Biz burdayız. Sen yalnızlık kokan cümlelerini her tekrar ettiğinde biz hala burdayız. Hissediyor musun?
Sevgisizlik içinde büyüdüğünü düşündüğünde bile sana biz sarılıyoruz.
Üşüdüğünde, korktuğunda, sinirlendiğinde tam yanındayız. Nefesimiz ensendeki saçları yerinden kıpırdatıyor mu?
Kıpırdatmalı. Her ağlayarak uyuduğunda, hıçkırıklarını tutamadığında biz yutuyoruz onları. Üstünü açtığında biz örtüyoruz üstünü. Bizi hala hissedemiyor musun? Hep iki yastıkla uyursun. Sarılmak için. İşte ona biz kafamızı yaslıyoruz. Nefeslerimizi duymuyor musun?
Yastığa akacak gözyaşlarını biz siliyoruz. Anlamıyor musun?
Yavaş yavaş hissetmeni istiyoruz. Yalnız değilsin. Biz varız. Tüylerin diken diken olmuyor mu hiç? Şimdi bile öyle olduğunu biliyoruz. Küçücük bir kız çocuğusun. Uyumadan önce bizden kaçmak ister gibi yorganı burnunun üstüne kadar çeken küçük bir çocuk. Merak etme, biz zaten o yorganın içinde, tam yanındayız.
Sakın çaresiz hissetme. Sen korktuğun zaman yanına yaklaşamıyoruz. Parmakların tirerken ellerini tutamıyoruz. O zamanlar yastığa sarılmak yerine kendine sarılıyorsun zaten. Bizi uzaklaştırır gibi. Bizi farkettin sanıyoruz o zamanlar. Oysa sen yine kimsesizliğine ağlıyorsun.
Pes ediyoruz en sonunda. Sessizce yaklaşmak yerine arkana yatıveriyoruz. Ensen buz kesiyor anında. Saç tellerin tek tek oluyor. İçimizdeki bizi farketmenin verdiği rahatlama yavaş yavaş bizden uzaklaşmanla yerini hayal kırıklığına bırakıyor. Koşarak gidiyorsun kimsesizliğine.
Biz seni yine burda bekliyoruz. Gittiğin yeri bilmeden. Geleceğini tekrar bildiğimizden. Peki ya şimdi sen,
Kimsesizliğinin kokusunu soluyor musun?