeşi.

"Ahh...Bende seni çok özledim ağabeycim." dedi,Elif yapmacık bir tınıyla.Gerçekleri söylemişti aslında.Çok özlemişti.Sonra birden ruh halini değiştirip,azarlar bir tonda devam etti.

"Hayırsız ağabey...Bu seferki bahanelerin hazır mı?Eveettt.Bir bahane seansına daha gelmiş bulunmaktayız.Kağıda yazdın mı bari?Okurken zorluk olmasın..."diye çıkıştı Elif.Niyeti ağabeyinin kalbini kırmak değildi.Sadece,özlemini öfkesiyle katık etmiş,ve böyle kelimeler dökülmüştü tutamadığı dilinden.

Kemanımın Beşinci TeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin