Yalın adımlarla kemanın başına geçtim huzur ayaklarımdan vucüduma yükselirken kemanın yayını ince tellerin üzerinde dans ettirmeye başladım tüm ruhumla çalarken gelen tıkırtı sesiyle irkildim... notaların sesi durdu. dikkatle etrafımı çevreleyen eşyalara göz gezdirdim. o kadar önemsemeyerek tekrar değişik tonda ki notaları çalmaya devam ettim elimde ki yayıyla yukarı aşağı kemanın üstündeki tellerin üzerinde gezdirirken... tekrar tıkırtıyı duydum bu sefer ayağa kalktım oturduğum sandalyeden ve diğer odalara yöneldim odama doğru tahta parkelerin üstünde sessiz adımlarla odamın kapısından parmak uçlarımda girdim bu tıkırtı diğerinden daha yüksek ve daha ürkütücüydü. pencerenin açık kaldığını düşünerek pencerelere baktım.
Penceremin havayı dövdüğünü düşünerek fazla kafa yormadım. Dikkatim dağılmıştı. Elimdeki içimi huzurla doluran kemanı biraz süzdükten sonra ellerim yine notalara gitti. Notaların bu tonunu beğenmiştim tekrar başlayan sese ise havanın bize arkadaslığı diyerek tekrar geçiştirdim. Fakat ses artık bir rüzgâr gibi degildi. Tonu da farklılaşmıştı. Yüreğimde hafif bir kıpırdanma hissetim. korkmaya başlamıştım nefesimi tuttuğumda elimde ki kemanı kenara bıraktım. elimi tam gözümin önüne gelecek şekilde uzakta tuttum ve yukarı aşağı salladım bir yaprakmışçasına. Bu Kendimi sakinleştirmek adına yaptığım bir şeydi. Sessizce kurumuş dudaklarımı araladım "Abartma abartma ses falan yok sakin ol." kendimi yatıştırmaya çalıştım fakat bu dediğime inanmiyordum. Sesin yukselip yaklastigini hissettim. Yüregimde bir kıpırtı daha oldu. Eger içeride birisi varsa o gelmeden ben onu bulup bir şeyler yapmalıydım. İpe basar bir adımla kemanı oturduğum yere bıraktım. Elime sert bir cisim almaya koyuldum. En iyisi kemanın yayını kullanmak. Odamdan çıkıp koridora yürüdüm ses yukselmiş ve farkli bir ton almıştı. Koridor uzun ince ve boştu sıradışı da görünmüyordu. Halbuki sesin kaynağı olduğuna emindim. kalbim hızla atarken Bir başka odaya girdim kirli beyazın renkteki kapının arkasına baktım . Koridor değilse sesin kaynaği kesin buradaydı. Kafamı pencereye kaldırdığımda oda da değil mutfakta oldugunu fark ettim. Hızlıca bir kaç odaya da baktım . Kafayı mi yedim? Hiç kimse yoktu.tekrar koridora dönüp odama geçip keman sesi ile her seyi bitirmek istiyordum. Birden koridora döndüğümde kanım çekildi. Olduğum yere çakıldım. değil hareket etmek gözlerimi bile oynatamiyordum; her yer uğursuz renkte ki kırmızı kanla boyanmış kandan yapılmışçasına görünüyordu Allah'ım kafayı sıyırdım olsa gerek diye bin türlü düşünce geçirdim. Tekrar başladım "hayır, korkmuyorsun korkamazsin, hayır kırmızı değil kan değil hayır." ben tekrarladikça ses yükseldi. Ben bağırdım o cığlık attı. Sesimi örtmeye kapatmaya çalışırcasına. Her şey aklıma geldi deprem mi oldu? Delirdim mi? bu Bir şaka mı? Gök mi deliniyordu. Ben gözlerimi kapatıyorum kan kırmızısı gitmiyor. Ben kendime "sakin ol" diye bağırıyordum. O da sesimi kesecek cığlıkar atıyordu. Bu ses ne insan sesi ne ruzgar sesi ne deprem ne de gok delinmesiydi ! Gözlerimi sıkıca 1 dakikalığıba kapadım ve açtım. Kan kırmızı içinde bir çift siyah goz. Artık anlamıştım. Bunlar "ADIM SESLERI".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADIM SESLERİ
Dla nastolatkówAslında tam olarak sıkıntılı bir alışveriş değil devrim yapacak bir kızım fakat zamansızlığa çok takmış durumdayım . Bence zaman kavramı yoktur. Biz kendimizi saatler mevsimler ve tarihler atarak sınırlandırırız sınırlar insanlara baskı uygular ve...