Merhaba ben Fatma. 12 yaşındayım. Size başıma gelmiş bir olayı anlatacağım. Bu olayın hala etkisindeyim. Olayın üstünden bir sene geçmiş olmasına rağmen. Her neyse olaya geçeyim en iyisi.
Biz her yaz tatilinde ailemle köye gideriz. Anneannemler köydeler. Onlarda kalırız. Geçen yaz kuzenlerimle köydeydik. Anneannemler ve annemler bir düğüne gitmişti. Biz kuzenlerimle evde yanlız kalmıştık. Sohbet ediyorduk. Sonra en büyük kuzenim hikayesi anlattı. Sonra herkes sırayla korku hikayeleri anlattı. Konu korkudan açılınca biraz macera yaşayalım dedik. El fenerlerimizi alıp dışarıya çıktık. Düğün köyün öbür ucundaydı. O yüzden bizim bomboştu bütün evler. Boş sokaklarda konuşa konuşa ilerledik. Evden epey uzaklaştık. Yüksek tepe gibi bir yere geldik. Aslında ben bayağı ürkmeye başlamıştım. Ama kuzenlerim çok rahattı.
Biraz daha yürüyünce bir sürü ağaç ve çalılığın olduğu bir tepeye geldik. Çalıları geçince karşımıza oldukça yıpranmış ve kocaman bir ev çıktı. Ben artık dönmemiz gerektiğini söyledim. En büyük kuzenim hadi şu eski eve girelim dedi. Herkes yeterince korkmuştu. Ama ısrar etti. Sonra kabul ettik. Eski eve gittik.
Kapı biraz zor açıldı. Ev çok tozluydu. Girişte kocaman ve upuzun bir kitablık vardı. Kitaplar hep kimya ve biyoloji ile ilgiliydi. Upuzun bir merdiven vardı. Yukarı çıkmak istedik. Ama yukarı kat çok karanlıktı. Korktuk ve yukarı çıkmadık. Sonra koltuklara oyurduk ve sohbete daldık. Sanki bu evde daha önce korkunç şeyler olmuş gibi korku hikayeleri uydurduk. Tam o sırada saatin çok geç olduğunu farkettik ve eve gitmek istedik. Ama kapılar açılmadı. O sırada ev sallanmaya başladı. Aşırı şiddetli bir deprem gibiydi. Evin içinde oraya buraya savrulduk ve yere düştük. Çok korkmuştuk. Ağlamaya başladık. Merdivenlere tutunduk. Sonra üst kattan çığlık ve ağlama sesleri gelmeye başladı. Sanki bir sürü küçük kız ağlıyor ve bağırıyordu. Yukarı kata doğru baktık. Hala karanlıktı. Ağlama ve çığlık sesleri öyle şiddetlendi ki birbirimizi duyamadık. Yukarı katta ağlayan ve bağıran kim olabilirdi? Hala ev sarsılıyordu. Biz hemen dua okumaya başladık. Sonra sarsıntı ve çığlıklar durdu biz hemen kapıya yöneldik. Kapı bu sefer kolayca açıldı.
Biz hemen evden kaçtık. Bir yandan ağlıyor bir yandan koşuyorduk. Sonra el fenerlerimizi o eski evde unuttuğumuzu hatırladık. Ama eski eve geri dönmek istemiyorduk. Biz tam durup düşünürken yatsı ezanı okunmaya başladı. Sanki içimize bir rahatlama gelmişti. Ezan okunurken daha güvende hissettik ve eve geri dönmeye karar verdik. Eve döndük. Yani kendi evimize. Ağladık ve sarıldık. Ne olduğunu anlayamamıştık.
Birkaç dakika sonra annemler düğünden döndü.Onlara olanları anlatmadık. Anlatsaydık neden çıktınız diye kızarlardı. Onlar yukarı kata çıktı. Biz aşağı katta oturuyorduk. Kapı çaldı. Biz hemen kapıyı açtık. On on beş tane kız belki de daha fazla kapıda duruyordu. Hepsinde hastanelerdeki ameliyat hasta elbiselerinden vardı. Hepsi elinde el feneri tutuyordu. Ve yine hepsi aynı anda konuşarak " Fenerlerinizi unuttunuz" dediler. Biz çığlık attık. Çok korkmuştuk. Anneannem yukarıdan geldi. Tövbe bismillah ne oldu dedi. Anneannem besmele çekince kızlar yok odu ve geriye el fenerleri kaldı ve yere düştü.
Biz bu olayı kolay atlatamadık ve asla unutamadık. Bizim tahminimize göre o evde bir cerrah oturuyordu. Çünkü kitaplığında biyoloji ve kimya kitapları vardı. O kızlar onun kötü davrandığı hastalarının ruhları olabilir.
Bunu asla unutamayacağım.